"Bir insan ilim veya namazdan birini seçecek ise, ilmi seçmelidir." iddiasına ne dersiniz?
Değerli kardeşimiz,
- Böyle diyen birinin açık bir hata yaptığını söyleyebiliriz. İlmin fazileti onun uygulama alanı bulmasına bağlıdır. Hastayı muayene edip reçete yazmayan bir doktorun ilmi neye yarar. Veya uygulanmayan bir reçetenin varlığı, hastaya fayda verir mi?
Şu bir hakikattir ki, ilimlerin efendisi Marifetullahtır, Allah’ı tanımaktır. Allah’ı tanımak ve ona iman etmek ise, onun emir ve yasaklarına riayet etmeyi gerektirir. Allah’ı tanıdığı halde onun emirlerini yerine getirmeyen bir kimsenin, sadece ilimden ibaret olan imanıyla övünmesi doğru olabilir mi?
Evet, iman ilmi de tek başına bir fazilettir. Fakat müminde bulunan bu ilim, sahibine bir edep öğretmemişse, rabbine karşı bir kul olduğunu hatırlatmamışsa, böyle bir ilim kişinin aleyhine bir hüccet olur, bildiği halde isyan etmenin cezasını çeker.
İslam’da imandan sonra en büyük mesele, en büyük görev namazdır. Bu husus, hem Kur’an, hem hadis hem ümmetin icmaiyla sabittir.
Dinin iki temel esası vardır. Biri iman diğeri ameldir. İmanın şartları ve İslam’ın şartlarının hep ön planda tutulması da bu gerçeğe işarettir.
- Elbette şunu çok iyi biliriz ki, ilim amelden üstündür. Çünkü, ilim olmazsa amel de olmaz, namazın nasıl kılınacağını bilmeyen namazı elbette kılamaz.
Peygamber Efendimiz (asm)'in
“Allah’ım! Faydasız ilimden sana sığınırım...”(Mecmau’z-Zevaid, 10/143)
manasına gelen duası, amelsiz ilmin; yani, namaz kıldırmayan, reçete yazdırmayan, ahlakı öğretmeyen, Allah korkusunu aşılamayan ilmin faydadan çok zararlı düşeceğini göstermektedir.
- Allah’ın kendi aleyhine kullanılan bir ilme değer vermesi düşünülebilir mi? Hz. Âdem’e yapılan “isimlerin öğretilmesi” ünvanı gösteriyor ki, her ilmin, her fennin, her ibadetin Allah’ın bir ismiyle münasebeti vardır. Allah’a yapılan her isyan bu münasebeti koparır. Allah ile münasebeti koparan bir ilmin Allah katında ne değeri var ki?
İlmi amele karşı kullanan kimse baltayı taşa vurduğu gibi, bindiği dalı da kesmiş olur. Çünkü, bütün ilimler bir hedefe doğru rotayı gösteren birer pusula hükmündedir. Gemiye binmemiş bir kimsenin pusuladan yararlanması söz konusu olabilir mi?
- Burada -ilmin amelsiz olması söz konusu olamayacağı ve bir faydasının da olmayacağı hususunda- çok basit ama pek açık bir iki örnek vermekle konuyu noktalayacağız:
Birincisi: İstanbul’dan Ankara’ya nasıl gidileceği ve bütün yollarını bütün detaylarıyla bilen bir kimse, bu ilmini uygulamaya koymazsa, Ankara’ya varması mümkün olur mu? Elbette olmaz. Demek ki amelsiz ilmin faydası yoktur.
İkincisi: Hepimiz her gün belli bir miktar gıda almak zorunda olduğumuzu biliyoruz. Ve pek çok yiyeceğin nasıl yeneceğini de biliyoruz. Hatta bazılarımız hangi gıdanın hangi faydasının olduğunu da biliyoruz. Acaba, bu bilgilerimiz doğrultusunda gereken gıdaları almaz bir şey yemezsek, kaç gün yaşayabiliriz? Bir gıda uzmanı da olsak, bu ilmimiz tek başına bize bir beslemeyi sağlar mı?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Alfabe değişikliğinin üzerimizdeki etkileri nasıl olmuştur?
- Allah, niçin insana ibadet karşılığı cenneti, isyan karşılığı da cehennemi vaat etmiştir?
- Hz. İsa’nın ölüleri Allah’ın izniyle diriltmesi nasıl açıklanabilir?
- Peygamberler en karizmatik otoriteler olarak görülüyor; bu durum onların fiziksel özelliklerinde mi kaynaklanıyordu?..
- Seyyidü'l-İstiğfar Duasını ve manasını yazar mısınız?
- 3. Kadere imanı anlamamakta ısrar edenlere “ilim maluma tabidir dersi”
- Allah sevdiği kuluna ne verirmiş?
- Sicim teorisi hakkında bilgi verir misiniz; varlık ile yokluk hakkında Kur'an ne diyor?
- Bir konuyu veya dersi yazarak çalışmak, Peygamber Efendimizin sünneti midir?
- Stephen Hawking gibi bilim adamları niçin ateist oluyorlar?