Ölüye Kur'an okumak caiz mi ve faydası var mı?

Ölüye Kur'an okumak caiz mi ve faydası var mı?
Tarih: 27.02.2007 - 14:31 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Çünkü Kur'an'da geçmiş olaylardan, Allah'ın birliğinden bahsediliyor. Olmuş olayları ölüye okumak manasız bir şey değil mi?
- Ölülerimiz ardından neler yapabiliriz; Kur'an-ı Kerim okunabilir mi?
- Ölen kişinin kabri başında ayet veya sure okumak ne anlama geliyor? Daha doğrusu doğru bir şey mi yanlış bir şey mi?
- Mesela Fil suresinde kuşların kafirlerin üzerine gökten taş atmaları, onların helak edilmesinden bahsediyor; bunu ölüye okumanın ne manası var?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, vefat edenler de hayattadır. Onlar yok olmadılar, berzah denilen kabir hayatına geçtiler ve onlar da diridirler.

Allah, bizden öncekilere dua etmemizi ister ve bunu açıkça bildirir:

"Bunlardan sonra gelenler de şöyle derler: Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden evvel iman eden kardeşlerimizi bağışla..." (Haşr, 59/10)

Buna göre, Allah bizden önce berzah alemine yani kabir hayatına gidenlere dua etmemizi övüyor.

Şu ayetler de dünyada veya kabir aleminde olan bütün müminlere dua edilebileceğini göstermektedir:

"Ey Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün beni, anamı, babamı ve bütün müminleri bağışla!" (İbrahim, 14/41)

"Hem kendinin hem de erkek ve kadın müminlerin günahları için mağfiret dile." (Muhammed, 47/19)

"Biz her peygamberi, sırf Allah'ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan günahlarının bağışlamasını dileseler ve Peygamber de onlara bağışlama dileseydi, elbette Allah'ı tövbeleri çok kabul edici ve çok merhametli bulacaklardı." (Nisa, 4/64)

Diğer taraftan, Kur’an-ı Kerim’in sadece bir ciheti yoktur. Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle Kur'an,

“(Kur'an) insana hem bir kitab-ı şeriat, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı fikir, hem bütün insanın bütün hacatı maneviyesine merci olacak çok kitapları tazammun eden tek, cami bir kitab-ı mukaddestir." (bk. Sözler, Yirmi Beşinci Söz, s.366)

Yani Kur’an-ı Mübin hayatımızı tanzim eder. Allah’a olan mesuliyetlerimizi gösterir, dünyaya geliş gayemizi, neler yapmamızı, nasıl ibadet edeceğimizi öğretir ve her şeyin hikmet ve mahiyetini anlatır. Hülasa Kur’an-ı Kerim bir zikir, fikir, dua ve davet kitabıdır.

Kur'ân-ı Kerim'in tesir sahası sadece dünya ile sınırlı değildir. Onun mü'min ruhlara verdiği feyiz hayatta iken kalmaz, aynı şekilde kabir âleminde de devam eder; orada iken de ruhlarımızı şenlendirir, kabrimizde nur ve ışık olur.

Geçmişlerimizin ruhuna Kur'ân'dan nelerin okunması gerektiği hususunda Peygamberimiz (a.s.m.) şu tavsiyelerde bulunur:

"Yasin, Kur'ân'ın kalbidir. Onu bir kimse okur ve Allah'tan âhiret saadeti dilerse, Allah onu mağfiret buyurur. Yâsin'i ölülerinizin üzerine okuyunuz." (Müsned, 5/26)

Bu hadis-i şerif, Yasin sûresinin hem ölüm döşeğinde olan hastaya okunmasına, hem de ölmüş mü'minlerin ruhuna bağışlanmak üzere okunabileceğine işaret etmektedir.

Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in rivayet ettiği şu hadis-i şerif de meseleyi açıklığa kavuşturmaktadır:

"Kim babasının veya anasının veya bunlardan birisinin kabrini cuma günü ziyaret ederek orada Yasin sûresini okursa, Allah kabir sahibini bağışlar." (Ali el-Müttakî, Kenzü’l-ummâl, 1981, 16/468)

Bu rivayetin senedini eleştiren alimler varsa da Suyuti, hadisin şahitlerinin olduğuna dikkat çeker ve bazı örnek hadis rivayetleri nakleder. (bk. Suyûtî, el-Leali, Beyrût, 1996, 2/365)

İslâm âlimleri, ölünün ruhuna Kur'ân okunduğu zaman peşinden bir dua ile ruhlarına bağışlanmasını tavsiye etmişler; sahabiler de bu şekilde yapmışlardır. İmam-ı Beyhakî'nin bir rivayetinde, Abdullah bin Ömer'in ölülerin ruhuna Bakara sûresinden okunabileceğini tavsiye ettiği anlatılmaktadır.(Beyhaki, 4:56)

Bir Fâtiha'nın veya okunan bir Yâsin'in bütün ölülerin ruhuna aynı şekilde hiç eksilmeden nasıl ulaştığını da Bedüzzaman'dan bir nakille öğrenelim:

"Fâtır-ı Hakim nasıl ki, unsur-u havayı; kelimelerin, berk (şimşek) gibi intişarlarına ve tekessürlerine (yayılma ve çoğalmalarına) bir mezraa (tarla) ve bir vasıta yapmış ve radyo vasıtasıyla bir minarede okunan ezan-ı Muhammedi (a.s.m.) umum yerlerde ve umum insanlara aynı anda yetiştirmek gibi; öyle de okunan bir Fatiha dahi, meselâ, umum ehl-i imanın emvâtına (ölülerine) aynı anda yetiştirmek için hadsiz kudret ve nihayetsiz hikmetiyle manevî âlemde, mânevî havada çok manevî elektrikleri, manevî radyoları sermiş, serpmiş; fıtri telsiz telefonlarda istihdam ediyor, çalıştırıyor.

"Hem nasıl ki, bir lamba yansa, mukabilindeki binler aynaya, her birine tam bir lâmba olur. Aynen öyle de Yâsin-i Şerif okunsa, milyonlar ruhlara hediye edilse, her birine tam bir Yâsin-i Şerif düşer." (bk. Şualar, Birinci Şua, s. 576)

Zaten kabirdeki yakınlarımız devamlı surette bizden yardım beklemektedir. Bizden gelecek bir dua, bir Fatiha, bir İhlâs ile nefes alabileceklerini bilmektedir. Çünkü kabir o kadar çetin şartlarla iç içedir ki, en küçük bir mânevî yardım dahi onun ruhunu serinletecektir. Bir hadiste Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyururlar:

"Ölen kimse kabrinin içinde boğulmak üzere olup da imdat isteyen kimse gibidir. Babasından yahut kardeşinden veya dostundan kendisine ulaşacak duayı beklemektedir. Nihayet dua kendisine ulaştığında bu duanın sevabı ona dünya ve dünyada bulunan her şeyden daha kıymetli olur. Muhakkak ki, hayatta olanların ölüler için hediyeleri dua ve istiğfardır." (Mişkatü’l- Mesabih, 1:723)

- Hanefî mezhebine göre, bir insan akrabasının veya yakın dostunun kabri başında Kur’an okusa güzel olur.(V. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 8/49). Şu ifadeler de Hanefî alimlerine aittir.

“Ehl-i Sünnet ve cemaate göre, bir insan namaz, oruç Kur’an’ın okumak, zikir, hac gibi işlediği güzel amellerinin sevabını başkasına hediye edebilir." (bk. Fethu’l-kadîr, 6/132; el-Bahru’r-Raik,7/379- Şamile-; Reddu’l-Muhtar, 2/263).

- Malikî mezhebinde ise -şartsız olarak- kişinin, kendi kabri üzerinde Kur’an okunmasını tavsiye etmesi caizdir. (V. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 8/51)

- Şafii ve Hanbelî mezhebine göre, kişinin kendi kabri üzerinde Kur’an okumayı vasiyet etmesi caizdir. Çünkü, şu üç durumda Kur’an okumanın sevabı ölüye ulaşır: Kabrin yanında okumak, okumadan sonra dua etmek, sevabını ölünün ruhuna niyet ederek okumak. (bk. V. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 8/51)

İmam Nevevî’nin el-Memu'unda da (15/521-522) şu bilgilere yer verilmiştir:

"Şafii mezhebinde daha çok şöhret bulmuş görüşe göre, Kur’an’ın sevabı ölüye ulaşmaz. Ancak, tercih edilen görüşe göre bu sevap -özellikle arkasından dua edildiği zaman- ölüye ulaşır."

- Bazı Şafii alimlerine göre, kabrin sahibi, -arkasından dua okunsun, okunmasın- kabri üzerinde okunan Kur’an sevabından faydalanır. (Yusuf el-Erdebilî, el-Envar, 1/399)

“Bir mezarlıkta okunan ve oradaki bütün ölülerin ruhuna hediye edilen Kur’an’ın sevabı, bölünerek mi, yoksa bölünmeden mi onların ruhuna gider?” şeklindeki bir soruya karşılık, Şafii alimlerinden İbn Hacer; “Her ölüye okunan Kur’an’ın sevabı bölünmeden tam olarak ulaşır, bu Allah’ın geniş rahmetine en uygunudur.” diye cevap vermiştir (bk. Buğyetu’l-musterşidîn, s. 97).

İlave bilgi için tıklayınız:

Ölünün arkasından Kur'an okunur mu?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun