USÛL VE FÜRÛ'

Usûl, Arapça asl'ın çoğuludur. Asl sözlükte temel, kök, soyluluk ve orijinal anlamlarına gelir. Fıkıh usûlü terimi olarak "asl" delil olarak fıkhın köklerini yani kaynaklarını veya dayandığı delilleri konu olarak ele alan ve bu deliller aracılığı ile hüküm çıkarma metotlarını anlatan bir ilimdir.

Bir miras terimi olarak usûl, miras bırakanın anne veya baba tarafından yukarıya doğru bütün dede ve ninelerini ifade eder. Ölenin babası, onun babası, babasının babasının babası gibi. Veya annesinin annesi... veya babası ile bunların ilânihâye anne ve babaları bu kapsama girer. Miras bırakana araya bir kadın girmeksizin bağlanan erkek hısımları ister neslinden gelinenler, isterse neslinden gelen erkek çocuk ve erkek torunlar olsun "asabe" adını alır. Bu yüzden baba ve babanın ilânihâye babası asabe olduğu gibi, oğul ve ilânihâye oğlun... oğlu asabe grubuna girer. İşte bir kimsenin neslinden gelen oğul, kız, oğlun oğlu veya kızı "fürû" denir. Bunun tekili olan "fer" sözlükte üst, yukarı, dal, bir şeyden çıkan, meydana gelen anlamlarına gelir.

Ölenin usûlünden anne, baba, sahih dede ve sahih nine sayılanlar mirasçı olur. Bunlar asabe veya ashâbü'l-ferâiz adı verilen mirasçılar olup, payları şöyle belirlenmiştir:

a- Anne üç durumdan birisi ile mirasa girer. Bu da ya altıda bir, ya eşten kalanın üçte birini veya bütün mirasın üçte birini alma şeklinde ortaya çıkar: Anne ölenin asabe veya ashabü'l-ferâiz kökenli füruu ile yahut iki veya daha çok kardeşleriyle birlikte bulunursa altıda bir miras alır. Âyetlerde şöyle buyrulur: "Ölenin çocuğu varsa ana ve babadan her birine mirasın altıda biri vardır" (en-Nisâ, 4/11). Aynı âyetin devamında kardeşlerle birlikte bulununca alacağı pay belirlenir: "Ölenin kardeşleri varsa, annesi için altıda bir miras vardır". Anne miras bırakanın eşi ve babasıyla birlikte, eş payım aldıktan sonra kalanın üçte biri anneye verilir, çoğunluğun görüşü,böyledir. Anne yukarıdaki mirasçıların dışında başkalarıyla bulununca bütün mirasın üçte birini alır (bk. İbn Rüşd, Bidâyetü'l Müctehid II, 314; Şerhu's-Sirâciyye fıl-Ferâiz. 28; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul 1983, 446 vd). Anne veya baba tarafından olup da araya kadından sonra dedenin girmediği ninelerin (sahih nine) miras durumu ise sünnetle sabittir. İbn Büreyde'den şöyle dediği nakledilmiştir: "Nebî (s.a.s) nineye yanında anne olmadığı zaman altıda bir vermiştir" (İbn Mâce, Ferâiz, 4). Ancak anne olunca nineler düşer. Araya erkek giren nineye "fasit nine" denir. Annenin babasının annesi gibi. Fasit nineler zevîl-erhâm grubu içinde mirasa girer (bk. "Ashâbü'l Ferâiz", "Miras" ve "Zevî'l-Erhâm" maddeleri).

Ölenin babası, ölen bu kimsenin oğlu, oğlunun ilânihâye oğlu ile altıda bir; kızı, oğlunun ilânihâye kızı ile hem altıda bir hem kalanı, bunların dışındaki mirasçılarla birlikte bulunursa asabe olarak yalnız kalanı alır. Bu paylar âyet veya hadislere dayanır:

"Ölenin çocuğu varsa ana ve babadan her birine mirasın altıda biri verilir"(en-Nisâ, 4/11).

Hadiste şöyle buyrulur: "Miras paylarını sahiplerine verin. Kalan miktar, en yakın erkek hısımındır" (Buhârî, Ferâiz, 5,7,9,10; Müslim, Ferâiz, 2,3; Tirmizî, Ferâiz, 8). Baba bulunmadığı zaman, dede aynı şartlarla ve pay miktarları ile mirasçı olur. Çünkü baba sözcüğü baba olmayınca dedeyi de kapsar. Âyette, "O, ana babanızı cennetten çıkardı"(el-A'rş; 7/27) buyrulur. Burada nesepten babanın kastedilmediği açıktır. Ancak usûl olarak burada, miras bırakanla arasında kadın bulunmayan dede kastedilir. Buna "Sahih dede" denir. Babanın babası, onun... babası gibi. Ancak araya kadın girerse "fasit dede" statüsü onaya çıkar ki bunlar da zevi'l-erhâm içinde mirasa girerler. Annenin babası veya babanın annesinin babası gibi. Baba veya sahih dedeler mirasa ya ashâbü'l-ferâiz veya asabe sıfatıyla, ya da iki sıfat bir arada olmak üzere girer. Baba, bütün dedeleri mirastan düşürdüğü gibi, yakın olan dedeler de uzakta kalanları düşürür.

