En hayırlı rızık nedir?

Tarih: 01.09.2022 - 10:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- En hayırlı rızkın kişinin kendi kazandığı rızık olduğunu duydum. Bu anlamda bir hadis var mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Konuyla ilgili bir hadis-i şerif şöyledir:

“Hiçbir kimse, asla kendi kazancından daha hayırlı bir rızık yememiştir. Allah’ın Peygamberi Dâvûd aleyhisselâm da kendi elinin emeğini yerdi.” (Buhari, Büyu 15, Enbiya 37)

Elinin emeğiyle geçinip kimseden bir şey istemeden iffetli yaşama konusunda söylenecek en güzel ve son söz, hiç şüphesiz bu hadis-i şerifte ifadesini bulmaktadır:

“Kimse, kendi kazancından daha hayırlı bir rızık asla yememiştir.”

Dilencilik asla emek mahsulü bir geçim yolu sayılmamaktadır. Bu sebeple de Müslümanın izzet ve şerefine, insanlık haysiyetine uygun düşmemektedir. O meşru bir kazanç yolu olarak düşünülmemektedir.

Üç ana kazanç yolu bulunmaktadır: Ziraat, ticaret, sanat.

Bunlardan hangisinin en temiz kazanç yolu olduğu konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. İmam Şafi, ticareti tercih ederken, Maverdi, tevekküle daha yakın olduğu gerekçesiyle ziraatı öne geçirmiştir. Nevevi ise, "Ziraat ile sanat, ticaretten önde gelir. Çünkü ziraat ve sanat, kişinin el emeği, göz nuru ve alın teridir. Bu ikisinden de ziraat daha tercihe şayandır. Zira faydası daha geneldir, insanlara, hayvanlara yöneliktir.” demektedir.

Hz. Aişe validemiz sahabe-i kiramın, kendi işlerinin işçileri olduklarını dile getirmektedir. Hatta çalışıp terledikleri için Hz. Peygamber’in (asm), “Keşke mescide yıkanıp gelseler.” diye temenni ve tavsiyede bulunduğunu bildirmektedir. (bk. Buhari, Büyu 15)

İnsanın görevi ve sosyal mevkii ne olursa olsun, kendi işini kendisinin görmesi, geçimini el emeği ve alın teriyle temin etmesi övgüye layık bir davranıştır. Özellikle büyük şehirlerin sıkıntılı hayatında, hele hele ekonomik şartların ağırlaştığı günümüz ortamında, el becerisi gelişmiş, ev, bağ-bahçe işlerini bizzat yapabilir, ufak-tefek tamirleri gerçekleştirebilir olmak, insanlar için her yönüyle önemli, faydalı ve karlıdır. Tüketime değil, üretime yönelik büyük-küçük her çaba övgüye layıktır.

Her işini kendisi yapan kimselere, “Kimseye beş kuruş vermez, her şeyi kendisi yapar, pinti, cimri...” gibi birtakım ithamlar yöneltmek asla doğru değildir.

Herkes yapabildiği işi bizzat yapmalıdır. Unutmamak gerekir ki, Hz. Peygamber (asm) de elbisesini diker, ayakkabısını tamir eder ve hayvanını bizzat sağar, ev halkına ev işlerinde yardımcı olurdu.

"Sanayi, ticaret ve hatta ziraatın, kısaca, ekonomik hayatın ve işletmeciliğin uluslararası boyut kazandığı, kazanç yollarının hem mahiyet hem de çeşit olarak arttığı bir ortamda, elinin emeğiyle geçimini temin etme tavsiyesi yeterli midir?" diye akla bir soru takılabilir.

Dinimiz, başkalarının imkânlarına göz dikerek, onlardan isteyerek yaşamayı, hadiste geçen ve çok zorunlu üç hâl dışında, prensip olarak yasaklamıştır:

“Ey Kabisa! Dilenmek yalnızca üç kişi için helaldir:

Kefalet üstlenen kişi ki, borcunu ödeyinceye kadar dilenmesi helâldir. Sonra dilenmekten vazgeçer.

Bütün mal varlığını yok eden büyük bir felâkete uğramış kişinin geçimini yoluna koyacak kadar -yahut ihtiyacını giderecek kadar- dilenmesi helaldir.

Hakkında, kendisini tanıyanlardan aklı başında üç kişinin 'Filan fakir düştü.' diyecekleri kadar fakruzarurete uğramış kişinin geçimini temin edecek kadar dilenmesi helaldir.

Ey Kabisa! Bu hallerin dışında dilenmek haramdır, dilenen haram yemiş olur.” (Müslim, Zekat 109)

Dinimiz, gerek bu suretle gerekse herkesin bizzat çalışıp rızkını temin etmesini teşvik etmek suretiyle, sadece kişilerin insanlık onurunu korumayı amaçlamış değildir. Milletlerin, başka millet ve devletlere muhtaç olmadan, el-avuç açmadan kendi ihtiyaçlarını karşılayacak, ekonomik ve sosyal gelişmelerini sürdürecek, şevket ve devletini koruyacak yerli sanayilerini gerçekleştirmelerini de öğütlemiş olmaktadır. Yani dinimiz, dilenciliği fert çapında yasaklayıp da millet ya da ümmet bazında hoş görmüş değildir. Müslüman fertler için getirilen yasaklar, ümmet için öncelikle ve daha büyük boyutlarda getirilmiş demektir.

Günümüzde İslam ülkelerinin, sahip olduğu ekonomik imkânları maalesef kendi iradeleri ve gayretleriyle değerlendirememekte olmaları, gelişmiş ülkelerin sömürgesi konumunda bulunmaları yürekler acısı bir durumdur. Tabiî bu durum, konuyla ilgili ayetlerin ve hadislerin ne kadar önemli, isabetli ve kapsamlı tavsiyeler içerdiğinin de göstergesidir. Buna göre:

- En temiz ve helal rızık, kişinin bizzat çalışarak yani el emeğiyle kazandığıdır.

- Geçim temini için bizzat çalışmak övgüye layıktır.

- Millet ve ümmetlerin kendi ihtiyaçlarını kendi gayretleriyle temin etmeleri, hem varlıkları hem de bağımsızlıkları açısından son derece önemlidir.

- Fertler için kötü olan dilencilik, milletler için öncelikle kötü ve yüz karasıdır.

- El emeği, göz nuru, alın teri tavsiyesi, yerli sanayiin gerçekleştirilmesi tavsiyesidir.

- Peygamber Efendimiz (asm), ümmetine daima şerefli bir fert ve ümmet hayatı için gerekli olan ikaz ve önerilerde bulunmuş, yol göstermiştir. (Riyazü's Salihin - İmam Nevevi Tercüme ve Şerh)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun