Allah, kabul etmeyeceği duayı kuluna ettirmez, sözünü nasıl anlamalıyız?
"Bir şeyi istemek, ona nail olmak (onu elde etmek) demektir; Zira Allah kabul etmeyeceği duayı kuluna ettirmez."
- İmamı Rabbani Hazretlerinin bu sözünü nasıl anlamalı ve ders çıkarmalıyız?
Değerli kardeşimiz,
Aslında burada "devamlı ve sürekli dua etme" söz konusudur.
Buna göre devamlı ve sürekli yapılan duaların kabul edilmeye daha layık olduğuna ve duaya devam etmenin de inşallah Allah tarafından o duanın kabul edildiğine bir işaret sayılmasına dikkat çekilmiştir.
Nitekim Peygamberimiz (asm), duada acele edilmemesi gerektiğine ve "duam kabul olmadı" diyerek duayı terk etmenin asla doğru olmadığını ifade etmiştir:
“Allah dualarınızı kabul eder. Ancak kabul edilmesi için acele etmeyin; dua ettim de kabul edilmedi (demeyin).” (Buhârî, Da’vât, 22; Müslim, Zikir, 92)
Esasen Allah bütün dualara cevap verir. Zira, “Bana dua edin, size cevap vereyim.” (Mü’min, 40/60) buyurmaktadır. Ancak Allah bu cevabı, hikmetine ve rahmetine uygun olarak verir.
İstediğimiz şeylerin bizim için hayırlı olup olamayacağını bilemeyiz. Bu nedenle Allah kulun isteğini hikmetine uygun olarak dilerse istediği şeyin aynısını verir, dilerse daha hayırlısını verir, dilerse geçmiş günahlarına kaferet eder, dilerse de ahiret adına kabul eder.
Erkek çocuk isteyen birine, Hz. Meryem gibi bir kz çocuğunu vermesi, duaya cevap verilmediğini veya kabul olmadığını değil, daha hayırlı olarak kabul edildiğini gösterir.
Servetinin çok olmasını isteyen birine, ilim zenginliğinin verilmesi de öyledir. Ya da dünya saltanatı isteyen birine, ahrette cennet saltanatının verilmesi, yapılan duanın fevkalade olarak kabul edildiğini göstermez mi?
Diğer taraftan dua bir ibadet olduğu için, sürekli dua eden bir kimse, devamlı ibadet ediyor demektir. Bu da o duanın Allah tarafından sayılan şekillerden biri veya birkaçına göre kabul edildiğine işaret olabilir.
Demek ki, soruda geçen ifadede “duanın devamına ve sürekliliğine” vurgu yapılmakta ve böyle bir duanın da inşallah kabul olacağına bir işaret sayılmaktadır. Ayrıca;
- Dua kulun Allah’a olan bir yönelişidir.
- Dua kul üzerinde psikolojik manada bir rahatlama, huzur ve gönül tatmini doğurur.
- Duada Allah ile kul arasında bir vasıta yoktur. Kul, Yaratanına halini arz eder ve niyazda bulunur.
Özetle, dua etmekte ve Allah’a gönülden bağlanmakta devamlı ve samimi olmak gerekmektedir. "Dua ettim ama kabul olmadı.", şeklinde bir anlayış bir mümine yakışmaz. Her şeyde hayır aramak ve tatmin olmak en doğru olanıdır. Duanın samimiyet içerisinde, kime yapıldığının, kimden istenildiğinin ve ne söylendiğinin bilinerek yapılması, amacına daha uygun olacaktır.
"Kullarım, beni sana soracak olurlarsa, gerçektende ben pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin çağrısına cevap veririm. Öyleyse onlar da bana cevap versinler ve bana inansınlar ki doğruya erişsinler." (Bakara, 2/186)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Dileklerin, isteklerin kabul olması için dua, namaz veya zikir var mıdır?
- Ehl-i sünnet alimlerinin eserlerinde uydurma ve zayıf hadis var mıdır?
- Cennette yüz derece vardır, hadisi sahih midir?
- Kaza-i mübremi istersem değiştirebilirim, sözü doğru mudur?
- Cami yapana ve ezan okuyana verilecek sevapla ilgili hadis sahih mi?
- İtikadı düzgün Müslümanlar, cehenneme hiç girmez diyorlar, doğru mudur?
- Ebû Talib el-Mekki ve Kûtu’l-Kulûb hakkında bilgi verir misiniz?
- Musibete sabretmek, itaat üzere olmaya sabretmek, günah işlememeye sabretmek sözü hadis midir?
- Cennette insanların ırkı olacak mı?
- Allah, cenneti doldurmak için yeni insanlar mı yaratacaktır?