Sadece Allah'ın bildiği, gizli işlenen günahları ahirette herkes bilecek mi?
- Sadece Allah'ın bildiği, kulun işlediği günahlar hesap günü nasıl yargılanacak?
- Günah veya sevaplar, millet içinde ya da yalnız işlenişlerine göre nasıl yargılanacak o gün?
Değerli kardeşimiz,
Günahlar, kulun Rabbi ile iletişimine sınır koyan parazitlerdir. Kulun, Yüce Yaradanı ile görüşmesinin sağlıklılığı, bu parazitleri hayatından temizlemesi ile yakından alâkalıdır.
Bir yakınınızla telefon görüşmesi yaptığınızı farz edelim. Araya bir parazit girdiğinde, nasıl görüşmeden bir şey anlamıyorsunuz ve görüşmeyi yarıda kesip önce parazitin giderilmesine çalışıyorsunuz.
Fizik âleminde defalarca yaşadığımız bu hâdise, manevi âlemde Rabbimizle olan ilişkilerimizde daha öncelikli olarak söz konusudur. Manevi âlemin parazitleri günahlardır, haramlardır, Allah’ın yasak kıldığı davranışlardır, dînimizin nehyettiği hareketlerdir, vicdanımızın mahkûm ettiği suçlardır.
Günahlar, haramlar ve Allah’ın yasakladığı davranışlar konusunda bize ilk hesap soran vicdanımızdır. Allah nezdinde bizi en çetin sorguya çeken kurum vicdanımızdır. Vicdanımızın sorgusu karşısında temize çıkabilmek ise tövbenin ta kendisidir. Temize çıkmadığımız sürece vicdanımız bize baskı yapmaya ve bizi kınamaya devam eder.
Kulun tövbekâr sayılması için kendi vicdanında, yani kendi özünde ve içinde günahlarına karşı pişmanlığa ve tövbeye sarılması en önemli şarttır ve yeterlidir. Günahlarını başka bir kurumun veya kişinin önünde sayıp dökmeye gerek olmadığı gibi, böyle bir davranış tevhid inancı ile de bağdaşmaz. Çünkü Allah’tan başka hiç kimse günahlara tövbeyi kabul veya red konusunda ya da günahlara ceza takdir etmek hususunda yetki sahibi değildir.
Kul hakkını içeriyor olmadıkça, günahlar şahsîdir ve kul ile Rabbi arasındadır. Kul hakkını içeriyor olması halinde ise günah, yalnız hakkı zedelenen kul ile hakka geçen şahıs arasında bir meseledir ve üçüncü şahıslar açısından yine gizlilik taşır.
Yani günahları; 1. Kul, 2. Allah, 3. Hakkı çiğnenen kuldan başka diğer şahısların bilmesine gerek yoktur. Günahların özünde “gizlilik” esası vardır ve bu korunmalıdır. Allah’ın “Settârü’l-uyûb” ismi günahları gizlemek istemektedir. Af yolunun açık kalması için günahların gizli kalmasına şiddetle ihtiyaç vardır.
İnsanın kusur ve günah işlemeye kabiliyetli bir fıtratı bulunduğunu1 beyan eden Üstad Saîd Nursî Hazretleri, Cenâb-ı Hakk'ın Settâr ve Ğaffâr isimlerinin kusurlar ve günahlara karşı bir siper hükmünde bulunduğunu; yalnız kendisine sığınıldığında Cenâb-ı Hakk'ın günahları örttüğünü, gizlediğini ve bağışladığını kaydeder.2
Âdil mahkemeler kamuyu ilgilendirmeyen suç ve günahların peşine düşmezler. Günah veya suç, bir veya birden fazla kişinin hakkı ve hukuku ile ilgili bir alanda işlenmiş ise mahkemeler elbette suçluyu yargılamak ve masumları korumak için harekete geçerler. Adaletin sağlanması için bu gereklidir ve bu ayrı bir meseledir. Kişinin mahkemeye karşı suçunu itiraf etmesi bu bakımdan bir fazilettir ve bu da bir nevî tövbe hükmündedir.
Fakat kişi başkasını ilgilendirmeyen günahlarını gizlemeli, günahlarını yaymaktan kaçınmalı ve günahlarına kendi vicdanında tövbe etmelidir. Günahları ile övünmek ise haramdır.
Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) buyuruyor ki:
* “Günahı açıktan işlemekten sıkılmayanlar hariç, bütün ümmetim bağışlanmıştır. Geceleyin bir günah işleyip, Allah da yaptığı bu günahı örtmüşken sabahleyin kalkıp, ‘Akşam şöyle şöyle yaptım’ diyen kişi, açıkça günah işlemekten sıkılmayan kimselerdendir. Rabbi geceleyin suçunu örtmüşken, sabahleyin kalkıp Allah’ın örttüğü bu örtüyü kaldırıyor.”3
* “Bir kul dünyada bir kulun ayıbını örterse, Allah da kıyamet gününde onun ayıbını örter.”4
* “İnsanların gizli yanlarını araştırmayın. Ayıplarını öğrenmeye çalışmayın.”5
* “Günah işlediğinde hemen tövbe et. Gizli işlediğin günaha gizlice, açıktan işlediğin günaha da açıktan tövbe et.”6
* “Günah gizli kaldıkça sadece sahibine zarar verir. Ortaya çıktığında ise düzeltilmezse, topluma zarar verir.”7
* “Allah’tan kusurlarınızı örtmesini ve sizi korktuklarınızdan emin kılmasını isteyin.”8
* “Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: ‘Ben dünyada Müslüman bir kulumun örttüğüm bir kusurunu, âhirette ortaya çıkarıp onu rezil ve rüsvay etmeyecek kadar büyük kerem ve af sahibiyim.’”9
Dipnotlar:
1. Mektûbât, s. 47;
2. Lem’alar, s. 59; Mesnevî-i Nûriye, s. 113;
3. Riyâzu’s-Sâlihîn, 24; Câmiü’s-Sağîr, 3000;
4. Riyâzu’s-Sâlihîn, 240;
5. Câmiü’s-Sağîr, 1576;
6. age., 419;
7. age., 332;
8. age., 638;
9. Câmiü’s-Sağîr, 2893.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Zilzal suresinde her amelin yazıldığı belirtilmektedir. Affedilen günahlarımız da amel defterinde görünecek midir?
- Evvabin namazı akşam namazının son sünneti ile yatsının ilk sünnetinden mi ibarettir? Aslında bugün kıldığımız gibi yatsı namazının ilk sünneti yok mudur?...
- Aleviler neden Ramazan orucu tutmaz namaz kılmaz? Hz.Ali'nin bunları yaptığından haberleri yok mu?..
- Halk arasında "Bugün çok güldük, kesin ağlayacağız." gibi bir inanış var, bu ne kadar doğrudur?
- "Derin düşünme. Dinin aşırısı kafayı yedirir." diyenlere cevabımız ne olmalıdır?
- Gülme, tebessüm, kahkaha gibi konularda dinimizin tavsiyeleri nelerdir?
- Günahlarımın gizli kalması için ne yapmalıyım?
- Ölüm anında şeytanın görüneceği söyleniyor. Savaş meydanında ölenler, kalp krizi geçirip ölenler kısaca herkes şeytanı görecek mi?
- Kuranı Kerim ve duaları tecvidli okumak şart mı?
- Küçük günah nedir; neden azabı yok?