Günah, rabbime yaklaşmayı engelliyor, ne yapayım?

Tarih: 19.10.2025 - 20:31 | Güncelleme:

Soru Detayı

Günah işledikten sonra Rabbime yaklaşmakta zorlanıyorum. Bu dönemde günah işlemeden durmak ne yazık ki çok zor, eskiden elimden geldiğince dikkat ederdim ama bir süre sonra özellikle yazın artan çıplaklıkla göz zinası yapmaya başladım hep tövbe ettim yine düştüm. Artık o günahı işledikten sonra Rabbime gitmeye utanıyorum çünkü o günahı isteyerek yapıyorum bu da beni Rabbime gitmeyi zorlaştırıyor. Eskiden aldığım o imanın lezzetini de alamıyorum. Lütfen bana yardımcı olun. Fakat güzel cümlelerle yapın bunu hata yaptığımın farkındayım bana bunu dile getirecek bir cevap verecekseniz hiç vermeyin daha iyi. Şimdiden teşekkür ediyorum. Allah'a emanet olun.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle İslami hassasiyetiniz için sizi kutlarız Yani günah işledikten sonra duyduğunuz pişmanlık ve utanma, kalbinizin hâlâ diri olduğunun en büyük işaretidir. Çünkü ölü bir kalp utanmaz. Sizin kalbiniz, zaman zaman nefsinize mağlup olsa da hâlâ Rabbine dönmek istiyorsunuz. Bu, sizin en değerli tarafınız.

İnsanoğlu günah işleyebilen bir varlık. "Benim günah işlemem mümkün değil.” diyebilen hiç kimse bulunmuyor. Her insan, şu veya bu şekilde, az veya çok, günah çukuruna yaklaşıyor, bazen de içine düşüyor.

Hz. Peygamber (asm) "Nefsim kudret elinde olan Zata yemin ederim ki, eğer siz hiç günah işlemeseniz, Allah sizi toptan helak eder; sonra günah işleyen, arkadan da istiğfar eden bir kavim yaratır ve onları mağfiret ederdi."  (Müslim, Tevbe 9) buyurmaktadır.

Nasıl ki ateş, altını bakırdan ayrıştırıyorsa, günahlarla insanın boğuşması imtihanı da insanı tövbeyle geliştirip Allaha yaklaştırıyor. Hz. Peygamber (asm) bunu şöyle dile getirir:

"Her insan hata işler; ama hata işleyenlerin en hayırlısı, çok tövbe edenlerdir." (Tirmizî, Kıyâme 49.)

Tövbede pişmanlığın hissedilmesi yeterlidir. Çünkü günahtan sakınmasına neden olacak ve tekrar günaha dönmemesini gerektirecektir. Bu her iki husus, pişmanlıktan kaynaklanır. (Fethul Bari, 13/471)

Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtü vesselâm Rabbinden naklen buyurdular ki:

Bir kul günah işledi ve 'Yâ Rabbi, günahımı affet!' dedi.

Hak Teâlâ da “Kulum bir günah işledi; arkadan bildi ki günahları affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi vardır.” buyurdu.

Sonra kul dönüp tekrar günah işledi ve “Ey Rabbim, günahımı affet!” dedi.

Allah Teâlâ da, “Kulum bir günah işledi ve bildi ki, günahı affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi vardır.” buyurdu.

Sonra kul dönüp tekrar günah işledi ve “Ey Rabbim, beni affeyle!” dedi.

Allah Teâlâ da “Kulum günah işledi ve bildi ki, günahı affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi olduğunu bildi. Ey kulum, dilediğini yap, ben seni affettim.” buyurdu.” (Buhârî, Tevhid 35)

Büyük hadis âlimi İmam Nevevî, bu hadisten şu hükmü çıkarır:

"Günahlar yüz kere, hatta bin ve daha çok kere tekrar edilse de kişi her seferinde tövbe etse, tövbesi makbuldür. Veya bütün günahlar için bir tek tövbe etse bile, yine tövbesi sahihtir."

Birçok ayette af yetkisinin Allah'a ait olduğu, Allah'ın istediğini bağışlayacağı, istediğini azaba çarptıracağı bildirilerek, havf-reca muvazenesine, ümit-korku dengesine dikkat çekilir.

Yine ifade buyurulur:

"Onlar ki, bir kötülük yaptıklarında ya da kendilerine zulmettiklerinde, Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tövbe-istiğfar ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler." (Al-i İmran, 3/135)

Evet, bir mümin günah işler hem de günahın büyüğünü işler ve bu günahlara tövbe eder. Bazen tövbesini bozup aynı günahı tekrar işler, bir daha tövbe eder. Bu yüzden günah işliyoruz diye kesinlikle ümitsizliğe kapılmamalıyız. Sıkça tövbe etmeli ve Peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhissalatü vesselam da günahı olmadığı halde günde yetmiş kereden fazla tövbe-istiğfar ettiğini, (Buhari, Deavat 3) ve Yüce Rabbimizin onca günahımıza rağmen bizi tövbe etmeye davet ettiğini (Tahrîm, 8) unutmamalıyız.

Biz de Peygamberimiz gibi her gün sıkça tövbe-istiğfar etmeliyiz, daima ümit ve korku ortasında olmalıyız. Ümitsizliğe kapıldığımız zamanlarda da Allah’ın şu müjdelerini hatırlamalıyız.

“De ki: Ey nefislerine zulmeden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları affeder. Gerçekten O; Gafurdur, Rahimdir.” (Zümer 39/53)

Demek ki, tövbe ile günahlardan kurtulmaya bizi çağıran Allah’ın kitabıdır: Kuran, Allah’a sığınıldığı, günah itiraf edildiği ve pişman olunduğu sürece Allah’ın bütün günahları affedeceğini müjdeler.

Allah’ın Affetmediği tek bir günah var oda şirk üzere kafir olarak ölmektir:

“Gerçekten, Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar.” (Nisa, 4/48)

 “Günahı isteyerek işliyorum” diyorsunuz...

Evet, bazen insan nefsine yenilir. Günah işlerken "istemeden" değil, "isteyerek" yapar. Bu kişiyi daha az değerli yapmaz. Çünkü Allah-u Teala, insanın sadece günahından değil, tövbesinden de haberdardır. Ve tövbe kapısını hiçbir zaman kapatmaz.

"Ey nefislerine karşı haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. O, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir." (Zümer Suresi, 53)

Dikkat ettiyseniz ayette hitap şöyle:

“Nefislerine karşı haddi aşan kullarım...”

Yani Rabbimiz zaten tökezleyen, hata yapan kullarına sesleniyor. Çünkü onların dönmesini istiyor. Allah sizi kendisinden uzaklaştırmıyor. Siz sadece günahın ağırlığıyla her adım başı bin günahın insana hücum ettiği zor bir çağda imanınızı korumaya çalışan bir gençsin.

“Eskiden imanın tadını alırdım, artık alamıyorum”

Bu çok insani bir duygu. Kalp zaman zaman paslanır. İnsan, manevî olarak güçlü bir dönem yaşadıysa ve sonra düşerse, önceden aldığı o “imanın lezzetini” kaybedince boşlukta gibi hisseder. Ama bu da geçici bir ruh halidir. Kalbiniz yeniden saflaşınca o tadı tekrar alacaksınız inşallah. Unutmayın o manevi lezzet kaybolmaz. Sadece üstü örtülür. O örtüyü yavaşça kaldırmak mümkün.

Nasıl mı?

Küçük küçük başlayın, Her gün sadece 1 ayet okuyun, anlamını düşün. Bu kalbine oksijen gibidir. Günde 1 kere içten, samimi bir “Allah’ım, bana yardım et” de. Namazda sadece bir rekatta “sırf senin rızan için, sana yakın olmak için buradayım” diye niyet edin.

Kalbiniz zamanla tekrar nurlanacak. Allah, bu samimiyeti dile getiren kalbi asla karanlıkta bırakmaz.

Siz günaha battınız diye Allah sizden yüz çevirmez. Aksine, sizi O’na daha çok yaklaştıracak yollar hazırlıyor olabilir...

 Allah’tan utanmak

Utanmak aslında bir nimettir, maneviyatta tavsiye edilen duygudur ve bir koruyucudur. Ama bu utanma sizi Allah’tan uzaklaştırıyorsa, orada bir sorun vardır. Şeytan, günahı işlettiği yetmezmiş gibi sonra da vesvese vererek:

“Bak, ne yüzle Allah’a döneceksin sen?!” der, nefis de yardım edince kişi iyice uzaklaşır.

Ama Allah bunu demiyor Allah diyor ki: Bana gel, tövbe kapımı çal.

Bir anne, çocuğu bataklığa düşse, o çocuğu azarlamaz; kucaklar, temizler. Allah’ın merhameti annenin rahmetinden milyonlar kere fazladır. İnanın ki, tövbeyle gelen adımlarınızı, Rabbimiz müşahede ediyor hem de Rahmeti ile cevap vererek

Göz zinası meselesi

Bu dönemde, sizin yaşında biri için bu imtihan çok ağır gerçekten. Her yer dikkat dağıtıcı ve açık saçıklıkla dolu. Sizin iradeniz elbette önemli ama unutmayın, içinde bulunduğunuz çağ ve çevre de büyük bir yük oluşturuyor.

Siz bir kere bile gözünüzü çevirdiğinizde, “Allah rızası için bunu yapıyorum” derseniz, Allah sizin ruhunuzda bir temizlik, bir huzur verir. Her bakmadığınız an, sizin için bir mücadele sevabı olur.

Namazı Bırakmayın

İçinizde vesvese olsa veya eskisi gibi manevi tat almasanız bile namazı kılmaya devam edin. Çünkü namaz sizi yavaş yavaş toparlar.

Tövbe etmeye Devam Edin

Her gün, her defa sürekli tövbe edin. Bu hem kalbinizi canlı kılacak hem de inşallah Allah’ı rahmetini celp edecektir. Unutmayın, hiçbir tövbe boşa gitmez.

Tek Başınıza Mücadele Etmeyin

Maneviyatı yüksek bir ortam bulunmaya çalışın. Güzel YouTube sohbetleri, cami sohbetleri, belki bir arkadaşınızla birlikte dua etmek bile çok şey değiştirir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun