Nisa Suresi 11. ayete göre, vefat edenin mirasından annesi ne kadar alır?

Tarih: 03.10.2015 - 02:04 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Nisa Suresi 11. ayette geçen "ve in kânet vâhideten fe lehânnısf (nısfu). Ve li ebeveyhi likulli vâhidin minhumes sudusu mim mâ terake" kısmını, ebeveynler kız 1/2 sini aldıktan sonra MİRASTA GERİYE KALAN 1/2lik kısmından 1/6 şar alırlar. Yani ebeveynler 1/2 nin 1/6 sı= tüm mirasın 1/12’sini almış olurlar şeklinde anlamak Arapça Dilbilgisi açısından mümkün müdür?
- Diğer bir deyişle sudusu mim materake’deki min harfi ceri beyaniyye midir, ibtidaiyye midir ve terake kelimesi ölenin bıraktığı mal şeklinde değil de kızın (1/2 lik payını aldıktan sonra) terk ettiği şey olarak mana verilmesi Arapça Dilbilgisi açısından hatalı olur mu?
Not: Ayet böyle anlaşıldığı takdirde reddiye yöntemi yapmaya gerek kalmıyor. Yani Ayet böyle anlaşıldığında hiçbir şekilde pay paydadan büyük çıkmaz. Pay paydadan küçük çıkabilir o durumda da Avliye yapılıyor. Avliye yapılmak yerine (tilke hududullah’tan yola çıkarak. Zira Avliye yapılırsa ayetteki paydan daha fazla pay almış olunuyor.) Avliye yapılacak parayı Nisa Suresi 8. ayette zikredilen zümreye verilirse herhalde mesele kalmıyor. Bu şekilde yapıldığında İbn Abbas ın olduğu iddia edilen hisseler avletmez ve “kim hisseler avl ederse onunla lanetleşmeye hazırım” sözü ile de çelişilmemiş olur.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Vefat eden çocuğunun mallarına mirasçı olan anne için, diğer mirasçıların yakınlık ve sayılarına göre değişen üç durum söz konusudur.

Eğer anne, ölenin çocuğu veya oğlunun çocuğu ya da birden fazla kardeşi ile birlikte mirasçı olursa altıda bir, bunlar bulunmazsa üçte bir, ölenin babası ve eşi ile birlikte mirasçı olduğunda ise eş hissesini aldıktan sonra kalanın üçte birini alır.

Sorunuzda geçen konulara gelince:

Sahabenin büyük çoğunluğuna göre, varisler eşlerden biri ve ebeveyn ise, eş (erkek veya kadın) Kur’an’da belirlenmiş olan kendi payını alır. Anneye ise, (terikenin tamamından değil) bu paydan geri kalan kısmının üçte biri anneye, bundan geri kalanı ise babaya verilir.

İbn Abbas ise, Allah’ın kitabında, “ma bakıye” diye bir şey olmadığını söyleyerek buna karşı çıkmıştır. Ona göre terikenin tamamından üçte biri anneye verilir. (bk. Razi, Zemahşeri, ilgili ayetin tefsiri)

Bu açıklamadan anlaşılıyor ki, ayette geçen “mimma tereke” ifadesindeki “min” harfi, beyaniye olarak da ibtidaiye olarak da anlaşılabilir.

- Müfessirler, genellikle “bir kız olduğu takdirde anne-babaya terikenin sı vardır” mealindeki ayetten “anne-babaya ölenin bıraktığı terikenin tamamından nın verileceğini” anlamışlardır. (bk. Taberi, Beğavi, Zemhaşeri, İbn Aşur, ilgili yetin tefsiri)

- Ayette yer alan “TEREKE”nin faili ayetin fahvasından/içeriğinden anlaşılan “el-Meyyitu”dur. Dolayısıyla, ayetten ilk anlaşılan, “meyyitin/ölünün bıraktığı terikenin tamamı” anlaşılmalıdır. Bir önceki cümlede “felehünne sülüsa ma tereke” ifadesinden de TEREKE fiilinin ölen kişi olduğunu göstermektedir.

- Beğavi de eşlerden biriyle beraber olan anneye terikenin değil, “ma bakıye” (ölünün eşi payını aldıktan sonra geriye kalan) den üçte biri; diğer bütün meselelerde anneye terikenin tamamının üçte biri verileceğini bildirmiştir. (Beğavi, ilgili yetin tefsiri) Yani o da “mimma tereke”den terikenin tamamını anlamıştır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun