Kuran, kaffeten linnas ile bütün insanlara gönderilmiş olmuyor mu?

Tarih: 17.11.2018 - 14:28 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kuran, kainata (tüm insanlara gönderilmesi) hakkında sorular:
"Biz seni başka değil, ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak bütün insanlara gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmek istemiyorlar." Sebe-28 meali
Tefsir: “Bütün insanlara” şeklinde çevrilen "kâffeten li’n-nâs" ifadesi, insanları uyarı ve tebliğ ile toplayıp birleştiren, onları küfür ve mâsiyetten engelleyen” şeklinde de anlaşılmıştır. Hatta bu anlamı savunan Zemahşerî “bütün insanlara” tarzında yorumlanmasını Arap dili kuralları açısından hatalı bulur.
Soru 1: Bu ayeti, Kuran'ın tüm insanlara gönderildiğine delil olarak kullanıyordum, fakat tefsirinde böyle bir durum gördüm. Bu tefsiri nasıl anlamamız gerekir?
Soru 2: “Kuran, senin için kavmin için de bir öğüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz." (Zuhruf, 43/44) Hikmetini tabi ki Allahu teala bilir diyerekten soruma başlıyorum. Bu ayetin meali, birçok kişi tarafından yanlış anlaşılıyor. Allahu teala elbette ki bunu biliyor. Şu anda bu ayetten maksadın ne olduğunu sormuyorum. Buradaki sorum şu dur:
- Niçin böyle yanlış anlaşılmaya müsait manada ayetler kullanılmış. Mesela Allah bu ayetin yanlış manaya çekilebileceğini, 2018 yılında ateistler tarafından Kuran'a saldırı için kullanılacağını biliyor. Neden ayetin başına “Tüm insanlara öğüttür fakat, senin ve kavmin için daha fazla öğüttür ve siz daha fazla sorumlusunuz.” denilmiyor da, “Kuran senin ve kavmin için bir öğüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.” deniliyor?
Soru 3: De ki: “Ey insanlar! Muhakkak ki; ben, sizin hepinize (gönderilen) Allah’ın Resûl'üyüm. (Araf 158 ilk cümlesi) Diyorlar ki, ''Ey insanlar!”diye tüm Mekke'lilere sesleniyor böylece o bölgenin yahudi ve hristiyanlarına da hitap ediyor. Buradaki ''hepinizin Resülüyüm''den kasıtın, Mekke'nin Kureyş kabilesi için değil, Tüm Mekkeliler için geldiğini söylüyorlar.
- Bu ayetin tüm insanlık için delil olarak kullanılması doğru değil midir?
Soru 4: Kuran'ın tüm insanlığa gönderildiğini ifade eden açık ve net ayetler veya hadisler mevcut mudur? (bu çok önemli lütfen yardım edin.)

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

Bazı müfessirler, uzak bir ihtimal de olsa, bir kelimenin lügatteki değişik manalarına da dikkat çekmişlerdir. Bu manaların bazıları özellikle ilgili ayetteki konumu itibariyle  onların da kabul ettiği bir şey olmamakla beraber, artı bir bilgi olarak sunuyorlar.

Zemahşeri ve diğer bazı alimlerin söz konusu ayetteki “Kâffeten” kelimesine verdikleri mana da bu türden olsa gerektir. Bu mana da doğrudur. Nitekim, Fetih suresinin 24. ayetinde geçen “Ve huvellezi KEFFE eydiyeküm..” ifadesinde yer alan “Keffe” kelimesi, alıkoymak, engellemek manasına gelir.

Ancak, sorudaki ayette zikredilen “kâffeten” kelimesi aynı kökten gelmekle beraber, ayetin sibak-siyak makamına fazla uygun değildir. Bu konuyu detaylandırmak için meseleyi maddeler halinde izah etmekte fayda vardır:

a. Bizdeki nüshada Zemahşeri’nin ifadesi şöyledir:

إِلَّا كَافَّةً لِلنَّاسِ إلا إرسالة عامة لهم محيطة بهم، لأنها إذا شملتهم فقد كفتهم أن يخرج منها أحد منهم. وقال الزجاج المعنى أرسلناك جامعا للناس في الإنذار والإبلاغ،

Bizim bildiğimiz kadarıyla bu ifadenin Türkçesi şöyledir:

“Biz seni ancak 'kâffeten llinnas', yani biz seni ancak insanların hepsine şamil, hepsini kuşatan bir risaletle gönderdik."

(Neden bu manayı verdik?), Çünkü, risalet görevi insanların hepsini kuşatması demek, onlardan hiç kimsenin bundan (bu tebliğe muhatap olmaktan) çıkmasını engellemesi demektir.

(Zemahşeri burada: “KEFFE” kelimesinin “hem kuşatma hem de engelleme” şeklindeki iki manasını da telif etmeye çalışmış ve özetle: "KÂFFETEN" kelimesi, (cami/şamil/hepsi) manasıyla, Hz. Muhammed’in risaletinin bütün insanları kuşattığını, hepsine hitap edip içine aldığını ifade eder. (Mani olmak / engellemek) manasıyla da insanlardan  bir tek ferdin bile bu umumi hitabın dışına çıkmasına izin vermediği, bunu engellediğini ifade eder. Böylece “kâffeten” kelimesi, lügatteki iki anlamıyla da İslam dininin hitapları bütün insanları içine aldığı, hiçbir ferdin bunun dışında kalmasına izin vermediğini, ifade etmektedir.)

Zemahşeri’nin devam eden ifadesinde ise, Zeccac’dan naklen şu bilgiyi de eklemiştir:  “Ayetin manası: Resulüm! Biz seni ancak uyarma ve tebliğ etme konusunda bütün insanlara gönderdik.” (bk. Zemahşeri, ilgili yer).

- Zemahşerinin bundan sonra yaptığı eleştirinin bununla hiçbir ilgisi yoktur.

b. İmamu’l-müfessirin olan Taberi ise açıkça şunları bildirmiştir:

“Resulüm! Biz seni yalnız kavminden olan müşriklere / şu müşrik kavmine göndermedik. Bilakis, biz seni Arap-Acem, Beyaz-Siyahi bütün insanlara -Sana itaat edenlere müjdeci, seni yalanlayanlara da uyarıcı olarak- gönderdik.” (Taberi, ilgili yer)

c. Maverdi, “Kaffeten” kelimesinin üç manasını şöyle açıklamıştır:

Birincisi: “Seni bütün insanlara peygamber olarak gönderdik” Bu İbn Abbas’ın yorumudur.

İkincisi: Sen bütün insanlara gönderilen ve onları bir araya toplayan bir peygamber olarak gönderildin.

Üçüncüsü: Biz seni, insanları şirkten alıkoymak üzere gönderdik. (bk. Maverdi, ilgili yer)

Tefsirlerde, en zayıf görüşü en sona bırakmak önemli bir prensiptir. Buna dikkat etmek gerekir.

d. Fahreddin Razi, Beydavi,  Kurtıbi de kelimenin bu iki vechini birlikte zikretmiştir. (bk. Razi, ilgili yer).

e. Semarkandi, Beğavi, İbn Atıye de Taberi’nin benzer yorumunu yapmışlardır. (İlgili yer)

Ayrıca Beğavi, Hz. Cabir’de gelen şu rivayete de yer vermiştir: Hz. Peygamber (asm) buyurdu ki:

“Bütün peygamberler yalnız kendi kavimlerine hususi gönderilmişler, Fakat ben (Müslim’de: beyza-siyah) bütün insanlara gönderildim.” (bk. Beğavi, ilgili yer)

Hadis için ayrıca bk. Buhari, Teyemmüm, h.no: 335; Müslim, Mesacid, h.no: 521; Beğavi, Şerhu’Sünne, 13/196

Bu sahih hadisler de söz konusu ayetin manasını açıkça ortaya koymaktadır. (bk. İbn Kesir, ilgili yer)

Cevap 2:

Dünya bir imtihan salonudur. İmtihanın soruları ise, vahiyle belirlenmiştir. En son vahiy olan Kuran’da da aynı şey söz konusudur. O halde, Kur'an’ın ifadelerinde farklı yöne çekilebilen bir üslubun kullanılması zorunludur.

Özgür iradesi ve akıl nimetiyle samimi bir şekilde hakkı bulmaya çalışanlara Allah yardım eder. Bu samimiyetin alameti ise, İslam’ın ruhunu yakalamak, genel prensiplerini kabul etmek, Ehl-i sünnet alimlerinin büyük çoğunluğunun görüşlerini ölçü olarak almak, ayet ve sahih hadislerin açık ifadelerine ters düşen yorumlardan sakınmak gibi niyet, tefekkür, temayül ve teşebbüs  gayretleridir.

İşte, müteşabih ayetlerin varlığının hikmetlerinden bir de budur.

Hatta “Mu'cize; dava-yı nübüvvetin isbatı için, münkirleri ikna' etmek içindir, icbar için değildir. Öyle ise davayı nübüvveti işitenler için, ikna' edecek bir derecede mu'cize göstermek lâzımdır... icbar derecesinde bir bedahetle izhar etmek, Hakîm-i Zülcelal'in hikmetine münafî olduğu gibi, sırr-ı teklife dahi muhaliftir. Çünkü "Akla kapı açmak, ihtiyarı elinden almamak" sırr-ı teklif iktiza ediyor.” (Nursi, Sözler, 587)

“Allah, sivrisinekle yahut ondan daha küçüğüyle misal vermekten çekinmez. İman edenler bilirler ki, o, Rablerinden gelen hakkın tâ kendisidir. İnkâr edenler de 'Allah bu misalle ne demek istedi?' deyi verirler. Allah, bu misalle nicelerini saptırır, nicelerini de doğru yola ulaştırır. Aslında, Allah'ın saptırdıkları, zaten yoldan çıkmış olanlardır.” (Bakara, 2/26)

mealindeki ayet ve benzerlerinde, bu imtihan sırrına işaret edilmiştir.

Cevap 3:

İslam alimlerinin bu ayet hakkındaki yorumları şöyledir:

“Resulüm! Bütün insanlara  de ki: ‘Ben yalnız bir kısım insanlara değil, siyah-beyaz tüm insanlara, hepinize peygamber olarak gönderildim.’” (bk. Taberi, Zemahşeri, Razi, İ bn Atıye, Beyzavi, Nesefi, Kurtubi, Hazin, İbn Kesir, Ebu’s-Suud, el-Bikai, Alusi, Meraği, Menar, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)

Cevap 4:

Bu konuyla ilgili çok açık ve sahih bir hadis-i şerifle Cevap 1'in e maddesinde zikredilmiştir. Mealleri verilen ayetler bu konuda çok açıktır.

Bununla beraber, ilave olarak meallerini vereceğimiz şu ayetlere de bakılabilir:

“Şânı ne yücedir Onun ki, kuluna, bütün insanlara ve çağlara (lil-alemin) bir uyarıcı olsun diye, Furkan'ı indirmiştir.” (Furkan, 25/1)

“Bu Kur'an bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu.” (Enam, 6/19)

“Kendilerine Kitap verilenler ile ümmîlere (ehl-i kitap olmayanlara) de ki: 'Siz de teslim oldunuz mu?' Eğer teslim olurlarsa, yola gelmiş olurlar. Ama yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca ayetleri tebliğ edip bildirmektir. Allah kullarını hakkıyla görendir. (Âl-i İmrân, 3/20)

“(Resulüm! Biz seni alemlere (bütün varlıklara) ancak bir rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya, 21/107)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun