Okul dışı düzenlenen sınıf gezilerine katılmak dinen caiz midir?

Tarih: 20.07.2006 - 01:13 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ergenlik çağında olan bir genç kız öğrenciye bu durum nasıl izah edilir? 
- Bu geziler kız ve erkek öğrenciler karışık, öğretmen gözetiminde yapılmaktadır ve yatılı bir kaç gün sürmektedir. Yatakhaneler ayrı, fakat görüşmeleri serbest.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu olayın birkaç yönü vardır.

1. Kadın yanında mahremi olmadan sefere çıkması caiz değildir. Bu bakımdan eğer yanında mahremi yoksa, böyle bir geziye katılması caiz olmaz.

Ebû Said el-Hudrî’nin rivayetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

“Allah’a ve âhiret gününe iman eden bir kadının, beraberinde babası veya oğlu yahut kocası veya kardeşi yahut nikâhı haram olan biri olmaksızın, üç gün veya daha fazla süren bir yolculuğa çıkması helâl değildir.” (Müslim, Hac: 423)

Hadis-i şerifte üç günlük yol, mesafe olarak müctehidler tarafından günde altı saatten on sekiz saatlık yaya yürüyüşü olarak kabul edilir. Bu da kilometre hesabıyla 90 kilometrelik bir mesafedir.

Konu başka bir rivayette iki gün olarak ifade edilir. Şöyle ki: Ebû Said el-Hudrî’nin rivayetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

“Resulullahın (a.s.m.) yanında kocası veya yakın akrabası olmaksızın, kadının iki günlük yola gitmesini yasak etti.” (Müslim, Hac: 416)

Mesele bir başka hadis-i şerifte bir gün olarak da belirtilir. Şöyle ki: 

Ebû Hüreyre’nin rivayetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

“Allah’a ve âhiret gününe iman eden bir kadının, yanında kendisine nikâhı haram olan biri bulunmadıkça bir gün ve bir gecelik yola gitmesi helâl değildir.” (Müslim, Hac: 421; Tirmizî, Radâ: 14)

Bu hadisi delil olarak getiren İmam Evzaî ve Ebü’l-Leys şöyle demektedirler:

“Kadın yanında mahremi olmadan bir günlük yola yalnız başına yolculuğa çıkamaz, fakat bundan az olan mesafeye tek başına gitmesi caizdir.” (Umdetü’l-Karî, VII/130)

2. Kadının, eli ve yüzü dışında bütün vücudunu kapatması gerekir.

Müslüman kadının giyiminde esas mesele, tesettürü sağlamasıdır. Eli ve yüzü dışında bütün vücudunu örtmesi, açık kalmamasıdır.

Giyilen bir elbisenin tesettüre uygun olması için de altını göstermeyecek şekilde kalın ve avret yerlerini örtecek kadar uzun olmalıdır. Bunun için altını gösterecek şekilde ince ve şeffaf olan bir elbise ile örtünme gerçekleşmiş olmaz.

Bu meseleye esas teşkil eden hadis-i şeriflerin meali şöyledir:

Hz. Âişe'nin rivayetine göre, kız kardeşi Hz. Esma bir gün Peygamberimiz (asm)'in huzuruna gitti. Üzerinde altını gösterecek şekilde ince bir elbise bulunuyordu. Resulullah (a.s.m.) onu görünce yüzünü çevirdi ve şöyle buyurdu:

"Ya Esma, bir kadın bülûğ çağına erince -yüzünü ve ellerini göstererek- bunlardan başka bir tarafının görünmesi sahih olmaz."

3. Kadının sesi mübahtır. Ancak ses kontrolden çıkacak şekilde yükses sesle konıuşup bağırması doğru değildir.

Müfessir Vehbi Efendi, “Kadının söylediği söz fitneye sebep olmasın. Yani cazibeli ve ecânibi şüpheye düşürecek bir hâlde, edalı ve naz ü istiğna ile söylemeyin.” şeklinde izah getirmektedir. Elmalılı’nın ifadesiyle “yayılarak, kırıtarak, sınık, yılışık” olduğunda “kalbi çürük kötülüğe meyilli kimseler” bir ümide kapılırlar. Bundan dolayı da günaha girilmiş olur.

Vehbe Zühaylî, bunu normal konuşmalardan ziyade dinî muhtevada da olsa aynı gerekçe ile mahzurlu görür:

“Kadının, Kur’ân şeklinde de olsa, coşkulu ve nağmeli olarak okumakta iken seslerini işitmek haramdır. Çünkü bunda fitneye sebep olma korkusu vardır.”

İbni Âbidîn ise meseleye şu şekilde bir açıklık getirir:

“Tercih edilen görüşe göre kadının sesi avret değildir. Yalnız zekâsı kıt olanlar zannetmesinler ki, ‘Biz kadının sesi avrettir demekle konuşmasını kasdetmiyoruz. İhtiyaç halinde ve benzeri durumlarda kadının yabancı erkeklerle konuşmasına cevaz veriyoruz. Yalnız kadınların yüksek sesle konuşmalarını, seslerini uzatmalarını, yumuşatmalarını ve nağmeli bir şekilde okumalarını caiz görmüyoruz. Çünkü bunlarda erkekleri kendilerine meylettirmek ve şehvetlerini tahrik etmek vardır. Kadının ezan okuması da bundan dolayı caiz olmamıştır.”

Bizim de katıldığımız hükmü Faruk Beşer Hoca veciz bir şekilde şöyle dile getirir:

“Kadın her şeyiyle olduğu gibi sesiyle de çekici, büyüleyici ve tahrik edicidir ve aslında bu onun çirkin olduğunu değil, güzel olduğunu gösterir. Birer nimet demek olan çekici yönlerini, bu arada sesini fitneye sebep olmak ve tahrik etmek için kullanırsa, yani konuşmasını kırıla döküle ve kadınsı biçimde yaparsa ya da nağmeli sözlerle normal konuşurken zaten tahrik edici olan sesini daha da etkileyici hâle getirirse, sesi avret olduğundan değil de fitneye sebep olacağından haram olur. Vakarlı ve karşısındakine ümit kestirici edayla konuşursa haram olmaz."

Son olarak zamanımızın müfessirlerinden Muhammed Ali es-Sabûnî’nin yorumuna yer verelim:

“Açıkça görüldüğü gibi, eğer fitneden emin ise kadının sesi haram olmaz. Ancak, erkeklerin, kadınları fitne ve fesada götüren hâllerden uzak tutmaları gerekir.”

Sorudaki unsurlara gelince, şiir ve ilahide ses incelip kalınlaştığı, nağmeli olduğu ve câzip bir mahiyete büründüğü için, yabancı erkeklerin duyacağı şekilde söylemek beraberinde mahzurları taşımaktadır.

Hanımların sesli olarak zikretmeleri de şayet yabancı erkekler duyacaksa, yine aynı kategoriye girmekte ve birtakım yanlış duyguların uyanmasına sebebiyet vereceğinden, ezanda olduğu gibi müsaade edilmemektedir. Ancak kendi aralarında sesli olarak Kur’ân okumalarında, ilâhi söylemelerinde ve zikretmelerinde hâliyle mahzur olmaz.

4. Bir erkek ve kadının nikâhsız olarak ellerinin birbirine değmesi ve yalnız kalmaları da caiz değildir.

Mahrem olmayan kadına bakmak haram olduğuna göre, onlara dokunmak veya tokalaşmak mutlaka haramdır.

Peygamber'e (asm) biat eden kadınlar dediler ki:

Ey Allah'ın Resulü, biat ederken elimizi tutmadınız. Peygamber (asm)

"(Ben) kadınların elini tutup tokalaşmam." buyurdu. (Ahmed bin Hanbel, Nesâî, İbn Mâce).

Hazreti Aişe (ra) biat ile ilgili şöyle buyuruyor:

"Allah'a yemin ederim ki, Resûlüllah'ın eli bir kadının eline dokunmadı. Sadece sözle onlardan biat aldı." (Buharî, Ahkâm, 49; İbni Mâce, Cihad, 43).

Peygamber (asm) bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor:

"Sizden biriniz, başına iğne ile dürtülmesi kendisi için helâl olmayan bir kadına dokunmaktan daha hayırlıdır." (Taberâni , Mucemu’l Kebir, 20 / 212)

İslâm dini, kadınla tokalaşmayı yasaklamakla kadını tezyif etmiyor. Bilakis şerefini kurtarıyor. Kötü niyetli kimselerin şehvetle el uzatmasına engel oluyor.

5. Bu hususlar dikkat edilirse caiz olur. Aksi takdirde kadının böyle bir geziye katılması caiz değidir.

Bununla beraber, eğer bir kadının tek başına yolculuk yapması gerekiyorsa, helal-harama dikkat etmek şartıyla, yolun ve yolculuğun güvenli olup olmadığına bakılarak karar verilebilir. Nitekim, Adiy b. Hatim’den nakledilen bir hadisten bu hükmü çıkarmak mümkündür.

İlave bilgi için tıklayınız:

Bir kadın, erasmus, staj, lisans, yüksek lisans, doktora eğitimi için tek ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun