Peygamber Efendimizin yemek yeme usulü ve oturma şekli nasıldı?

Peygamber Efendimizin yemek yeme usulü ve oturma şekli nasıldı?
Tarih: 01.05.2020 - 15:27 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ben Peygamber Efendimizin yemek yeme ahlakına baktım oturma şeklini tam anlayamadım.
- Peygamberimiz (asm) diyor ya midenizin üçte birini su diğer üçte biri hava diğer üçte biri yemek diye, su başta mı içilir yoksa sonda mı?
- Sonra oturuş şekli var, o nasıl?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hz. Peygamber (asm) Efendimizin, yemek yeme adabı, koruyucu hekimlik ve modern sağlık bilimi prensiplerine tamamen örtüştüğü sağlık uzmanları tarafından ifade edilmektedir. Allah Resulünün yeme içme tercihi ve yemek yeme adabı sağlığın esası ve tıbbın hulasası niteliğindedir denilebilir.

Kuran’ın ifadesiyle insanlar için güzel örnek olan Allah Resulü’nün yeme-içme sünneti ve adabı şöyleydi:

        * Yemekten önce ve sonra ellerini yıkar. “Yemeğin bereketi yemekten evvel ve sonra (elleri) yıkamaktır.”(1) buyurmaktadır. Bu, her halükarda elleri yıkamak demektir.

        * Besmele ile yemeğe başlar. Hadiste, “Eğer sizden biriniz yemek yerse Allah'ın ismini zikretsin. Allah'ın ismini evvelinde zikretmeyi unutursa, (hatırladığında) evvelinde ve sonunda Bismillahi desin.”(2) şeklinde uyarmıştır. Besmele ile yemek içmek hem ibadet hem sağlık hem de berekettir. Besmele ile insan, nimetten nimet vereni hatırlar, nimet vereni yanı Allah’ı hatırlamak ibadettir. Bundan dolayı, Allah dostları için nimet vereni düşünmek, nimetten daha lezzetlidir.

           * Efendimiz sağ eliyle ve önünden yerdi. Bu konuda şu uyarıda bulunur: “Sizden biriniz sağ eliyle yesin, sağ eliyle içsin, sağı ile alsın, sağı ile versin. Zira şeytan solu ile yer, solu ile içer, solu ile verir, solu ile alır.”(3)

         * Hz. Peygamber, fazla sıcak ve fazla soğuk yemez ve sıcak yemeğe üflemeyi hoş görmezdi. Bu durum, diş sağlığını koruduğu kadar, kansere yol açabilecek doku hasarlarını da engeller. Bilindiği gibi yemeğe üflemek sıhhat bakımından zararlıdır. Çünkü bugünkü tıbbi tespitlere göre, birçok hastalıklar nefes yoluyla bulaşabilir. En azından nefesteki karbon dioksitin yiyeceklere bulaşması söz konusudur. Hatta nefes alırken bardağı ağzından uzaklaştırma tavsiye edilmektedir, özellikle anneler çocuklarını yedirirken kaşıklarına üflemekten kaçınmalıdır.

Bugün bütün dünyada korona mikrobuna karşı maske takmayı zorunlu hale getiren tıp, adeta Hz. Peygamberin bilimsel bir mucizesini ispat etmektedir.

        * Hz. Peygamber hafif tuttuğu akşam yemeğinde, yağlı yiyeceklere yer vermezdi. Yemekten sonra da en az yüz adım yürürdü.

        * Allah Resulü, yemekten hemen önce, meyve yemekten hemen sonra su içmez meyve yemezdi.       

        * Efendimiz, suyu oturarak ve üç nefeste içerdi. Bu husuta şu tavsiyelerde bulunmuştur: “Suyu deve gibi bir nefeste içmeyiniz, belki iki veya üç ne feste içiniz ve içerken de besmele çekiniz,  içtikten sonra elhamdulillahi deyiniz.”(4) Bu şekilde içme mideye daha faydalıdır ve susuzluğu daha iyi giderir. Başka bir rivayette Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Su içerken yudum, yudum içmeyin, emerek için, çünkü yudum yudum içmek karaciğer ve dalak hastalığına yol açar.”(5)

Ayakta yemek yemenin mekruh olmasına karşılık, suyun oturarak veya ayakta içme konusunda farklı rivayetler var, esas olan oturarak içmektir. Ancak Efendimiz zaman zaman zemzemi ayakta da içtiği olmuştur. Bu, suyun ayakta da içilebileceğine bir ruhsattır.

Suyu besmele ile ve oturarak içmek, Besmele ile kesilmiş hayvan etini yemek sünnette koruyucu hekimliğin esaslarından olduğu bilimsel araştırmalarla anlaşılmış bulunmaktadır

          * Efendimiz, yemek yerken acele etmezdi. Birbirine benzer iki yemeği aynı anda yemezdi. İki sıcak yemeği veya iki soğuk yemeği aynı anda bulundurmazdı.

Hz. Peygamberin (asm) beslenme konusundaki, mucizevi davranışlarından biri de, kendisini ve ümmetini tek bir gıda çeşidine mahkûm ve mecbur etmemesidir. Modern tıbbın önemle tavsiye ettiği vücudun ihtiyaç duyduğu, muhtelif gıdalar alırdı.

Beslenmenin iki kaynağını oluşturan, hayvansal gıdalarla bitkisel gıdalar arasında bir ayırım yapmamıştır. Sadece bitkisel veya sadece hayvansal gıdalarla beslenen kişilerde sağlık problemlerinin olacağı tıbben sabittir. Onun için Hz. Peygamber ikisini de ihmal etmemiş, bazen ikisini birlikte, bazen de ayrı ayrı yemiş veya çeşitlendirmiştir. 

O’nun yeme-içme şekil ve biçimi de sağlık merkezlidir.

Hz. Peygamber (asm), sofraya bağdaş kurarak veya sağ dizini dikip sol dizi üzerine otururdu. Ayakta veya yaslanarak yiyip içmeyi hoş karşılamıyordu. Allah Resulü, cimrinin yemeğinde illet, cömerdin yemeğinde ise şifa olduğunu(6) bildirmiştir.

Ölçü ve denge dini olan İslam, beslenme konusunda da aşırıya kaçmayı yasaklamış, bu konuda yeterli ve dengeli beslenmeyi emretmiştir.

Yediğimiz besinlerle sağlığımız arasında çok yakın bir ilginin olduğu bilinmektedir. Birçok hastalığın sebebi olarak fazla yiyip içme gösterilmektedir. Tıbben sabittir ki, solunum hastalıkları, damar tıkanıklığı ve sertliği, safra taşları, kalp yetmezliği, horlamalar, varis, karın fıtıkları, bağırsak hastalıkları, âdet bozuklukları, kısırlık vb. daha pek çok hastalığın temel sebebi mideyi tıka basa doldurmaktır.

Asrımızda hastalıkların çoğu ya yetersiz beslenmeden veya fazla yeme ve içmeden kaynaklandığı bilinmektedir. İslam bu problemi, Kur'an’ın üç mucize kelimesi ve bir hadis-i şerifle çözmüştür:

Allah  “Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz.”(7) uyarısını yaparken, Onun Resulü de “Âdemoğlu karnını tıka basa doldurmasından daha zararlı bir kap doldurmamıştır. Âdemoğluna, belini doğrultacak birkaç lokma yeterlidir. Ancak (nefsinin galebesiyle) ille de yiyecekse, midesini üçe ayırsın, üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de nefes almağa ayırsın.”(8) diyerek sağlıklı beslenmenin ölçüsünü vermiştir.

Asrımızda insan sağlığının temel prensibini vazeden bu hadis, günümüzde, fazla yemekten ve açlıktan ölen milyonlarca insanlara bir kurtuluş reçetesidir denebilir.

Kaynaklar:

1) Tirmizi, Etime, 39.
2) Tirmizi, 1V, 288.
3) Müslim, 1374.
4) Tirmizi, IV, 302.
5) Tirimizi, Şemailü'ş-Şerif, s. 238.
6) bk. Suyuti, el-Camiu’s-Sağir, h. no: 8053.
7) Araf, 7/31.
8) Tirmizi, Zühd, 47.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun