Ebû Talib el-Mekki ve Kûtu’l-Kulûb hakkında bilgi verir misiniz?
- Ebû Talib el-Mekki ve Kûtu’l-Kulûb isimli eseri hakkında bilgi verir misiniz?
- Eserde geçen hadislerin sıhhat dereceleri nedir?
- Bu eserden istfade edebilir miyiz?
Değerli kardeşimiz,
Ebû Tâlib el-Mekkî, eserine zayıf ve uydurma hadisler aldığı ileri sürülerek hadis âlimlerince tenkit edilmiş, bazı itikadî konulardaki görüşlerinden dolayı da eleştirilmitir.
Ayrıca, eserde yer yer İsrâiliyattan alıntılar yapılmış, Arap atasözleri, Arapların örf ve âdetleriyle ilgili şiir ve kıssalar aktarılmıştır.
Demek ki, bu durumlar dikkate alınarak ve hadis rivayetlerinin, sahih kaynaklarda olup olmadığı araştırılarak, ilgili eserden istifade edilebilir.
Ebû Tâlib el-Mekkî
Ebû Tâlib Muhammed b. Alî b. Atıyye el-Mekkî el-Acemî (ö. 386/996), Kutü’l-kulûb adlı eseriyle tanınan bir mutasavvıftır.
Hayatı hakkında kaynaklarda fazla bilgi yoktur. Aslen İran’ın batısındaki Cebel bölgesinden olup Mekke’de uzun süre kaldığı ve burada yetiştiği için Mekkî nisbesini aldı. Acemî diye de tanındığına göre Arap olmadığı anlaşılmaktadır.
Öğrenimine Mekke’de başlayan ve burada hadis tahsil eden Ebû Tâlib çeşitli beldeleri dolaştı, gittiği yerlerde tanınmış âlimlerden faydalandı, oralarda vaazlar verdi ve ders okuttu.
Muhammed b. Hasan el-Âcurrî, Ali b. Ahmed el-Masîsî ve Muhammed b. Ahmed el-Cercerâî gibi muhaddislerden hadis rivayet etti. Basra’da Sâlimiyye fırkasının kurucusu Ebü’l-Hasan İbn Salim ile (ö. 350/961) tanıştı. (Kutü’l-kulûb, II, 192, 294)
İbn Sâlim, ünlü sûfî Sehl et-Tüsterî’nin görüşlerine bağlı idi. Ebû Tâlib daha çok naslara bağlı bulunan, ancak tasavvufî temayüllere de sahip bir kelâm fırkası olan Sâlimiyye çerçevesinde tasavvufî ve kelâmî görüşler ortaya koydu. İbnü’l-Cellâ ve Ahmed b. Dahhâk ez-Zâhid gibi sûfîlerin sohbetinde de bulunan Ebû Tâlib’i Zebîdî bir tarikat kurucusu olarak gösterir ve şeyhinin Ebû Saîd b. el-A‘râbî olduğunu söyler. (Zehebi, İkd, s. 85)
Ebû Tâlib’in en dikkate değer yanlarından biri, tasavvuf taraftarlarıyla şeriat taraftarları arasında ciddi ayrılıklar bulunduğu bir dönemde bu iki zümre arasında bir köprü kurma teşebbüsünde bulunanların ilki olmasıdır.
Eserine zayıf ve uydurma hadisler aldığı ileri sürülerek hadis âlimlerince tenkit edilen Ebû Tâlib el-Mekkî, itikadî konulardaki görüşlerinden dolayı da tenkide uğramıştır.
Semâı mubah saydığı için fakihler tarafından kusurlu bulunmuş ve görüşleri reddedilmiştir. (İbnü’l-Cevzî, VII, 189; Gazzâlî, İhyâ, II, 269)
Hatîb el-Bağdâdî, onun Kutü’l-Kulûb’da Allah’ın sıfatları konusunda kabul edilmez görüşler ileri sürdüğünü söyler. (Târîhu Bagdâd, III, 89)
Fakat hakkındaki en ağır suçlama, ömrünün sonuna doğru vaaz ederken saçmaladığı, hatta bir konuşmasında, “Yaratıklar için yaratıcıdan daha zararlı bir şey yoktur.” dediği yolundaki iddiadır (Târîhu Bagdâd , III, 89)
Bu cümlenin, “Kula en zararlı olan şey Allah’ı yeterince tanıyamamasıdır.” (Kutü’l-kulûb, II, 159) tarzındaki cümlenin tahrif edilmiş şekli olabileceği ihtimali üzerinde duranlar da vardır.
Bağdadî’nin verdiği bilgiye göre Mekkî’nin vaazlarında tehlikeli sözler sarfetmesi halkın kendisini dinlemekten vazgeçmesine yol açmış, o da daha sonra vaaz etmemiştir.
Takıyyüddin İbn Teymiyye, Ebû Tâlib el-Mekkî’yi bazı görüşlerinden dolayı bir yerde yererken (Mecmûu fetâvâ, V, 483-490), başka bir yerde ise Mekkî’yi över ve marifet, zühd, ibadet ve sünnete tâbi olma konusunda Gazzâlî’ye tercih edilebileceğini önemle vurgular. (Mecmûu fetâvâ, X, 360, 551-552; a.mlf., Bugyetü’l-mürtâd, s. 115)
el-Münkız adlı eserinde (s. 62) Mekkî’den faydalandığını söyleyen Gazzâlî, onun ameli imandan sayan görüşünü İhyâ’da tenkit etmiştir. (bk. İhya, I, 116-118)
Kutü’l-kulûb
Kutü’l-kulûb, Ebû Tâlib el-Mekkî’nin en önemli ve günümüze kadar gelen tek eseridir. Tasavvufun doğuş dönemi hakkında bilgiler veren, zühd ve ibadet konularını genişçe işleyen bir eserdir.
Tam adı, "Ķūtü’l-ķulûb fî muâmeleti’l-mahbûb ve vasfi tarîķi’l-mürîd ilâ makami’t-tevhîd" olan eserin ne zaman yazıldığı kesin olarak belli değildir. Ancak 350 (961) yılında vefat eden Ebü’l-Hasan İbn Sâlim’den “merhum” diye söz edildiğine göre (I, 152, 153, 294) bu tarihten sonra kaleme alınmış olması gerekir.
Müellifin çağdaşları Ebû Nasr es-Serrâc’ın el-Lüma ve Kelâbâzî’nin et-Taarruf’undan çok daha hacimli olan Kūtu’l-Kulûb kırk sekiz bölümden meydana gelir.
Eserde farz ve nafile ibadetlere, evrad ve dualara, nefis, kalp, ruh ve bunların çeşitli hallerine, muhâsebe, murâkabe, vesvese, gaflet ve müridlerin göz önünde bulundurmaları gereken hususlara ve tasavvufî makamlara geniş yer verilmiş, konular anlatılırken ayet ve hadislere, sahabe ve tabiîn sözlerine başvurulmuş, ayrıca sûfîlerin söz ve menkıbelerinden istifade edilmiştir.
Bununla birlikte Ķūtü’l-ķulûb sadece bir tasavvuf kitabı değildir.
Eserde namaz, oruç, hac ve zekât gibi ibadetlerin manevî ve tasavvufî manaları yanında fıkıhla ilgili yönleri de açıklanmış, ahlâk ve eğitim konularına da yer verilmiştir. Eser bu bakımdan Gazzâlî’nin İhyâsına benzer.
Konular anlatılırken yer yer İsrâiliyat’tan alıntılar yapılmış, Arap atasözleri, Araplar’ın örf ve âdetleriyle ilgili şiir ve kıssalar nakledilmiştir.
Ebû Tâlib el-Mekkî ele aldığı konuları geniş bir tahlile tâbi tutarak yorumlamış, bazen da eleştirilerde bulunarak özellikle bidatlara dikkat çekmiştir.
Eserini kaleme alırken daha önce aynı konularda yazılan kaynaklardan da istifade eden Ebû Tâlib el-Mekkî’nin verdiği bilgilerin önemli bir bölümü hocalarının ve İbnü’l-Cellâ, Ebû Saîd İbnü’l-A‘râbî, Muzaffer b. Sehl, Ahmed b. Dahhâk ez-Zâhid, Ebû Ali el-Kirmânî, Muhammed b. Îsâ el-Mukrî gibi sûfîlerin kendisine anlattıklarına dayanır.
Ehl-i sünnet’in görüşlerinin esas alındığı Ķūtü’l-ķulûb’da Mu‘tezile, Mürcie ve Hâricîler eleştirilmiş, Mutezile tenkit edilirken Selef itikadı savunulmuştur.
Allah’ın sıfat, fiil ve isimleri, özellikle tevhid konusu tasavvuf açısından da açıklanmıştır. Tasavvufu şeriatla bütünleştirici bir yaklaşımı içermesi eserin çok ilgi görmesine sebep olmuştur.
Sûfî müellifleri derinden etkileyen Kūtü’l-ķulûb tasavvuf konusunda yazılan eserlere örnek olmuştur.
el-Münkız mine’d-dalâl adlı eserinde Ķūtü’l-ķulûb’dan yararlandığını söyleyen Gazzâlî İhyâ’daki bilgilerin önemli bir bölümünü bu kitaptan almıştır. İhyâü ulûmi’d-dîn’in Ķūtü’l-ķulûb’un genişletilmiş ve sistemleştirilmiş bir şekli olduğu söylenebilir.
Abdülkādir-i Geylânî el-Ġunye’yi, Şehâbeddin es-Sühreverdî Avârifü’l-maârif’i, Yahyâ b. Ahmed el-Bâharzî Evrâdü’l-ahbâb ve fuśûśü’l-âdâb’ı, İzzeddin el-Kâşî Miśbâĥu’l-hidâye’yi yazarken Ķūtü’l-ķulûb’dan faydalanmıştır.
Abdurrahman-ı Câmî Ķūtü’l-ķulûb’un tasavvufî sırları toplayan bir hazine olduğunu, daha önce bu sahada bir eşinin yazılmadığını söyler. (Nefaĥât, s. 121)
Ebü’l-Hasan eş-Şâzelî müridlerine Ķūtü’l-ķulûb’u okumalarını tavsiye etmiş ve İĥyâ’dan ilim, Ķūtü’l-ķulûb’dan nur fışkırdığını söylemiş,
İbn Abbâd er-Rundî mutlaka bu esere başvurulması gerektiğini vurgulamıştır.
Ķūtü’l-ķulûb içerdiği hadislerden bir kısmının zayıf, bazılarının uydurma olduğu, Allah’ın sıfatları konusunda yapılan yorumlar içinde hatalı olanların bulunduğu ileri sürülerek Hatîb el-Bağdâdî, İbnü’l-Cevzî, İbn Teymiyye ve İbn Kesîr gibi âlimler tarafından eleştirilmiştir. (Târîħu Baġdâd, III, 89; el-Muntažam, VII, 189; Resâilü’l-kübrâ, II, 306; el-Bidâye, XI, 319; bk. TDV İslam Ansiklopedisi, Ebu Talib el-Mekki ve Kutu’l-kulub maddeleri)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Bizim nefsimiz kahpedir, denilebilir mi?
- Cürcani, Razi, Gazzali tarikat ehli midir?
- Tasavvufu reddetmek kişiyi ehlisünnet dairesinden çıkarır mı?
- Allah'a aşık olmak ne demektir?
- Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri hakkında bilgi verir misiniz?
- Ahmed Rıza Han Şii mi?
- Cafer es-Sadık tasavvufa karşı mıydı?
- "El-Kavlu'l-Muhtasar Fi Alameti'l-Mehdiyyi'l-Muntazar" kitabının yazarı kimdir?
- Kalb, sadr, fuad ve lübb ne demektir?
- Harama düşme endişesinden yetmiş (70) helali terk ederdik, rivayetinin kaynağı nedir?