"Araplık ne babanızda vardır ne ananızda, o sadece bir isimdir." hadisi milletleri inkar mı ediyor?

Tarih: 22.06.2013 - 21:21 | Güncelleme:

Soru Detayı

“Ey insanlar! Sizin Rabb’iniz birdir! Babanız, ananız da birdir! Araplık ne babanızda vardır, ne de ananızda. O sadece sizin verdiğiniz isimden ibaret bir tanıtımdır. Arap’ın Arap olmayanlardan üstünlüğü yoktur. Üstünlük, Allah’a iman ve itaattedir. Allah’a iman ve itaat edenler hep birlikte üstündürler. Bunu herkes böyle bilmeli, aranıza ırka dayalı üstünlük ayrımcılığı sokmamalısınız!.."

- Bu hadis doğru mudur?

- Peygamber Efendimiz (asm) bu hadiste "...Araplık ne babanızda vardır ne ananızda o sadece sizin verdiğiniz isimden ibaret..." derken neyi kastetmiştir?

- Ayrıca ırkların, milletlerin oluşumu dinimizde nasıl açıklanmaktadır? 

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili hadisin doğru tercümesi şöyledir:

“Ey insanlar! Şüphesiz sizin Rabbiniz birdir; babanız birdir; dininiz birdir. Arapça herhangi birinizin ne babasıdır, ne de anasıdır. O sadece bir dildir. Dolayısıyla kim Arapça konuşursa o Arap’tır.” (İbn Manzur, Muhtasaru tarihi Dimaşk li ibni Asakir, 14/41; İbn Asakir’den naklen, Kenzu’l-Ummal, h. no: 33936)

Hz. Muaz’dan nakledilen bu rivayet mürseldir.

Bir münafığın, Hz. Suheyb-i Rumi, Hz. Bilal-i Habeşi; Hz. Selman-ı Farisi gibi Arap olmayan sahabilere dil uzatmasını şikayet eden Hz. Muaz’ın bu şikayeti üzerine peygamberimiz bu hususları dile getirmiştir.

Burada milletlerin inkârı diye bir şey söz konusu değildir. Vurgulanan husus, bir toplumda bulunan bazı kimselerin dilleri farklı da olsa, yine o toplumun  birinci sınıf fertlerinden sayılacaklarıdır.

Dilden ziyade, aynı Allah’a, aynı dine iman etmek önemlidir. Kaldı ki, bütün insanlar netice itibariyle aynı babanın / Hz. Âdem’in ve aynı ananın / Hz. Havva’nın çocuklarıdır.

“Kim Arapça konuşursa o Arap’tır.” ifadesinden; “Aslı Arap olsun olmasın, kim içinde bulunduğu bir toplumda yaşıyorsa, o yabancı sayılamaz." diye anlamak gerekir.Hadisin asıl konusuna uygun söylemek gerekirse: "Arap toplumunda olanlar aslen Arap olmasa da her Arap gibi toplumun birinci sınıf vatandaşı olduğunu” anlamak gerekir.

Şunu unutmayalım ki İslam, cemaatlerin rabıtalarında; unsuriyet, milliyet yerine "rabıta-i dinî ve sınıfî ve vatanî" kabul eder. (Nursi, Sözler, s.133) Buna göre, tolumların irtibatları ve bağları, din biriliği, meslek birliği ve vatan birliğidir.

Kaldı ki, “Levh-i Mahfuz açılsa ancak hakikî unsurlar birbirinden tefrik edilebilir. Öyle ise, hakikî unsuriyet fikrine, hareketi ve hamiyeti bina etmek, manasız ve hem pek zararlıdır. Onun içindir ki: Menfî milliyetçilerin ve unsuriyetperverlerin reislerinden ve dine karşı pek lâkayd birisi, mecbur olmuş, demiş: 'Dil, din bir ise; millet birdir.' Madem öyledir. Hakikî unsuriyete değil; belki dil, din, vatan münasebatına bakılacak. Eğer üçü bir ise, zâten kuvvetli bir millet; eğer biri noksan olursa, tekrar milliyet dairesine dâhildir.” (Nursi, Mektubat, s. 326)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun