"Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin... Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez..."(Maide, 5/51) ayetinde neden kâfir değil de zalim olarak nitelendirilmişlerdir?
Değerli kardeşimiz,
Kelime olarak zulüm, azgınlık, gadr, karanlık, azab ve ezâ ile eş anlamlıdır. Zıddı ise, nur, aydınlık ve adalettir. Kur'ân'ın üzerinde en çok durduğu kavramlardan biri şüphesiz zulümdür. Aynı kökden gelen kelimelerle birlikte, Kur'ân'da üç yüze yakın yerde geçmektedir.
Alimler zulmü üç kısım hâlinde incelemişlerdir:
1. İnsanın Allah`a karşı işlediği zulüm, şirk ve küfürdür.
"Imân edip de imânlarına zulüm karıştırmayanlar (var ya), işte korkudan emin olmak onların hakkıdır ve doğru yolu bulanlar da onlardır." (En'âm, 6/82)
âyeti inince, bu âyetin ifâde ettiği, "imâna zulüm karıştırma" meselesi ashabın nefsine ağır geldi ve "Hangimiz nefislerine zulmetmez?" dediler: Bunun üzerine Yüce Allah:
"Şüphesiz ki, şirk büyük bir zulümdür." (Lokman, 31/13)
âyetini indirdi. Böylece âyette söz konusu olan zulüm kelimesinden şirk kastedildiği anlaşılmıştır (Ibn Kesîr, Tefsiru`r-Kur`anı`l-Azîm, Beyrut 1969, II/153).
Âyetteki "Şirk büyük bir zulümdür" ifadesi ile de şirke düşen insanların hikmet ve akıl yönünden ne kadar zavallı olduklarına ve ahmaklık içinde bulunduklarına işaret edilerek, şirkin çirkinliği dile getirilmiştir (Muhammed Ali es-Sabunî, Safvetu`t-Tefâsîr, Istanbul, 1987, II/491).
Yüce Allah`ın varlığını, birliğini inkâr etmek zulüm olduğu gibi, imân esaslarından herhangi birini inkâr etmek de zulüm ve küfürdür.
2. İnsanlar arasındaki zulüm. Bu da insanların kendi hemcinslerine karşı işledikleri suçlar, günahlar ve haksızlıklardır.
3. Zulmün bir çeşidi de insanın kendi kendine zulmetmesidir. Bu hususta da çeşitli âyetler vardır. Bu âyetlerden bazılarının meâli şöyledir:
"Biz hiçbir peygamberi, Allah'n izniyle itâat edilmekten başka bir amaçla göndermedik. Eğer onlar, kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler, Allah'tan günahlarını bağışlamasını isteseler ve Rasûl de onların bağışlanmasını dileseydi, elbette Allah'ı affedici, merhametli bulurlardı." (Nisâ, 4/64).
"(İnkâr edenler), ille kendilerine meleklerin gelmesini, yahut Rabb'inin (azab) emrinin gelmesini mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de öyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı." (Nahl, 16/33).
Bu ayetlerden anlaşılacağı üzere, insanın küfre girip günaha dalması zulümdür.
Zulüm kelimesinin bu anlamlarından sonra,
"Ey İnananlar! Yahudileri ve Hristiyanları dost olarak benimsemeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara dost olursa, o da onlardandır. Allah zulmeden kimseleri doğru yola eriştirmez." (Maide, 5/51)
ayetinde Müslümanlara sırf dinlerinden dolayı düşmanlık besleyenlerin ve bu yönde onlarla dostluk kuranların zalim sıfatıyla nitelendirilmesinin ne kadar münasip olduğu anlaşılır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- "Allah, sizlerden iman edip iyi..." (Nur, 24/55) ayetini açıklar mısınız?
- Gayri müslimlerle ilişkilerimiz nasıl olmalıdır?
- Kur’an, hırsızlık yapanların ve Maide 33’te geçen şeyleri yapanların ellerinin ve ayaklarının kesilmesini emrediyor. Acaba Kur’an burada firavunun müminlere uyguladığı cezayı mı emrediyor?
- "...Kafirler, size apaçık düşmandırlar." (Nisa, 4/101) ayeti her devirde geçerli midir?
- ZULÜM
- ZULÜM
- Muhakkak ki şirk büyük bir zulümdür, ne demektir?
- Maide sûresi 51. âyette ifade edilen "Hristiyan ve Yahudileri dost edinmek" hakkında açıklama yapar mısınız?
- Müslüman olmayanlarla dostluk yapmak yasaklanmış mıdır?
- "Zalimlere en ufak bir meyil göstermeyiniz,..." Bu ayeti nasıl anlamak lazım?