Fürû terimi mirasta erkek veya kız bütün çocuk ve torunları kapsar. Bunlar da kendi içinde ashabü'l-ferâiz, asabe, müşterek asabe veya zevi'lerham sıfatıyla şartları bulununca mirasa girerler.

Fürû'dan ashâbü'l-ferâiz olan hısımlar kız, oğlun kızı, oğlun.... oğlun kızından ibarettir. Bunların miras payları âyetle sabittir: "... Kız bir tane ise mirasın yarısı onundur" (en-Nisâ ; 4/11 ). " Kızlar ikiden fazla ise, mirasın üçte ikisi onlarındır" (en-Nisâ; 4/11). Kız, oğul ile bulunursa onun yarısı kadar pay alır. "Âllah size (miras hükümlerini) şöylece emir ve tavsiye eder: Çocuklarınız hakkında, erkeğin payı, iki kızın payı kadardır." (en-Nisâ, 4/11). Miras bırakanın kızı olmaz ve yakın batından oğul veya oğlunun oğlu da bulunmazsa oğul kızı, kız gibi mirasçı olur. Bu konuda görüş birliği vardır. Çünkü âyet ve hadislerde geçen çocuk (veled) sözcüğü oğul kızını da kapsar. Buna göre, oğul kızı bir tane ise yarım, iki ve daha çok sayıda olursa üçte ikisi, kendi hizasındaki oğlun oğlu ile birlikte bulunursa ona asabe olarak ikili birli miras alır. Ancak oğul kızı, bir tane kız ile bulunursa, kız paylarını üçte ikiye tamamlamak için altıda bir alır. Çünkü İbn Abbas (r. anhümâ)'dan rivâyete göre bir kız, oğul kızı ve kız kardeş bulunan bir miras olayında; "Nebî (s.a.s) kıza yarım, oğul kızına üçte ikiyi tamamlamak için altıda bir, kız kardeşe de (asabe olarak) kalanı hükmetmiştir" (Buhârî, Feraiz, 8,12; Tirmizî, Ferâiz, 4; İbn Mâce, Feraiz, 2). Ancak kızların sayısı ikiden çok olursa, asabe olamadıkları takdirde oğul kızlarına miras kalmaz. Bu, "kızlar veya oğul kızları asabe olamadıkları zaman toplam üçte ikiden fazla miras alamazlar" prensibine dayanır (bk. el Cürcânî, es Sirâciyye Şerhi,19, 20).

Oğul veya oğlun oğulları asabe veya ortak asabe sıfatıyla mirasçı olurlar. Oğul veya araya kız girmeyen oğlun erkek çocukları birinci sınıf asabeyi teşkil ederler. Âyette şöyle buyurulur: "Ölenin çocuğu varsa ana ve babadan herbirine mirasın altıda biri vardır" (en-Nisâ, 4/11).

Bu âyete göre oğul asabelikte babadan öne alınmıştır. Âyette geçen çocuk (veled) sözcüğü, oğul olmayınca ildnihaye oğlun oğlunu da kapsar. Asabe, mûrise araya kadın girmeksizin bağlanan usûl veya fürû'dan erkek hısımları kapsar. Bunların mirasçı oluşu şu esasa dayanır: Ashabü'l ferâizden hısımlar belirli paylarım aldıktan sonra kalanı asabe alır. Ashâbü'l-ferâizden hiç kimse yoksa asabe bütün mirası alır. Asabede, miras bırakana yakın olan uzakta kalanı düşürür. Meselâ, oğul varken oğulun oğulları veya oğul kızları mirasa giremez. Yine oğlun oğlu varken, üçüncü batında kalan bir oğlun oğlunun oğlu düşer. Dört sınıf olan asabe şunlardır: Birinci sınıf: Murisin araya kadın girmeyen erkek fürû'u. İkinci sınıf: Murisin araya kadın girmeyen erkek usûlü. Üçüncü sınıf: Murisin öz veya baba bir erkek kardeşleri ile bunların erkek çocukları. Dördüncü sınıf: Mûrisin öz veya baba bir amcaları ile bunların erkek çocukları. İşte bu sınıflardan bir öncekinden bir tek mirasçı olsa, diğer sınıflar mirastan düşer. Ancak baba veya dede ayrıca ashabü'l-ferâizden olduğu için bu sıfatla olan altıda bir payını alır. Bu, kuralın istisnasıdır. Yine bir sınıf içinde yakın olan uzağı düşürür, kuvvetli olan zayıfı düşürür. Meselâ, öz erkek kardeş varken yalnız baba bir olan kardeş mirasçı olamaz. Bu sıralama ve miras vermede Hz. Peygamber'in şu hadisi genel prensip sayılmıştır: "Miras paylarını sahiplerine verin. Kalan miktar ise en yakın erkek hısımındır" (Buhârî, Ferâ'iz, 5, 7, 9,10; Müslim, Ferâiz, 2, 3).

Diğer yandan oğul veya oğlun oğlu kendi hizalarında bulunan kız ya da oğul kızları ile ortak asabe olurlar ve kalanı ikili birli paylaşırlar. Âyette şöyle buyurulur: "Allah size (miras hükümlerini) Şöyle emir ve tavsiye eder: Çocuklarınız hakkında; erkeğin payı, iki kızın payı kadardır" (en-Nisâ, 4/11).

Hamdi DÖNDÜREN

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun