Yahudilik ve Hristiyanlıkta rüku ve secde var mı?
- Yahudiler kendi dini ritüellerinde ayakta eğilip kalkıyorlar Yahudilikte bu uygulama nasıl adlandırılıyor?
Değerli kardeşimiz,
Kuran-ı Kerim’den, hemen bütün ilahi dinlerde namaz ibadetinin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
Hz. Âdem, Nuh ve İbrahim’den sonra namazı terk eden nesillerin geleceği(1), Hz. Zekeriya’nın namaz kıldığı, Hz. İsa’nın beşikteki mucizevî konuşmasında namaz vecibesine atıfta bulunduğu(2), Hz. İbrahim’in yanı sıra Lut, İshak ve Yakub’a namaz emrinin vahyedildiği, Hz. İsmail’in halkına / ailesine namazı emrettiği, Hz. Lokman’ın oğluna namazı hakkıyla kılmasını öğütlediği(3), Hz. İbrahim’in namazı yalnız Allah rızası için kıldığını söylediği, kendisini ve neslini namazı dosdoğru kılan kullarından eylemesi için Allah’a dua ettiği, Hz. Musa’ya, Allah’ı anmak üzere namaz kılmasının emredildiği(4) ifade edilmekte, Allah’ın İsrailoğullarından yerine getirme sözü aldığı görevler arasında namazın da yer aldığı görülmektedir.
Yine Ashab-ı Kehf kıssası anlatılırken, mescid kelimesinin zikredilmesinden, o dönemde namaz ibadetinin var olduğu anlaşılmaktadır.(5)
Yahudilik ve Hristiyanlıkta Rükû
Yahudilerin ibadetlerinde rüku formuna benzer ibadetler bulunmaktadır.
Yahudilikte ibadet günlük ve haftalık olmak üzere ikiye ayrılır. Günlük ibadet sabah, öğle ve akşam yapılır. İbadetlerinde ağırlıklı olarak dua hakim olup, on dokuz duadan on altısı ayakta yapılır. Diğer dualar sırasında “dize gelme”, (rükû formuna benzer) vücudu sallama, secde etme gibi ritüeller uygulanır.
Yine ibadet esnasında haham tarafından dini metinler okunur, bu esnada yarım rükû şeklinde hareketler göze çarpar.
Ayrıca Hz. İbrahim’in dininde salat ibadetinin mevcut olduğunu, sözlü Yahudi rivayetlerinde de görmekteyiz. Talmud’da İbrahim’in sabahları erken kalktığı, şafak vaktinde Tanrı’ya ibadet ettiği, Yahudilerin “Şaharit” ibadetinin Hz. İbrahim’den kaldığı kaydedilmiştir.(6)
Mittwoch, Müslümanların namazındaki "rükû"yu, Yahudi ibadetindeki “kerî’a”ya benzetmektedir.(7)
Kitab-ı Mukaddes’te rükûya işaret eden ifadelere rastlanmaktadır:
“Ve vaki oldu ki Süleyman Rabbe bütün yalvarışı ve duayı bitirince, Rabbin mezbahının önünden elleri göğe açık olarak, ‘dizleri üzerine çökmüş’ (rükûyu andırır, İbranice’de ‘mikroa’ kelimesiyle ifade edilmiştir.) olduğu yerden kalktı.”(8)
Şu an yaygın olarak uygulanmamakla beraber, Hristiyan geleneğinde de rükû formunun olduğu görülmektedir. Ârâmice’deki “Selota” kelimesiyle, Süryânî ve Nabâtî dillerindeki “Masgeda” kelimesi Hristiyanlığın namazla -dolaylı olarak rükû ile- ilgisini göstermektedir.(9)
Ayrıca, Süryânîler’in rükûlu sücûdlu namazları olduğu nakledilmektedir.(10)
Kuran Hz. Meryem’in rükû ettiğinden bahsetmektedir.(11)
Yahudilik ve Hristiyanlıkta Secde
Kitab-ı Mukaddes’te geçen bazı ifadelerden Yahudilerin ibadetlerinde, salat ibadetindeki secde formunun mevcut olduğu anlaşılmaktadır:
“Sabahleyin erken kalktılar ve Rabbin önünde secde kıldılar…” “…ve orada Rabbe secde kıldı…”(12)
“Yüreğinin gizli şeyleri belli olur, ve böylece Allah aranızdadır diye ikrar ederek yüz üstü kapanıp Allah’a secde kılacaktır.”(13)
Ne var ki Kitab-ı Mukaddes’teki bu ifadelere karşılık Yahudilerin günümüzdeki ibadetlerinde kıyam, kutsal metin okuma, rüku gibi ibadetler bulunmasına rağmen secde ibadeti bulunmamaktadır.
“Bunlar; bizim, Âdem’in, Nuh ile birlikte gemiye bindirmiş olduğumuz kimselerin soyundan, İbrahim ile İsrâil’in (Yakub’un) ve doğru yola ulaştırdığımız ve seçtiğimiz kimselerin soyundan olan, kendilerine nimet vermiş olduğumuz peygamberlerdir. Onlar, kendilerine Çok Seven’in ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlardı. Sonra onların ardından, namazı terk eden ve şehvetlerinin peşine düşen bir kuşak gelmişti. Ama onlar, yakında, hüsrana uğrayacaklardır.”(14)
Ayet-i Kerime, salatın muhtevası yönüyle kutsal metin okuma -secde –salât ilişkisi bakımından dikkat çekicidir. Ayetteki “ağlayarak secdeye kapanırlardı” ifadesinden salâtın en önemli anı olan secde ve o andaki içtenlik, aşk ve samimiyet vurgulanmaktadır.
Yine, “Çok Seven (Rahman)”(15) ile “ağlayarak secdeye kapanma” arasında da anlam açısından güzel bir uyum görülmektedir. Tabiatıyla secde de “Çok Seven”e yapılıp, gözyaşı da onun için dökülmez mi? Gerek Kuran’daki geçmiş peygamberlerle ilgili ayetlerden(16), gerek Kitab-ı Mukaddes’teki ifadelerden Yahudilerde secde formunun olduğu, ancak günümüzdeki ibadetlerinde uygulanmadığı anlaşılmaktadır.
Kuran-ı Kerim, Hz. Meryem ve Hz. İsa’nın salât ibadetini yerine getirdiğinden bahsetmektedir.(17)
Dolayısıyla Hz. İsa’nın getirdiği tebliğlerin içinde de salât ibadeti mevcuttu. Ârâmice’deki “Selota” kelimesiyle, Süryânî ve Nabâtî dillerindeki “Masgeda” (secde edilen yer anlamında) kelimesi, Hristiyanlığın namazla ve secde ile ilgisini göstermektedir.
A. J. Wensinck, Hristiyanların ibadetlerinde kıyam, secde ve rükû ibadetlerinin bulunduğunu belirtmektedir.(18)
Ayrıca Süryânîlerin, Müslümanlarda olduğu gibi rükûlu secdeli namazlarının olduğu nakledilmektedir.(19)
Cahiliye devrinde, Hz. Muhammed (asm)’a peygamberlik gelmeden evvel, Hicaz’da bazı kimselerin Haniflerden olduğu kaynaklarda belirtilir. Bu kişiler putlara tapmıyorlar, onların onuruna verilen ziyafetlere, şölenlere katılmıyorlardı. Halkın sapıklığını görerek bir din arayışına girmişlerdi.
Bunlara örnek olarak da Varaka b. Nevfel, Ubeydullah b. Cahş, Osman b. Huveyris, Zeyd b. Amr b. Nüfeyl gibi isimler verilir.
Bunlardan Zeyd b. Amr b. Nüfeyl kıbleye yönelip, “İlâhım İbrahim’in İlâhıdır, dinim de İbrahim’in dinidir.” diyerek secdeye kapanıyordu.(20)
Kaynaklar:
1) Meryem, 19/58-59.
2) Âl-i İmrân, 3/39; Meryem, 19/31.
3) Enbiyâ, 21/73; Meryem, 19/55; Lokman, 31/17.
4) En’âm, 6/162; İbrahim, 14/40; Tâhâ, 20/14.
5) Bakara, 2/83; Mâide, 5/12; Kehf, 18/21.
6) Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 133; Örs, Hayrullah, Musa ve Yahudilik, Remzi Kitabevi, 4. Baskı, İst. 2000, s. 406; Dinler Tarihi Ansk., II, 427.
7) Wensinck, İ.A., “salât md.”, X, 115.
8) Kitab-ı Mukaddes, I. Krallar, 8/54; Ayrıca bkz. Filipililere, 2/10; Resulleri İşleri, 7/60, 9/40, 20/36
9) Wensinck, İ.A., “Salât md.”, X, 112; Rodinson, Hz. Muhammed, s. 143.
10) Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 165.
11) Âl-i İmran, 3/43.
12) Kitab-ı Mukaddes, I. Samuel, 1/19, 1/28
13) I. Korintoslulara, 14/25.
14) Meryem, 19/58-59.
15) Meryem, 19/58.
16) Tâhâ, 20/11-14; Enbiyâ, 21/72-73; Meryem, 19/58-59; Lokman, 31/17-18.
17) Âl-i İmran, 3/42-43; Meryem, 19/31.
18) Wensinck, İ.A., “Salât md.”, X, 112-115; Rodinson, Hz. Muhammed, s. 143.
19) Tümer-Küçük, Dinler Tarihi, s. 165.
20) İbn Habîb, Muhabber, s. 171; Aynî, Umdetü’l-Kârî, XVI, 285; Ayrıca bk. Watt, W. Montgomery, Hz. Muhammed Mekke’de, (Çev. Rami Ayas- Azmi Yüksel), Ank. 1986, s. 170-172; Detaylı bilgi için bk. Mehmet Efe, Kur’an’da Ritüellerin Arka Planı, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2007.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Yahudiler, Peygamberimizi İsrailoğullarından değil diye mi kabul etmemişler?
- Meleklerin Hz. İbrahim'e gelmesiyle ilgili ayetlerde bir çelişki mi var?
- Neden tevhid inancı olarak Hz. İbrahim temsil edilmekte?
- Hz. İbrahim’in milletine uymak ne demek?
- Meryem suresi 41. ve 51. ayetlerde ne denmek istenmiştir?
- İshak’ın arkasından da Yakub’u müjdeledik ifadesi mucize mi?
- Tevrat ve İncil en son kitap olduğunu iddia ediyor. Buna göre Kur'an'a ve Hz. Muhammed'e inanmak nasıl mümkün olur?
- YAHUDİLİK (MÛSEVÎLIK)
- Hz. İbrahim’in yüz yaşına kadar isminin "Avram" olduğu söyleniyor. Buna göre ayetlerde ona "İbrahim" denilmesi bir hata değil midir?
- Ezan ve namaz Yahudilikle aynı mı?