Hangi özellikler bazı ayetleri diğer ayetlerden daha üstün yapmaktadır?

Tarih: 21.06.2014 - 02:11 | Güncelleme:

Soru Detayı

a) Malumunuz bazı ayetler diğer ayetlere daha üstündür. Örn: ihlas suresi ve Ayet'elKürsi. Bu üstünlük ne gibi sıfatlar dolayısı ile olmaktadır. Hangi özellikler bazı ayetleri daha üstün yapmaktadır. "Allah kelamının tamamı aynı derecededir daha hayırlısı, üstünü vb. olmaz" diyenlere nasıl cevap vermelidir?

b) "Allah dileseydi insanlara Kur'an-ı Kerim'den daha üstününü indirirdi." demek caiz midir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

a) Bir sözün kıymet-i harbiyesi genel olarak iki açıdan değerlendirilir. Birincisi: Sözün ait olduğu kimseye göre bir değeri vardır. İkincisi: Sözün muhtevasına göre bir değeri vardır.

Sözlerin ait olduğu söz sahibine aidiyeti cihetiyle bakıldığında bütün sözler aynı ortak şeref paydasına sahiptir. Fakat sözün kendi muhtevasına göre bakıldığında ise, her bir sözün kendine özgü bir değeri vardır.

Bu kural Kur’an için de söz konusudur. Kur’an ayetlerinin Allah’ın kelamı olması haysiyetiyle birinin diğerinden bir üstünlüğü yoktur. Allah’ın sözü olma şerefi hepsi için eşittir. Ancak, ayetlerin muhtevası, işlenen konuların farklılığı ayetlerin farklı değerlerini ortaya koyacaktır.

Nitekim, İslam alimleri, Ayetü'l-Kürsi ve İhlas suresi gibi sure ve ayetlerin diğer ayetlerden üstün olduğuna dair hadisleri açıklarken, ayetlerin muhtevasına dikkat çekmişlerdir.

Kur’an’da ders verilen temel konuların başında tevhid ve diğer iman esasları gelir. Bu sure ve bu ayette, tamamen Allah’ın marifeti ve sıfatları ders verilmektedir. Elbette Allah’ın sıfatlarını konu alan ayetler, başka konuları ihtiva eden ayetlerden daha üstündür.

Bu prensibe göre denilebilir ki, Kur’an nazarında hangi konular daha önemli ve öncelikli ise, onlar daha üstündür. Buna göre iman esaslarını, İslam esaslarını ders veren ayetlerin önceliği ve üstünlüğü olduğunu söylemek mümkündür.

Bununla beraber, hadislerde üstünlüğü belirtilen ayetlerin dışında böyle tasnife çalışmak kulluk görevimizin dışında olduğunu düşünüyoruz.

b) "Allah dileseydi insanlara Kur'an-ı Kerim'den daha üstününü indirirdi." demek caiz olsa bile akıl midesini bulandıran bu gibi varsayımları söz konusu etmemek gerekir.

“Kişinin kendisini ilgilendirmeyen lüzumsuz işlerle uğraşmaması onun imanının mükemmelliğini gösterir.” (Kenzu’l-Ummal, h. no: 8291)

manasındaki hadisin verdiği terbiye dersini unutmamak gerekir.

- İmam Gazali’nin mevcut kâinat kitabı için kullandığı “Daire-i imkânda bu mükevvenattan daha bedî' daha güzel yoktur.” (Şualar, 30) ifadesini, kutsal kitabımız Kur’an için de kullanabiliriz.

Kâinat kitabının bir benzerinin “imkan dairesi” içerisinde bulunması söz konusu olmadığı gibi, Kur’an’ın  da “imkân dairesinde” bir benzerinin olamayacağını söyleyebiliriz.

Ancak bu her iki konuda da dikkat edilmesi gereken nokta: “imkân dairesi” kavramıdır. Bu kavram, Allah’ın kudretine değil, söz konusu edilen hususların kabiliyetleridir. Yani, bu kâinattan daha güzel bir kâinatın olmaması, Allah’ın takdir ettiği ve değişmez sünneti olan mahlukların / yaratılmışların mevcut kabiliyetlerinin artık fazlasına müsait olmaması manasına gelir. Yoksa Allah’ın kudreti sonsuzdur.

Bunun gibi, “Arapça bir lisanın kalıbında gönderilen mevcut Kur’an’dan daha güze bir kitabın olması mümkün değildir” dediğimizde de bunu manası şudur: “Arapça lisanına Allah’ın bahşettiği belagat güzelliğinin kabiliyeti, mevcut Kur’an’daki belagatten daha güzelini kaldırması söz konusu değildir.” Yoksa, Allah’ın kudret ve kelam sıfatları ezeli, ebedi ve sonsuzdur.

- Tekrar edelim ki, çok derin ve pek kapalı olan manalar ihtiva eden ve herkes tarafından idrak edilemediği gibi sindirilmesi de zor olan konuları, özellikle varsayımları medar-ı bahs etmemek gerekir, diye düşünüyoruz...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun