Dört defa itiraf yokken, neden recim cezası verilmiş?

Tarih: 16.08.2021 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bu rivayeti anlayamadım açıklar mısınız?
- Bu aşağıdaki rivayette Peygamberimiz o genci niye recmettiriyor. Bildiğim kadarıyla recim cezasının verilmesi için ya zina eden kendisi dört defa itiraf edecek veya o kişiyi zina ederken gördüğüne dair dört erkek şahitlik edecek. Ama burada dört defa itirafı göremedim. Yoksa hadis mi eksik, açıklar mısınız?
- Hâlid b. Leclâc, babası Leclâc'ın şöyle haber verdiğini rivâyet etmiştir:
- O (Leclâc) çarşıda kendi kendine oturduğu yerde çalışıyordu. Kucağında bir çocuk taşıyan bir kadın geçti. (Leclâc der ki): İnsanlar onunla birlikte koşuştular, ben de yürüdüm. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanına vardım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bunun babası kim?" buyurdu. Kadın sustu (karşılık vermedi). Kadının hizasında duran bir genç; " Onun babası benim, Yâ Resûlüllah!" dedi. Resûlüllah, kadına dönüp; "Yanındaki bu çocuğun babası kim?" buyurdu. Genç yine: "Onun babası benim, Yâ Resûlüllah !" dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) etrafında duran bazılarına baktı. Onlara gencin durumunu soruyordu. Onlar "Biz onun hakkında hayırdan başka bir şey bilmeyiz" dediler. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) gence: "Muhsan mısın?" dedi: Genç: "Evet" dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun recmedilmesini emretti. Genci çıkardık, onun için, bize recm imkânı verecek kadar bir çukur kazdık, sonra hareketsiz kalıncaya (ölünceye) kadar ona taş attık.
- Bu esnada bir adam geldi. Recmedilen genci soruyordu. Biz onu Rasulullah'a götürdük ve "Bu adam, o pis herifi soruyor" dedik.
- Rasulullah (s.a.v.) da buyurdu ki: "O, Allah katında miskten daha güzel kokmaktadır."
- Anladık ki, o kişi gencin babasıymış. Biz ona gencin yıkanmasında, kefenlenmesinde ve defnedilmesinde yardımcı olduk." (Ebû Dâvûd, Hudud 24, Hadis no: 4435; Müsned, İmam Ahmed, 3/479)

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kişinin kendi aleyhindeki gönüllü ikrarının, zina suçu için bir ispat vasıtası olduğu müçtehitler tarafından ittifakla kabul edilmektedir.

Ancak Maliki ve Şafilere göre tek ikrar yeterliyken Hanefî ve Hanbelilere göre şahitlikle ilgili özel hükmün yansıması ve sünnetteki uygulama sebebiyle ikrarın dört defa tekrarlanması ve Hanefîlere göre bunların farklı meclislerde, mahkemede hakimin önünde ve her defasında hakimin reddetmesi şeklinde yapılması gerekmektedir.

İkrar, olayın gerçekten yaşanmış olduğunu hiçbir şüphe ve karışıklık bırakmayacak ölçüde ve kesin biçimde açıklayıcı olmalıdır. Hz. Peygamber (asm) döneminde Maiz adında bir erkekle Gamidli bir kadına ikrarlarına dayanılarak recm cezasının uygulandığı rivayet edilirse de kişinin, başka bir şekilde ispatı mümkün olmayan suçları için mahkemeye gidip ikrarda bulunması kural olarak dinen teşvik edilen bir husus değildir.

Aksine, başka türlü ispat edilemediği için Allah ile kişi arasında kalan suçların gizlenmesi, bir daha işlememek azmiyle Allah’tan mağfiret dilenmesi teşvik edilmiştir. Hatta Hanefîler, kendi aleyhine suç ikrarında bulunmak amacıyla gelenlere hakim tarafından ikrarlarından vazgeçmeleri için telkin yapılmasının uygun olacağını söylemişlerdir.

Salt ikrara dayanarak ceza uygulanması ise ikrarda bulunanın kendi psikolojisi içinde yaptığı günahtan temizlenme ısrarı karşısında onun gönlünü rahatlatmak ve ikrardan sonra artık toplum tarafından bilinir hale gelmiş suçu cezasız bırakmamak gibi düşüncelerle açıklanmaktadır.

İkrarda bulunan kişi, cezanın infazı tamamlanıncaya kadar sürecin herhangi bir yerinde ikrarından dönebilir; bu takdirde suç ve ceza düşmüş olur. Yine, cezanın infazı sırasında suçlunun kaçması halinde infaz durdurulur ve ekseri alimlere göre mahkumun bu hareketi ikrarından vazgeçmek olarak değerlendirilir.

Fakihlerin çoğunluğuna göre ikrarda bulunana zina suçunu kiminle işlediği sorulmaz. Eğer karşı tarafın ismini vermişse, onun da bu birleşmeyi ikrar etmesi istenmez ve kendisine ceza uygulanması gerekmez. Çünkü ikrar, sadece sahibi aleyhine hukukî sonuç doğurabilen eksik bir ispat vasıtasıdır.

Yine Hanefîlere göre karşı tarafın bu ilişkinin nikah içinde yapıldığına dair iddiası varsa, karşı tarafa da ikrar edene de zina cezası uygulanmaz.

Alimlerin büyük çoğunluğuna göre kişinin zina yaptığını ikrar ettiğine dair başkalarının yaptığı şahitlikler mahkemede ispat vasıtası olarak kullanılmaz.

Özetle, zina ikrarı ile ilgili farklı anlaşılmaya müsait değişik rivayetler vardır. Bu sebeple, alimler arasında farklı görüşler söz konusudur.

Hanefi ve Hanbelîlere göre zina itirafının geçerli olması için dört defa bunu ikrar etmesi gerekir. Fakihlerden el-Hakem, İshak, İbn Ebi Leyla da bu görüştedir.

Şafii ve Malikilere göre ise, zinanın sübutu için bir defa itiraf etmek yeterlidir. Hasan, Hammad, Taberi, İbnu’l-Münzir ve daha birçok alim bu görüştedir.

Demek ki, hadiste bir eksiklik bulmaya çalışmaya gerek yoktur. Zaten farklı hadis rivayetleri farklı durumlara işaret etmektedir. Önemli olan fakihlerin bu konudaki vardıkları sonuçtur.

Kaynaklar:

- Kasani, Bedai, 7/33.
- İbn Rüşd, Bidâyetü’l-müctehid, 4/215 vd.
- İbn Kudâme, el-Muġnî, 9/34 vd.
- Nevevî, el-Mecmu, 20/3 vd.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun