Suyu bir nefeste içmek karaciğer iltihabı mı meydana getirir?

Suyu bir nefeste içmek karaciğer iltihabı mı meydana getirir?
Tarih: 22.02.2020 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

Şöyle bir hadis var:
“Sizden biriniz su içtiği zaman yavaş yavaş içsin, bir nefeste içmesin. Zira, suyu bir nefeste içmek karaciğer iltihabı (ve nefes tıkanıklığı) meydana getirir.” (Adurrezzak 10/428 Hadis 19594)
- Bu hadis sahih midir, nasıl açıklanabilir, Peygamberimiz bu bilgiyi neye göre söylüyor, günümüzde bu bilgiyi destekleyen çalışmalar var mı?
- Ben bu konuyu araştırdım Karaciğer iltihabı hastalığına sebep olan şeyler kan yoluyla bulaşan veya mesela başkasının tıraş bıçağını kullanma veya başkasının kullandığı iğneyle iğne olma gibi şeylerle alakalı enfeksiyon sebebiyle olan bir hastalık nedenleri görebildiğim ve anladığım kadarıyla böyle.
- Akla şöyle bir şey geliyor: Resulullah hadiste islamın kuralını söylüyor yavaş için diyerek. Sonra da tek seferde su içmenin zararlarını sayarken (karaciğer iltihabı ve nefes tıkanıklığı) kendi tahminini açıklıyor veya o dönemki bir doktordan öyle öğrenip söylüyor. Ama karaciğer iltihabı konusunda yanılıyor, çünkü hızlı veya tek seferde su içmeden dolayı o hastalık olmaz, o şekilde su içmenin zararları hakkında tahminde bulundu ve yanıldı diye bir düşünce akla geliyor bu düşüncemin hükmü nedir?
- Bu düşünceyi reddediyorsak konuyu nasıl açıklarız?
- Tahminde bulundu yanıldı diye aklıma gelmesinin sebebine gelirsek karaciğer iltihabının sebepleri yukarıda bahsettiğim gibidir araştırmamda o sebepler yazılı, zaten hızlı veya tek seferde su içmede bu hastalık olsaydı bu bilinirdi çünkü zaten çoğu insan öyle içiyor. 

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hz. Peygamberin (asm) su içme ile ilgili tavsiyeleri şöyle özetlenebilir:

Su içerken besmele çekmek sünnettir.

Allah Resulü, “Su içerken Bismillah, sonunda da Elhamdülillah deyiniz.” buyurmaktadır. Suyu iki veya üç nefeste ve oturarak içmek de Resulüllah’ın sünnetindendir. (Tirmizî, Eşribe, 13)

Bununla beraber Peygamber Efendimiz (asm), seyrek de olsa, ayakta da su içtiği rivayet edilmiştir. (bk. Buhârî, Hac 76, Eşribe 76; Müslim, Eşribe 117-119)

Bu da ayakta su içmenin caiz olduğunu ve günah olmadığını göstermek içindir.

Tıp otoritelerine göre, oturmak suretiyle iki veya üç nefeste içilen su, aynı zamanda dil ve ağız bölgesinde daha fazla duraksadığından tükürük bezleri için gerekli olan suyun emilmesini sağlar. Bu da anti bakteriyel ve antioksidan etkiye sahip tükürüğün salgılanmasını artırır. Bunun neticesinde ağız, diş, mide ve bağırsaklar daha sağlıklı olur.

Hz Peygamber aleyhisselatü vesselam bir nefeste su içmeme konusunda ümmetini şöyle uyarıyor:

“Deve gibi bir nefeste su içmeyin. İki veya üç nefeste için. Bir şey içeceğiniz zaman besmele çekin, sonra da elhamdülillahi deyin.” (Tirmizi, Eşribe, 13)

Kalbın hızlı çalıştığı durumlarda bir nefeste su içmek, kalbi riske soktuğu ve mide ile bağırsakları uyararak küçüldüğü ve sancılara yol açtığı uzmanlar tarafından ifade edilmektedir.

Başka bir hadiste de Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmaktadır:

“Çocuğun memeyi emmesi gibi için, depodan doldurur gibi içmeyin: Ondan ciğer hastalıkları zuhur eder.” (Buhari, Eşribe, 26)

Bilimsel araştırmalar, susuzluktan sorumlu organın karaciğer olduğunu belirtiyorlar.

Tıp otoritelerine göre, suyu bir nefeste değil üç nefeste içmeyi tavsiye eden Hz. Peygamberin (asm) sünnetinde bilimsel bir mucize olduğunu ifade etmektedirler. Tespitlere göre su bir nefeste içildiğinde, aniden inen su, karaciğeri olumsuz olarak etkiler ve liflerin sertleşmesine, bozulmasına yol açar. Su üç nefeste ve emilerek içildiğinde ise, ilk yudumda karaciğer uyarılır ve suyu karşılamaya hazır hale gelir. İkinci yudumda su yumuşak bir şekilde karşılanır. Üçüncü yudumda ise su karaciğere yumuşak ve rahat bir şekilde girer.

Son otuz yılda batıda tıp dünyasında, özellikle Hz. Peygamberin (asm) sağlıkla ilgili hadisleri ile uygulamalarına giderek ilginin artığı bilinmektedir. Bunun sebebi, Tıbb-ı Nebevi dediğimiz Hz. Peygamberin sağlıkla ilgili tavsiye ve uygulamalarının modern tıp tarafından kabul görmesidir.

Kur'an, Hz. Peygamberin (asm) kendiliğinden bir şey söylemediğini, onun söylediği vahyiden başka bir şey olmadığını ifade etmektedir. (bk. Necm, 53/3)

Dinin ikinci kaynağı olan sünnet de, gizli vahy ve ilhama dayandığı için onda yanlışlık olmaz. Çünkü ilahi kontrol altındadır. Mikroskobun olmadığı, mikrobun bilinmediği bir zamanda onun söyledikleri, günümüzde ancak mikroskop ve tahlillerle bilinebiliyorsa bu, günümüzde onun bilimsel bir mucizesi olup, onun Peygamberliğini tasdik ettiği anlamına gelmektedir.

Eğer akıl ve bilime aykırı bir hadis ve sünnet söz konusu ise, ortada bir problem var demektir. O da ya hadisin kaynağıyla, sıhhatıyla ilgilidir veya bilimin gerçekliliğiyle ilgilidir. Çünkü sahih hadiste problem olmaz. Zaten günümüzde bilim, sahih hadislerin sıhhatını desteklemektedir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun