Kur'an neden okunur? Kur'an'ı dünyalık isteğimizin gerçekleşmesi için de okuyabilir miyiz? Böyle okunduğu zaman sakıncası var mıdır?

Tarih: 17.01.2012 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kur'an-ı Kerim Allah kelamıdır ve onu okumak bir ibadettir. Her harfine en az on sevap verilen Kur'an-ı Kerim'i okurken esas amacımız Allah rızası olmalıdır.

İbadet, Cenâb-ı Hakk'ın emirlerini yerine getirip yaşama ve kulluk sorumluluklarını temsil etme mânâlarına gelir. Ubûdiyet ise, kul olma şuuru içinde bulunma şeklinde yorumlanmıştır.

İbâdetin şer'î mânâsı; hâlis bir niyetle, sevap beklemek üzere, Allah'a yakın olmayı düşünerek yapılan tâat demektir. İbadet dediğimiz zaman, hem tâat hem de kurbet, yani Allah'a yaklaşma mânâsı bunun içinde düşünülür.

Kur'an-ı Kerim okurken dünyevi ve meşru bir isteğimizin gerçekleşmesine niyet etmek caiz olsa da ibadetin ihlasına zarar verir. Halbuki insan Kur'an okurken bu maksatları gözetmediği zaman dünyevi mükafatlarını da bu dünyada görebilir. Nitekim alimler bazı ayet ve duaları okumaları neticesinde bu dünyaya bakan faydalarını da görmüşlerdir. Onlar dünyevi maksatları için okumamışlar, bilakis Allah rızası için okumuşlardır. Onlardaki bu ihlas sırrına mukabil bu dünyada da mükafat görmüşlerdir. Ancak dünyevi faydalarını görme niyeti ile okuma ondan gelecek faydalara sed olabilir.

İhlas; ferdin, ibadet ve taatinde Cenab-ı Hakk'ı emir, istek ve ihsanlarının dışında her şeye karşı kapanmasıdır. Abd ve Mabud münasebetlerinde sır tutucu olması, tabiri diğerle, vazife ve sorumluluklarını O emrettiği için yerine getirmesi, yerine getirirken de Onun hoşnutluğunu hedeflemesi ve Onun uhrevi tevecühlerine yönelmesinden ibarettir. Ki, saflardan saf sadıkların en önemli vasıflarından biri sayılır.

İhlas bir kalb amelidir, ve Allah da kalbi temayüllerine göre insana değer verir. Evet:

"O, sizin suret, şekil ve dış görünüşlerinize değil, kalblerinize va kalbi temayüllernize bakar." (Müslim, Birr, 33)

İhlas, Allah tarafından temiz kalblere bahşedilmiş, azları çok eden, sığ şeyleri derinleştiren ve sınırlı ibadetü taati sınırsızlaştıran öyle sihirli bir kredidir ki, insan, onunla dünya ve ukba pazarlarında en pahalı nesnelere talip olabilir ve onun sayesinde alemin sürüm sürüm olduğu yerlerde hep elden ele dolaşır. İhlasın bu sırlı gücünden dolayıdır ki, Allah Rasülü (sas)

"Dini hayatında ihlaslı ol, az amel yeter." (Münavi, Feyzul Kadir, I, 216) buyurur. ve

"Her zaman amelleriniz de ihlası gözetin, zira Allah, sadece amelin halis olanını kabul eder." (Münavi, Feyzul Kadir, I, 217)

diyerek, amellerin ihlas yörüngeli olmasına tenbihte bulunur. İhlas, kul ile Mabud bir sırdır ve bu sırrı Allah, sevdiklerinin kalbine koymuştur.

Özetle ihlas;

"... Bu dünyada özellikle uhrevi hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçi, en sağlam bir dayanak noktası, bizi hakikata ulaştıran en kısa bir yol, en makbul bir manevi duadır. Bizi maksatlarımıza ulaştıran en kerametli bir vesile, en yüksek bir haslet, en safi bir ubudiyet..." (Lem'alar, Yirmi Birinci Lem'a)

(Ahmet Ünal, Kur'an'da Temel Kavramlar)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun