Peygamberimizin ikinci Şam ziyaretinde gördüğü rahip kimdir?

Tarih: 19.07.2018 - 09:53 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Rahip Bahira olayıyla ilgili bir şey söyleyeceğim. Efendimizin 25 yaşında yani Peygamber değilken 2. Şam seferinde Bahira’nın halefiyle yani onun yerine geçen kişiyle görüşmesini veya farklı rivayette Bahira olduğu söyleniyor, işte bu ikincisinde birini ziyaret etmesiyle alakalı sorum.
- Bu ziyaret ne kadar sürmüştür?
- Ziyaretin amacı efendimizin semavi dinlerle alakalı bilgileri merak ettiğinden dolayı mıdır değilse nedendir?
- Bilginiz varsa bilgi yoksa da yorum istiyorum.
- Bu arada haşa ondan öğrendi İslami oluşturdu gibi kafir saçması iftiralar niyetinde değilim sadece meraktan.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bazı Siyer ve İslam tarihi kaynaklarında Hz. Peygamber Efendimiz (asm)'in henüz on iki (bir başka rivayete göre dokuz) yaşında iken, amcası Ebu Talib tarafından bir Kureyş ticaret kervanı ile Suriye'ye götürüldüğü rivayet edilir.

Kafile her zamanki gibi Busra'da, Bahira diye bilinen münzevi rahibin manastırı yanında konaklamıştı.

Yine rivayete göre Bahira'nın yaşadığı bu küçük manastırda, eskiden beri bir kitap bulunuyor ve bunu okuyan her rahip Hristiyanların en bilgili din adamı oluyordu. İbnü'n-Nedim, Bahira'nın elindeki dini metinlerin Suhuf (daha önceki peygamberlere gönderilen bazı vahiylerin) tercümeleri olabileceğini söyler.

Bu bilgin rahiplerden biri olan Bahira, daha önceki seyahatlerde Kureyşliler buradan geçtikleri zaman onlarla hiç ilgilenmez ve kimse ile konuşmazdı. Ancak bu defa manastırdan dışarı bakarken kervanda bulunan Hz. Muhammed (asm)'i bir bulutun gölgelendirdiğini, bir ağacın altında oturduğu zaman dallarının onun üzerine eğildiğini gördü. Bunun üzerine hemen bir sofra hazırlayıp kafile mensuplarını yemeğe davet etti.

İbn Hacer, İbn Mende ve onu takip eden Ebü Nuaym el-İsfahanf'nin Bahira’yı sahabi kabul ettiklerini belirttikten sonra, onun Hz. Muhammed (asm)'i peygamber olduktan sonra gördüğüne dair bilgi bulunmadığını ileri sürerek bu görüşe katılmadığını açıklar.

Ayrıca Hz. Peygamber (asm)'in yirmi beş yaşlarında iken Hz. Hatice'nin ticaret kervanıyla Suriye'ye yaptığı ikinci seyahatte Bahira’yı bir daha ziyaret ettiğine dair rivayetler bulunduğunu zikreder. Halebi ise Hz. Muhammed (asm)'in Hz. Ebu Bekir ile Hz. Bilal'in de bulunduğu bu ikinci seyahatte karşılaştığı rahibin Bahira değil onun halefi Nastura olduğunu, bazı kaynakların bu iki hadiseyi karıştırıp bir olay gibi zikrettiklerini, Müslüman olmayan bu iki rahibin fetret ehlinden sayılmaları gerektiğini belirtir.

Hz. Peygamber (asm)'in ikinci Şam seyahati ile ilgili bir rivayet de şöyledir:

“Efendimizin daha önceki Şam seyahati sırasında manastırda bulunan Rahib Bahîra ölmüş, yerini Nastura adındaki rahibe bırakmıştı. Efendimizin, zeytin ağacının altına inmesi, pencereden gelen kafileyi seyreden Râhibin dikkatinden kaçmadı. Önceden tanıştığı Meysere'yi yanına çağırdı ve ağacın altında konaklayanın kim olduğu sordu. Meysere, 'O Kureyş ve Mekke halkından bir zattır.' dedi. Nastura bir anlık bir düşünceye daldı. Sonra da Meysere'yi hayretler içinde bırakan fikrini açıkladı: 'O ağacın altına şimdiye kadar peygamberden başka kimse inmemiştir.' Daha sonra Meysere'ye şu suali yöneltti: 'Onun gözünde biraz kırmızılık var mıdır?' Meysere'den 'Evet.' cevabını alınca, teşhisini kesinleştirdi: 'O, peygamberdir. Hem de peygamberlerin sonuncusudur.'" (Sîre, 1/130; Ravdü'l-Ünf, 1/122)

İslam kaynaklarında bu şekilde nakledilen Bahira hadisesi Hristiyanlar tarafından çok değişik bir tarzda değerlendirilmiştir. XI-XII. yüzyıllarda İso‘yab adında birisinin yazdığı iddia edilen Bahira apokalipsinde bu olaya çok geniş bir şekilde yer verilmiştir. Bir nüshası Arapça, bir nüshası Süryanice olan bu kitabın asıl metni ile İngilizce tercümesini birlikte neşreden Gottheil, bu metinlerin, İslam dinine karşı düşmanlık maksadıyla tarihi rivayetlerin nasıl tahrif edildiğini gösteren dikkat çekici birer delil olduklarını söylemiştir. Ayrıca bunların, Hz. Muhammed (asm)'in güya yalancı peygamber olduğunu, Araplar'a tebliğ ettiği hususların da keşiş Bahira'nın telkinlerinden ibaret bulunduğunu ispat etmek için Hristiyanlar tarafından uydurulduğunu açıkça ortaya koymuştur.

Orta Çağ boyunca Hristiyanlar tarafından istismar edilen Bahira hadisesi etrafındaki tartışmalar ve bu vesile ile Hristiyan dünyasının Hz. Peygamber (asm), Kur'an-ı Kerim ve bütün Müslümanlar aleyhine yönlendirilmesi zamanımıza kadar devam etmiştir.

Bazı müsteşrikler de Ehl-i kitab'ın Hz. Muhammed (asm)'in peygamber olacağını daha önce kendi kitaplarından öğrenmiş olduklarına dair rivayetleri Hristiyanlık'tan dönen Müslümanların uydurduklarını ve bunun bir efsaneden ibaret olduğunu iddia ederler.

Caetani ise bu konuda Batı'da yapılan çalışmaları özetledikten, Hirschfeld'in Bahira hadisesinin bir Ahd-i Atik fıkrasının adaptasyonu (I. Samuel, ı6 /2- 13) olduğu sonucuna ulaştığı çalışmasını zikredip, bu rivayetlerin uydurma olduğunu ısrarla belirttikten sonra, Hz. Peygamber (asm)'in ilham aldığı kaynağın Hristiyanlık'ta değil Arabistan'daki Yahudiler arasında aranması gerektiği iddiasını ileri sürer. (İslam Tarihi, 1/312)

Hristiyan dünyasındaki bu haksız ve garazkarane iddialardan rahatsız olan bazı Müslüman alimler, Hz. Peygamber (asm)'in Bahira ile veya halefi Nastura ile kısa görüşmesinden, Hristiyanların iddia ettikleri gibi, İslam dininin esaslarına ait bazı şeyler öğrenmesinin akıl ve mantığa ters düştüğünü belirterek, bu hadiseyi ya tamamen reddetmişler veya üzerinde durmaya ve reddetmeye bile değer bulmamışlardır.

Esasen Bahira veya Nastura olayını kabul veya reddetmenin Hz. Peygamber (asm)'in şahsiyeti ve İslam dini bakımından herhangi bir önemi de yoktur. Çünkü hem lafzı hem manasıyla mucize olan, akıl ve bilimin bütün hükümlerini tasdik ettiği Allah kelamı Kur'an, bütün tazeliğiyle ortadadır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun