Zuhruf suresi 31. ayette geçen iki büyük adam kim?
"Bu Kur’an, iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” dediler.
- Bu ayette geçen iki büyük adam kim?
Değerli kardeşimiz,
Burada iki adamdan değil, müşriklerin anlayışına göre güya Mekke ve Taif şehirlerinden büyük bir adama peygamberlik gelmeliymiş, iddialarına yer veriliyor.
Bununla beraber, müfessirler, Mekke'dekinden maksadın Velid İbn Muğire; Taif’dekinden maksadın ise Urve İbn Mesûd es-Sekafî olduğunu söylemişlerdir. (Razi, Mefatih, Zuhruf 31. ayetin tefsiri)
İlgili ayetlerin mealleri şöyledir:
“Bunları ve atalarını ise gerçeğin bilgisi (Kur'an) ve aydınlatıcı elçi gelinceye kadar dünya nimetlerinden yararlandırıp yaşattım. Gerçeğin bilgisi gelince, 'Bu bir büyü, biz bunu kabul etmiyoruz.' dediler. 'Bu Kur'an, şu iki şehirden büyük bir kişiye indirilseydi ya!' diye de eklediler. Rabbinin rahmetini paylaştırmak onlara mı düşmüş! Dünya hayatında onların geçimliklerini biz paylaştırdık. Bir kısmı diğerini istihdam etsin diye kimini kiminden derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdiklerinden daha hayırlıdır.” (Zuhruf, 43/29-32)
Önceki ayetlerde, Hz. İbrahim ve ümmeti örnek gösterilerek peygamberlerin yürüttüğü tevhit mücadelesi hatırlatılmıştı.
Tarih boyunca bu mücadele karşısında iki tavır oluştu: İman ve inkâr.
Allah, dünyada murat buyurduğu imtihanı gerçekleştirmek için her iki tavır erbabına da dünya nimetlerini lütfetti, onlara yaşama imkânı verdi, nesiller birbirini takip etti ve nihayet sıra Hz. Muhammed (asm) ve ümmetine geldi.
Hz. Muhammed Efendimiz (asm), ilâhî mesajı kavmine tebliğ edince inanmayanlar, kendi değerler kültürüne uygun bir tepki gösterdiler. Onlara göre değerli olan soy sop, zenginlik, iktidar, sosyal itibar gibi maddî, dünya ile ilgili ve tabii olarak geçici şeylerdi; insanları ancak bu değerler büyük kılardı.
Peygamberlik değerli bir şey idiyse Muhammed (asm)'e değil, kendilerine göre Mekke ve Taif’in büyüklerinden birine gelmeliydi.
Bu sakat mantığa Kur'an'ın verdiği cevap, aynı zamanda İslâm'ın hedeflediği sosyal ve ahlâkî değişimin nirengi noktalarına ışık tutmaktadır:
Allah maddî, dünyada geçerli olan ve orada kalan nimeti, imtihan gereği herkese verir; peygamberlik gibi, Allah nezdinde değerli ve bu yüzden rahmet olan manevî nimetini ise herkese değil, üstün meziyetleri sebebiyle seçtiğine verir ve bu rahmet (nimet) onların değer verdiği asaletten, servetten, iktidardan çok daha iyidir, hayırlıdır, insanlar için kurtuluş ve mutluluk vesilesidir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Küfürde birleşenler kafir mi oldular?
- Kasas suresi 68. ayet "onların seçim hakki yok" derken ne demek istiyor?
- En Kara Gün: Taif
- Kim Rahman'ın zikrinden gafil olursa... ayetini nasıl anlamalıyız?
- Hz. Muhammed, cinlere hangi ayetleri okumuştur?
- Hz. Süleyman, Sebe Melikesi’ni iman etmesi için zorladı mı?
- Kur'an-ı Kerim'de zikir hakkındaki ayetleri açıklar mısınız?
- Hz. Muhammed liderlik peşinde koştu mu?
- FİRAVUN
- MEKKE DÖNEMİ