Gazali’nin “İmkân dairesinde var olandan daha mükemmeli yoktur.” sözü yanlış mı?
- İmkan dairesinde en mükemmelin yaratıldığını söylediğimizde, Allah’ın imkan dairesine bağlı bir varlık olduğunu söylemiş oluruz. “...Her şeyi mükemmel yaratan Allah’ın sanatı...” (Neml, 27/88) ayetindeki “mükemmel” ifadesi “kusursuz” anlamına da gelmektedir. “En üst” manasında anlamamız gerekli değil. Dolayısı ile “İmkân dairesinde var olandan daha mükemmeli yoktur.” sözü ile Allah’ın gücünü sınırlamak gereksizdir. Allah istese daha üst bir şekilde yaratabilirdi. Lakin istemedi.
- İmkan dairesinin Allah tarafından yaratılmış olma ihtimali Allah’ın kendisini bir daire ile sınırlamayacağından dolayı mantığa aykırıdır.
Değerli kardeşimiz,
İmam Gazali’nin ilgili sözü konusunda eskiden beri alimlerin farklı yorumlarda bulunduğu bilinmektedir. Bu sözden dolayı soruda vurgulanan “Allah’ın imkan dairesine bağlı bir varlık...” şeklindeki bir düşüncenin bizce hiçbir mantık tarafı yoktur.
Önce şunu bilelim ki, "varlık" denildiği zaman üç çeşit olarak tasavvur edilir. Birincisi: Vücudu vacip, ademi muhal olan Allah. Allah vardır ve tektir.
İkincisi: Vücudu muhal / imkansız, ademi / yokluğu ise vacip olan şerik-i Bâri (Allah’ın vehmi olan ortağı). Allah’ın ortağı yoktur.
Üçüncüsü: Vücudu ile ademi / varlığı ile yokluğu eşit seviyede olan diğer bütün varlıklar. Ki bunlara imkan dairesi diyoruz. Allah bu dairede tasavvur edilemez.
- İmam Gazali’nin ilgili sözünün anlamı: “Varlığı ile yokluğu müsavi olan -imkân dairesindeki- mümkinatın mevcut varlığından daha mükemmeli, daha güzeli mümkün değil.” demektir.
Allah’ın bir ismi Hakîm'dir. Hakîm olan Allah her şeyi hikmetle yaratması demektir. Hikmet ise, her şeyin kamet-i kıymetine / içinde bulunduğu konuma çok yakışan bir uygunluğu ifade eder. Bu ise, en mükemmel demektir. Karıncanın bünyesine en uygunu “ince beli” olduğu gibi, devenin “hörgücü” de deveye en yakışanıdır.
Demek ki, bir insan, insan olarak en güzel bir kıvamda olduğu gibi, bir sincap da sincap olarak en güzel bir kıvamdadır.
- “İmkân dairesi” sözcüğü, ilahî kudreti tenzih etmek içindir. Yani, insan gözüyle bazı varlıkların mükemmel veya güzel olmaması, Allah’ın sonsuz kudretinden değil, varlıkların kendi konumlarından kaynaklanmaktadır.
Nasıl ki, bir profesör ilkokul derslerine girdiği zaman ayrı bir tarzda matematik dersini verir, üniversite talebelerine ise çok farklı bir tarzda ders verir...
Aklı başında herkes bu hocanın çok hikmetli hareket ettiğini, çok mükemmel ders verdiğini kabul edecektir. Çünkü bu öğretmenin aynı matematik konusunu ilk okulda basit bilgileri, üniversitede derin bilgiler ders vermesi, çok mükemmel ve hikmetli bir metottur.
Bunun gibi, varlıkların değişik mertebelerinde değişik üsluplarla mücessem kâinat kitabında yazdığı farklı şekilde ortaya çıkan ve Allah’ın bin bir isminin tecellilerini yansıtan varlık sahnesi, her varlığın fıtratı, bünyesi, donanımı, vazifesine göre düzenleyip dizayn etmesi ve böylece şuurlu varlıklara matematik, mühendislik, fizik ve kimya derslerini makamına ve muhataplarına uygun bir üslupla seslendirmesi, “imkân dairesinde mevcut olan sahneden daha güzeli, daha mükemmeli”nin olmadığının harika göstergesidir.
Yani, İmam Gazali’nin bu ifadesi, Allah'ın, ilim, kudret ve hikmeti ve diğer sıfatlarında aşırılığa, mübalağaya ve mücazefeye gidenlere bir cevap niteliğindedir. "Allah, daha büyüğünü daha mükemmelini yaratırdı, o halde neden yaratmadı?.." diyenlere karşı "Elbette ki daha büyüğünü, daha mükemmelini yaratabilir. Ancak değerlendirmeyi yaparken kainat standartlarını esas almak lazım. Mevcut standartlar içinde en mükemmel budur." diyor.
Mesela, Allah, ağaçların boylarını beş yüz veya bin metre olarak yaratamaz mıydı? Elbette ki yaratabilirdi. Ancak hüsün ve kemalat yalnız uzunlukta değildir ki, ağacın uzunluğu ölçü alınabilsin. İnsanın istifade etmesi gibi birçok hikmet nazara alınınca, en mükemmel mevcut yaratılışı olduğu ortaya çıkar.
"Mükemmellik kavramı kime ve neye göredir?" sorusu çok önemli. Şayet kastedilen mükemmellik, kainat kurgusu dışında ayrı bir kurgu ayrı bir varlık ise, elbette Allah her zaman daha mükemmelini yapmaya muktedirdir. Cennetteki varlıkların buradakinden çok daha mükemmel olmaları buna delildir. Lakin o zaman insan ile mukayesesi olmaz. Yani elma ile armut aynı değil ki birbiri ile kıyaslansın; elma kendi kulvarı içinde en mükemmel iken armut da kendi kulvarı içinde en mükemmeldir.
Sonuç olarak, "Allah’ın kemal ve cemali bu kâinatla sınırlıdır." demek ne kadar hata ve yanlış ise, "Kâinat kurgusu içinde bu eserler mutlak kemalde ve cemalde değildir." demek de o derece hata ve yanlıştır.
Şu halde, bu imkanlar ve şartlar içerisinde insandan daha mükemmel bir varlık, zatında mümkün olmakla birlikte hikmet açısından mümkün değildir, zaten de vaki değildir. Yani kainatta bulunan her şey en güzel şekliyle yaratılmıştır. Bundan daha güzeli düşünülemez. Daha güzeli imkan dairesinde yoktur.
Mesela, insanın şekli en güzeldir. İnsan için daha farklı ve daha güzel bir şekil imkan dairesinde yoktur. Allah insana en güzel ve en hikmetli olanını vermiştir. Yer şekilleri gökyüzü en güzel şekliyle tanzim edilmiştir. Bundan daha güzel bir tanzim imkan dairesinde yoktur.
Allah her şeye en güzelini takdir etmiştir.
"O Allah ki, her şeyi en güzel şekilde yarattı..." (Secde, 32/7)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Allah, emir ve yasaklarında "en hikmetli" olanı mı yapmaktadır?
- İmam-ı Gazali'nin "Daire-i imkânda bu mükevenattan daha bedi, daha güzel yoktur." sözünü açıklar mısınız?
- Leibnizci Kozmolojik Argüman yaratılışa aykırı mı?
- Hangi özellikler bazı ayetleri diğer ayetlerden daha üstün yapmaktadır?
- Allah bu kâinatı veya insanı daha mükemmel yaratabilir miydi?
- Allah, neden Âdemoğlu'ndan sonra başka topluluk yaratmayacak?
- Evrimci yaratılış görüşünün tutarsızlığına dair ayetler var mı?
- En güzel ifadesi ile her şeye gücü yeten ifadesi neden çelişmez?
- Dünya, depremler ve tsunamilerle gerçekten mükemmel mi?
- Tin suresi 4. ayette karşılaştırma manası olmak zorunda mı?