Peygamberimiz'in künyesi "Ebu'l-Kasım" ile künyelenmenin ve "Muhammed" ismini koymanın dinen bir sakıncası var mıdır?
Değerli kardeşimiz,
Rasûlüllah Efendimiz (asm), babaların çocuklarına güzel isimler vermelerini emretmiş, kıyamet günü insanların isimleriyle çağırılacaklarını, isimlerin sahipleri üzerinde etkili olacağını bildirmiştir. En güzel isimlerin "Abd"li isimler olduğunu, özellikle de "Abdullah" ve "Abdurrahman" Allah'ın en sevdiği isimler olduğunu söylemiştir (bk. el-Hindî, Kenz, XVI/417 vd.). Kendi ismi ile ilgili olarak da:
"Benim ismimle isimlenin, ama künyemle künyelenmeyin." (Müslim, Edep 1)
buyurmuştur. Buradan hareketle Şafiî ve Zahiriler onun künyesi olan "Ebu'l-Kâsım" ile kimsenin künyelenemeyeceğini söylemişler, cumhûr ise bunun da Rasûlüllah (asm)'ın zamanına ait olduğunu, onun vefatından sonra karıştırma ihtimali bulunmadığından ötürü; künyesinin dahi alınmasında mahzur bulunmadığını söylemişlerdir. Çünkü yukarıdaki hadis-i şerif birisinin, bir diğerini, "Ya Ebe'l-Kâsım" diye çağırması, Rasulüllah (asm)'ın ona karşı dönmesi ile de, "Ben sizi kastetmedim, ya Rasulallah!.." demesi üzerine söylenmiştir. Onun vefatından sonra artık böyle bir karıştırma söz konusu değildir.
Tahavi'nin, "Ashab arasında ismi Muhammed, künyesi Ebu'l-Kasım olan bir çok insan vardı." demesi de bunu destekler. Buhari’yi şerh eden Ayni, bu zevatın teker teker isimlerini verir (Aynî; Umdetü'l-Kârî, IX/328). Ancak Beyhakî şöyle der:
"Onun künyesiyle künyelenmenin yasak oluşu mutlaktır (onun zamanıyla sınırlı değildir) ve bu konudaki hadisler daha çok ve daha sahihtir."(Beyhakî, es-Sünenü'1-kübra, IX/310).
Onun künyesini almanın sadece ismi "Muhammed" olanlar için yasak olduğu görüşü de vardır (Nevevi, Serhu Müslim, IX359/60). Yine Beyhakî'nin rivayet ettiği
"İsmimi alan künyemi almasın, künyemi alan da ismimi almasın."(Beyhakî, age, IX/309)
hadis-i şerifi de bunu destekler. Ama yine de Rasûlüllah (asm)'in Hz. Ali Efendimize (ra) ruhsatı verdiği onun da çocuğuna "Muhammed Ebu'1-Kâsım" diye isim ve künye verdiği meşhurdur. Taberi, bu da bu yasağın haram derecesinde değil, mekruh derecesinde olduğunu gösterir, der (Irsâdu's-sârî, X/573).
Gerçi:
"Muhammed adını koyduklarınıza vurmayın ve onları iyilikten mahrum etmeyin", "çocuğa Muhammed adını koyduğunuzda ona iyi davranın, meclisi onun için açın, ona yüz ekşitmeyin." [Hindî, age XVI/48, Suyutî, el-Camiu's-sağir (Feyzu'1-Kadîr ile), I/35] ve,
"Üç oğlu olupta birisine Muhammed adını koymayan cahillik etmiştir." [Hindî, age (Taberani'den), XVI/419]
şeklinde hadisler rivayet edilmiştir. Ama üçü de oldukça zayıftır. Üçüncüsü için Ibnü'l-Cevzi mevzudur, uydurmâdır, demiştir. Daha başkalar da mevzu olmadığını söylemişlerdir (Münavi, Feyzu'lKadir; VI/237-38). Bu yüzden bu hadisler pek hesaba katılmasa bile Ibn Asâkir'in bir rivâyetinden "Muhammed" isminin yine de teşvik edildiğini görürüz:
"Kimin bir oğlu olur da ona teberruken Muhammed adını koyarsa, o da çocuğu da Cennet'te olur." (Münavî, age VI/237).
Suyutî bu hadisin bu konuda en örnek hadis olduğunu ve hasen bulunduğunu söyler. Kaldı ki, Ezra'î; bazı Hanbelî âlimlerinin kendi zamanlarında Muhammed, Ahmed, Ebubekr, Ömer, Hasan, Hüseyin vb. isimleri Yahudi ve Hıristiyanların almasını yasakladığını, bazı zayıf Şafiîlerin de bu görüşe uyduklarını naklettikten sonra der ki, her ne kadar, bunların ilk ikisini almamaları, sövme ve alay konusu olmaları ihtimalinden ötürü, insanın gönlüne daha yatkın görülüyorsa da böyle bir görüşe nereden vardıkları bilinmez. Bu görüş su götürür. Çünkü Yahudilerden Isa, Hıristiyanlardan da Musa adını alanlar vardır ve bu tarih boyunca kınanmamıştır... İnsan sevdiği ve saygı duyduğu kimselerin ismini alır. Buna rağmen alay ve hafife alma konusu olan yerde buna engel olunmalıdır.(Münavî, age. I/385) Görüldüğü gibi bu isimleri gayrı müslimlerin alamayacağına dâir dahi bir şey yoktur.
Ama Muhammed ismini almanın her halükarda yasak olduğunu söyleyenler de vardır. Bunlar:
"Çocuklarınıza Muhammed adını koyar, sonra da onlara lanet edersiniz!"[Hindî, age XVI/418 (45200; Suyuti, age.]
hadis-i şerifine tutunurlar. Gerçi bu hadisi Suyutî sahih diye işaretlemiştir ama, anlamı Muhammed isminin alınmasını yasaklamak değil, bu ismi alanlara bu isimle kötü söylemenin özellikle çirkin bir davranış olacağıdır. Bunu öbür türlü anlamayı tarih de, bizzat Rasulüllah (asm)'da yalanlar. Onun Asr-ı saadet'inden günümüze kadar binlerce insana Muhammed adı verilmiş ve bunu kimse kınamamıştır. Bir oğlu olan Ensarlı birisi ona Muhammed adını koymak isteyince hükmünü Rasulüllah (asm)'a sormuş o da şöyle buyurmuşlardır:
"Ensar'a iyilikte bulundun. Elbette ismimi alın, ama künyemi almayın." (Müslim, Adâb 6)
O görüşü destekleyen bir delil de Hz. Ömer Efendimiz (ra)'in bu konudaki davranışıdır. O, Küfe'ye bir emir göndererek, kimsenin, çocuklarına peygamber adı koymamasını istemiş, Medine'de de Muhammed isimli çocukları olan bir grup insana bu isimleri değiştirin, demiştir. Ama onların, Rasulüllah (asm) bu konuda bize izin verdi, demeleri üzerine bunu bırakmıştır.(Nevevî, Şerhu Müslim, XIV/364)
Peki, Hz. Ömer (ra) bunun caiz olduğunu bilmiyor muydu, diye akla bir soru gelebilir. Kâdi Iyad'a göre Ömer bunu Rasulüllah (asm)'ın ismine hürmetsizlik edilmemesi ve saygılı olunması için yapmıştır. Bir görüşe göre de, bir gün Muhammed b. Zeyd'e "Sana Allah yaptı, ya Muhammed!" diye kötü söylediğini duyunca Ömer onu çağırdı ve:
"Bakıyorum senin yüzünden Rasûlüllah (asm)'a sövülüyor. Vallahi bundan sonra Muhammed diye çağrılamazsın."
dedi ve ismini Abdurrahman diye değiştirdi. Onun Muhammed isimlerini değiştirme fermanı da bu yüzdendir (age).
Atalarımızın Muhammed isminden kaçınarak aynı şeyi ifade eden "Mehmed" ismini koymaları, eşine rastlanamayacak bir incelik örneğidir: Sevgisi için aynılık, saygısı için gayrılık. Kendisi asker, askeri mehmetcik. Ordusu peygamber ocağı ve İslâmî tarihî hep böyle.
Netice olarak, Muhammed ismini almak değil, bu isme karşı saygısızlık etmek sakıncalıdır. Hatta sırf Rasulüllah (asm)'in hatırası için teberrüken alınması müstehap ve hoş bir davranıştır. Çocuklarına İslâm terbiyesi vermek arzusunda olanların bu ismi koymalarında hiç bir mahzur yoktur. Ama genellikle İslâmî terbiyenin verilemediği bir ortamda buna tepki gösteren "Ömerler"i de hoş görmek gerekir (Allah'u a'lem). (bk. Ibnü'l-Esir, Cami'ul-Usûl I/381-82)
İlave bilgi için tıklayınız:
- Kur'an'da Peygamberimizin ismi kaç defa geçmektedir?..
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- MUHAMMED İSMİ KOYMA
- Sahabe olmak için Hz. Peygamberi dünya gözüyle görmek şart mıdır? "Rüyasında beni gören, gerçekte görmüş gibidir. Çünkü şeytan benim sûretime giremez." hadisine göre, sanırım rüyada Efendimizi gören de sahabe makanına erişiyor?..
- Muhammed isminin manası nedir? Bu ismi ilk olarak Peygamberimiz (asm) mi kullanmıştır?
- Çocuk ismi olarak "Muhammed" ismi koymak ağır gelir, salavat getirmek gerekir deniyor, doğru mudur?
- EVLENMEK İSTEDİĞİ KADINA BAKMANIN SINIRI
- Hz. Muhammed (s.a.v)´in peygamber olacağını, doğmadan önce dedesi Abdulmuttalib biliyor muydu?
- Selman-ı Farisi hakkında bilgi verir misiniz?
- Selman-ı Farisi (r.a.) hakkında bilgi verir misiniz?
- Peygamberimizin (asm) ismini kim koymuştur?
- SEYYİDÜ'L-MÜRSELİN