Deistlerin, cehennem Arabistan’a göre düzenlenmiş, iftiralarına nasıl cevap verilebilir?

Deistlerin, cehennem Arabistan’a göre düzenlenmiş, iftiralarına nasıl cevap verilebilir?
Tarih: 12.05.2019 - 20:03 | Güncelleme:

Soru Detayı

- ​Cehennem ehline sunulacak menüde yer alan darî‘ de gerçekte bir çöl bitkisi olması Zakkumun Mekke civarında yetişmesi Arabistan ikliminin yapısına yönelik atıf ve imalar içeren unsurlar da mevcuttur. Semûm, Arabistan coğrafyasında genellikle gündüz vakitlerinde esen ve esen rüzgar olması...
- Cehennemden bahseden ayetlerin Arabistan coğrafyasından seçilmesinin sebebi nedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Önce şunu kesin olarak bilmek gerekir ki, Kur'an-ı Kerim'in yaklaşık 78 bin kelimesi vardır. Bu kelimelerden 3-4 tanesinin Mekke civarındaki bazı nesneler için kullanılması, Kur'an’ın bölgesel bir dil kullandığının göstergesi olarak göstermek yerden göğe haksızlıktır.

- Kur'an, kırk yönden mucize olduğu tespit ve ispat edilmiş bir kitabın, böyle aciz ateistlerin ve deistlerin ucuz hayalleriyle değerlendirmek hangi akla hangi vicdana sığar?

- Kur'an’ın ilk muhatapları Mekke müşrikleridir ve bunlar Arap’tır. Onların küfürden dönmelerini ve imana gelmelerini sağlamak için onların anlayabilecekleri bir dilden konuşmak kadar tabii bir şey olamaz.

Bu dil Arapça olduğu gibi, uyarı konusu yapılan azap ve cezaların da onların yakından hissedecekleri kelimelerle anlatmak kadar tabii, hikmetli ve makul bir şey düşünülebilir mi?

- Olumlu veya olumsuz bir şeyin insanlar tarafından önceden bilinmesi, onun lezzetini de acısını da arttırır.

Örneğin bir kimsenin hiç görmediği bir muzu, bir Hindistan cevizini gördüğünde içinde ona karşı bir iştiha hissetmez, çünkü önceden tanımıyor. Keza, kişinin görmediği mide bulandırıcı bir ilacı, bir yiyecek veya içeceği gördüğünde o anda midesi bulanmaz, çünkü önceden onu tanımıyor. Eğer önceden onu tanımış olsa, görür görmez eski hatıraları onun midesini bulandırmaya başlar.

Bu durum cennet müjdeleri ve cehennem uyarıları için de geçerlidir.

Bu sebepledir ki, belagatin zirvesinde olduğu dost ve düşman tarafından kabul edilen Kur'an-ı Hakim'de, ahiretle ilgili müjdeler verilirken veya uyarılar yapılırken, insanların aşina oldukları kelimelerle tasvir edilmiştir.

Mesela: Cennetten bahsedildiğinde, genellikle “Zemininden nehirlerin aktığı bağlar-bahçeler” olarak tasvir edilir. Çünkü insanı dünyada en çok mutlu eden deniz ve bahçe / su ve yemyeşil manzaralardır.

Keza, cennetteki yiyeceklerin güzelliğinden söz edilirken, dünyada onların tanıdıkları olan kelimelerle süslendirilir. Ta ki o tanıdık isimler lezzetlerini arttırsın ve iştıhalarını kabartsın.

Bediüzzaman Hazretlerinin, Bakara suresinin 25. ayetini tefsir ederken yaptığı şu açıklamalar konumuza ışık tutmaktadır:

(İlgili ayetin meali şöyledir):  

“İman eden ve iyi işler yapanlara, kendileri için zemininden ırmaklar akan cennetler bulunduğu müjdesini ver. Onlara cennetteki meyvelerden biri rızık olarak her sunulduğunda, 'Bu daha önce de bize rızık olarak verilendir.' derler. (Aslında) O kendilerine, benzer şekilde verilmiştir. Ayrıca orada kendileri için tertemiz eşler de vardır ve orada onlar sonsuza kadar kalıcıdırlar.” (Bakara, 2/25)

"Bu semereler biraz evvel yediğimiz semereler (meyveler, ürünler) gibidir, amma suretleri bir, manaları, tatları ayrıdır. Demek sureten, şeklen bir olduklarından, ülfet (daha önceden tanıdık olma) lezzetini veriyor; tatlarının ayrı olmasıyla da teceddüd lezzeti hasıl oluyor. İşte sevinçleri bu noktadandır.” (bk. İşarat-ül İ'caz, s. 152-153)

Nitekim Abdullah b. Abbas bu konuda şunları söylemiştir:  

"Cennette, dünya meyvelerinin (ürünlerinin) yalnız isimleri vardır." (İbni Kesîr, Kurtubî, Taberî, ilgili ayetin tefsiri; Fethu’l-Kadîr, 1/55)

Yani isimleri birdir, fakat lezzetleri ayrıdır. (bk. İşarat-ül İ'caz, s. 146)

Örneğin, size “Buyurun şu elmayı yeyin!” denildiği zaman elmayı dünyada da tanıdığınız için, ismini duyar duymaz veya görür görmez bir lezzet alırsınız. Fakat yemeye başladığınızda ise, lezzet bakımından ikisi arasında çok büyük fark olduğunu görürsünüz..

Ahiretin diğer yeri olan cehennem hapsinin dehşetinden bahsedilirken de, yapılan uyarıların etkisini arttırmak için, oranın korkunç manzarası, uyarılanların daha önce bildikleri türden  tasvir edilmiştir.

- Bu konuda kullanılan zehennem, zakkum, semûm, kaynar su, ateş isimleri, daha önce bilinen şeyler olması bakımından uyarıların etkisini daha da arttıracaktır.

Söz konusu bitkilerin yalnız Arabistan’da bulunduğu iddiası tartışmaya açıktır.

Doğru kabul edilse bile, dünyanın herhangi bir bölgesinde yer alan bir bitkinin (yakından uzağa doğru) diğer bölgelerinde de tanınır. Özellikle, Kuran’da geçen ve özellikle cehennemle ilgili olan isimlerin/kelimelerin özellikle ahirete iman edenler tarafından araştırılıp öğrenilmesi âdeta zorunlu bir hal alır.

- Şunu da belirtelim ki, Allah ne cennet vaadinde ne de cehennem vaîdinde blöf yapmaz. Zira Allah hilaf-ı hakikat söz söylemekten, bozulmamış fıtratların, tefessüh etmemiş vicdanların, mecrasından kaymamış duyguların,  kör olmamış basiretlerin, cehalete kurban gitmemiş akılların ve kalplerin sayısı kadar münezzehtir, müberradır, mualladır…

Demek ki, bize düşen, özellikle tövbe-istiğfar, iman ve Kur’an ile barışıp Allah’a kul olup hakiki adam olmaktır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun