Saf saf dizilenlere, toplayıp sürene, zikir okuyanlara yemin ederim ki ilahınız birdir (Benden başka Tanrı yoktur) (Sâffât, suresi, 37/1-4) ayetlerini açıklar mısınız?

Tarih: 04.04.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Kur’an’da, herhangi bir ifadeye anlam genişliği kazandırmak için, ilgili konunun kapsam alanı içerisine girebilen ihtimallere açık kapı bırakan îcazlı/veciz metot kullanılmaktadır. Bu îcaz metodu, Kur’an’da görülen i’caz parıltılarının başında gelen bir yansımadır.

Bu açıdan konuyu değerlendirdiğimizde şunu görüyoruz: Söz konusu ayetlerde, meleklerden söz edilmektedir. Üzerine yemin edilenler meleklerdir. Kur’an’daki yeminlerden maksat, yemine konu olan varlıkların harika durumlarına nazar-ı dikkat çekmektir. Burada da aynı şey söz konusudur. İnsanların bu konuda hârika olarak telakki edecekleri husus, mahiyetlerini bilmedikleri meleklerin isimleri değil, onların  yaptığı iş, gösterdiği performanstır.

İşte burada, kullanılan vasıflar, meleklerin dar anlamda yalnız bir vasfını değil, geniş anlamda bir çok vasıflarını, değişik görevlerini hatırlatan sözcükler kullanılmıştır. Mesela;

- “Saffat” sözcüğü, meleklerin, Arşın etrafında saf olup Allah’a ibadet ettiklerini, göklerdeki işlerin nizamına ayak uydurup, belli bir çizgi üzerinde hareket edip, Allah’ın emri istikametinde -komutanların emrine hazırolda bekleyen birer askerî birlik gibi- saflar halinde dizilip görevlerinin başında olduklarına dikkat çekmektedir. Bununla, insanların da melekler gibi, gerek bilinen ibadet hususunda, gerek dünyevî işlerle ilgili kulluk görevlerinde istikamet çizgisinde devam etmelerine dair sinyal verilmiştir.

Bununla beraber, bu saffat sözcüğü, meleklerden, insanlardan, cinlerden, kâinatın parçalarından, sistemlerden, galaksilerden tutun; moleküllerden, hücrelerden atomlara kadar, makro ve mikro alemdeki -Allah’ın kudretine ram olan, onun hikmetinin çizdiği saf bağlayan- bütün varlıkların  kemer-beste-i ubudiyetle ilahî huzurda divan durup saf bağladıklarına da işarettir.

- “Zacirat” kelimesi ise, Allah’ın emirlerini yerine getirmeye çalışan melekleri, görevlerinden alıkoyacak hiçbir engelin bulunamayacağına işaret etmektedir. Yani, bulutları yürütürken, ulvî ve süflî / gök ve yer cisimlerini belli bir istikamette harekete geçirirken, kâfirlerin ruhlarını alırken, günah işlemek isteyen bazı kimseleri isyandan alıkoyarken, şeytanların -bazı kimselere- vesvese telkin etmelerine mani olurken, hiçbir engel tanımayan meleklerin -karşı konulmaz- zecrî tedbirler alacaklarına işarettir. Tabii ki, bütün bu tedbirler Allah’ın izni dairesinde cereyan etmektedir.

Bununla beraber, “Zacirat” kelimesi, geniş anlamıyla, düşmana karşı mücahitlere komuta edenlere, teşrii/ilahî prensiplere aykırı davranan insanları azarlayan yetkililere, insanların vicdanından, kalbinin derinliklerinden kopup gelen, iyiliği emreden, kötülüklerden sakındıran manevî latifelere kadar, fizik ve fizik ötesi kuvvetlere de işaret etmektedir.

- “Taliyat-ı zikir” denilen varlıklar ise, Allah’tan vahiy getiren, Kur’an’ı ve diğer semavî kitapları indiren, insanlara ilham telkin eden, ilim-irfan öğreten, hatta hayvanlara da bazı bilgiler telkin eden, Allah’ı hamd ile tesbih eden, her an secdede olan, rukuda bulunan ayakta divan duran değişik meleklerdir.

Bununla beraber bu sözcükte, daima Kur’an okuyan, zikir-evrad okuyan, namaz kılan, tesbih eden insanlara da bir işaret vardır.

İşte bu gibi çok geniş ve kapsamlı manalar ifade etsin diye Kur’an’da bu veciz kelimeler seçilmiştir.

İlave bilgiler için tıklayınız:   

Kur'an-ı Kerim'in bizler tarafından anlaşılamayacağını, ...Ne dersiniz?

Kur'an'daki müteşabih ayetlerin hikmeti nedir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun