Talak suresi 2. ayete göre kadınlar da şahit olabilir mi?

Tarih: 04.04.2021 - 20:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

​1. Nisa 15 ayetinde erkek şahit gerekliliğinden bahsetmiştiniz.
2. Talak 2 ayetinde de aynı durum var mıdır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

Nisa suresi 15. ayetteki ilgili yerin meali şöyledir:

“Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin...” (Nisa 4/15)

Ayette geçen “sizden / içinizden dört şahit getirin” mealindeki ifade, İslam bilginlerinin çoğunluğu tarafından “dört erkek Müslüman şahit” olarak anlaşılmıştır. (bk. Kurtubi, ilgili ayetin tefsiri)

Bu nedenle de zina suçunun şahitlerle ispatında özel bir şart olarak; “şahitlerin erkek olması gerektiği” şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre, kadınların zina suçunda tanıklıkları kabul edilmeyecektir.

Söz konusu ayetin bu manayı ihtiva ettiğini gösterebilmek için şu şekilde bir yoruma gidilmiştir:

Şayet ayette zikri geçen dört anlamında olan “el-erbaa” kelimesi şahitlerin sayısına bir isim teşkil ediyorsa, bu asgari olarak dört şahidin şahitliğini gerektirir. Şüphesiz bunlardan birisi kadın olacak olsa, o taktirde ayette emredilen dört şahit kriteri yerine gelmemiş olurdu.

Kadınlardan ikisinin tanıklığı bir erkeğe denk olduğundan, şahitler üç erkek ila iki kadın olacak olsa, bu taktirde de kişi sayısı beş olacağı için, ayetin hükmüne muhalefet söz konusu olurdu. (bk. Udeh, Mukayeseli İslâm Hukuku, Ankara ts., 4/77)

Cevap 2:

Talak suresi 2. ayetin meali şöyledir:

İddet müddetlerini doldurduklarında onları ya uygun biçimde tutun yahut onlardan uygun biçimde ayrılın; içinizden adaletli iki kişiyi şahit tutun ve şahitliği Allah için özenle yerine getirin. İşte Allah’a ve ahiret gününe inananlara öğütlenen budur. Kim Allah’a saygısızlıktan sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu gösterir.” (Talak, 65/2)

İslam bilginleri bu ayette yer alan şahit tutma talebinin gerek niteliği (farz veya tavsiye olduğu) gerekse zamanı (boşanma esnasında veya dönüş esnasında) konusunda farklı fikirler ileri sürmüşlerdir. Ayrıca ayette belirtilen iki şahidin cinsiyetleri hakkında değişik görüşler oluşmuştur.

Kurtubi’nin yorumuna göre, ayetteki ifade söz konusu ortamda bulundurulması istenen şahitlerin erkek olmalarını zorunlu kılmaktadır, çünkü şahitlere hitap edilirken kullanılan ism-i işaret (zevey) müzekkerler için kullanılmaktadır. Yani burada kullanılan ism-i işaret; tesniye ve müzekkerler için kullanılan ism-i işarettir. (bk. Kurtubi, ilgili ayetin tefsiri)

Bu yorumdan hareketle, nikah esnasında şart koşulan şahitlerin erkek olması gerektiğine ulaşıldığı da söylenmektedir.

Ancak, Arap dilinde kural gereği, erkek ve kadınlara yapılan hitaplarda genelde fiillerin ve zamirlerin eril / müzekker şeklinde çekildiği bilinmekte ve buna tağlip kuralı denmekte ve bu durum bütün müfessirlerce de kabul edilmektedir.

Dolayısıyla bu tür ifadelerden yalnızca erkeklerin kastedildiğini anlamak için başka karinelere ihtiyaç vardır. Bu nedenle olmalı ki, örneğin bir kısım alimler, söz konusu ayetteki bu ifadeye rağmen, boşanma veya boşanmadan dönme halinde kadınların tanık olabileceklerini benimsemişlerdir. (Merginani, el-Hidaye, 3/117)

Daha çok Hanefilerce sistemleştirilen bakış açısına göre, kadınların şahitliğinin kabul edilmesi ilke, bazı konularda kabul edilmemesi istisnadır; çünkü şahitlik ehliyetinin temeli müşahede, anlayıp kavrama ve eda edebilme yeteneği olup bu nitelikler kadınlarda da mevcuttur.

Bu bakımdan açıklanması gereken şey, kadının şahitliğinin niçin makbul sayıldığı değil, bazı konularda niçin makbul sayılmadığıdır.

Hanefîlere göre kadın had ve kısas dışındaki konularda şahitlik edebildiği gibi yine had ve kısas dışındaki konularda hakimlik de yapabilir. (bk. Serahsi, Usul, 2/284; Merginani, 3/107)

İlave bilgi için tıklayınız:

Boşadığınız o kadınları evlerinden çıkarmayınız. Onlar da evlerinden ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun