Saf iman ve samimi ibadet nedir?

Tarih: 26.10.2025 - 08:56 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Günlük hayatımızda samimiyet ve içtenlik kelimeleriyle karşılayabileceğimiz ihlas kelimesine lügatte “doğru ve garazsız muhabbet, sıdk, hulûs-u kalp, samimiyet” ve “riyasız ve samimi ibadet, gıll u gıştan arî itikad” anlamları verilmiştir (Kamus-u Türkî, 82).

Lügat anlamında muhabbette olduğu kadar ibadet ve itikatta da katışıksızlık ve samimiyet vurgulanır.

Dinî ve tasavvufî bir kavram olarak ihlas, “kalbin saflığını bozan karışmış kirlerden onu arındırmak” şeklinde tanımlanmış ve “kendisine başka bir şeyin karıştığı tasavvur edilen her şey, karışığından arınıp kurtulunca hâlis ve hâlis kılınmış fiile de ihlas” adı verilmiştir. Yüce Allah, “Sağmal hayvanlarda da sizin için elbette bir ibret vardır. Size onların karnındaki fışkı ile kan arasından içenlerin boğazından kolaylıkla geçen ‘halis’ bir süt içiriyoruz.” (Nahl, 66) buyurmuştur. Sütün halis diye nitelendirilmesi, içine pislik ve kanın karışmamasındandır (Cürcanî, 17-18).

Şakik-i Belhî’ye ihlasın ne olduğu sorulduğunda, mezkûr ayetten hareketle “sütü, posa ve kandan ayırma gibi ameli de kusurlardan ayırıp temizlemedir” demiştir (Zemahşerî, III: 448).

Bu ifadelerde dikkat çeken husus, ihlasın, katışık ve saf olmayan şeylerin kirlerinden arındırılmasıdır. Gündelik hayatımızda amellerimizin safiyetini bozan düşüncelerimiz ve arka plan ajandalarımız olabilir. Amellerimizden ve ibadetlerimizden bu ikincil ve Allah rızasını bulandıran gailelerin temizlenmesi gerekir. Aksi takdirde amelin ihlası kaçar ve o ibadetler kısmen veya tamamen iptal olur ve sonunda Allah katında bir değeri kalmaz.

Ebû Talib el-Mekkî, yukarıda bahsedilen ayeti örnek vererek, sütün kan ve posadan bir iz taşısa içilemeyeceğini, dolayısıyla makbul bir içecek olmayacağını belirtmiştir. Aynı şekilde amellerin de riya ve nefsin arzularıyla bulaşık olması durumunda Allah katındaki makbuliyetini yitireceğini söylemiştir (Kûtu’l-Kulûb, IV: 1378).

İhlas, bir şeyi saflaştırmak ve içerisine karışmış kirlerden arındırmak olarak tanımlanmıştır. Bu bağlamda, amellerin ve iyiliklerin, riya ve çıkar kaygılarından arındırılıp sırf Allah rızası gözetilerek yapılmasının yanında, inancın da şirk ve batıl inançlardan temizlenerek tevhid ekseninde saf ve sahih bir hale getirilmesi, bu kavramın kapsamı içinde değerlendirilir. Yani ihlas sadece amelde değil imanda da olmalıdır.

Kuran’da İhlas Suresi diye anılan müstakil bir sure vardır. İslam’ın tevhid esasını en veciz şekilde açıklayarak insan zihnine gelebilecek şirkin tüm şüphelerinden temizlediği ve dini yalnız Allah’a has kıldığı için İhlas Suresine bu isim verilmiştir.

İhlas suresi Allah’ın tek ve benzersiz olduğunu bildirir. Önce O’nu “Ehad” diye niteler. Yani O, tekdir yektadır der ve müşriklerin sayısız putlarını/ilahelerini iptal eder. Sonra O, Samed’dir. Her yaratılan O’na muhtaçtır ama O hiçbir şeye muhtaç değildir. Ne ibadete ne dualara ve ne de müşriklerin sundukları sunaklara ihtiyacı vardır. O ne doğurmuştur ve ne de doğrulmuştur. Ne birinin babasıdır ne de birinin çocuğudur. Ne de yarattıklarına benzer, o benzersizdir.

Görüldüğü gibi İhlas Suresi, dini ihlası merkeze alarak anlatmaktadır. İnancın batıl inanışlardan ve şirkten temizlenmesi söz konusudur. Saf ve tevhidi bir anlayış dinin özüne konumlandırılmıştır.

Özet olarak, ihlas kişinin yaptığı iyilik ve ibadetlerinde yalnızca Allah rızasını gözetmesi, kalbini riya gibi manevi kirlerden arındırması ve inancını İslam dininin öngördüğü tevhid esaslarına uygun bir eksene oturtması anlamına gelir.

KAYNAKÇA
Cürcânî, Et-Ta’rifât, Darü’l-kütübi’l-‘ilmiyye, 2003, Beyrut.
Ebi Talib El-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb, Mektebetü Daru’t-Türas, 2001, Kahire.
Şemseddin Sami, Kamus-u Türkî, Nadir Eserler Kitaplığı, İstanbul, 2016.
Zemahşerî, Keşşâf, Mektebetü’l-‘Obeikan, 1998, Riyad.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun