Kişinin soyunun kendi ahlak, yetenek veya davranışlarına etkisi var mıdır?
- Seyyid veya Şerif olmanın bir artısı var mıdır?
- Ben anne tarafından Seyyidim ve gene anne tarafında ilmi geniş kimseler çoklukta. Benim ilgim de genellikle bu ilimler üzerine (fıkıh, hadis) nefsimin enaniyeti mi bilmiyorum ama, bu ilimlerde yaşıtlarımdan daha fazla bilgim olduğunu düşünüyorum (yaş 15).
Değerli kardeşimiz,
- Bilimsel olarak genetik bir mirasın, bir kalıtımın varlığı kabul edilmiştir. Genel olarak seyyid olanların bulundukları çevrelerinde ilim, irfan, irşad, ahlak konularında mümtaz bir kişilik sergiledikleri de bilinmektedir.
- Ancak bu genetik tevarüs olgusunun fazla abartıldığını düşünüyoruz. Zira, realiteler genetik kodların -olduğu gibi tamamen- usulden furua / ebeveynden evlatlara geçmediğini göstermektedir.
Hz. Nuh’un bir oğlunun kafir olarak ölmesi, Ebu Cehil’in oğlu İkrime’nin büyük sahabiler arasında yer alması bunun açık örneklerindendir.
- Nice alimlerin cahil çocukları, salihlerin fasık evlatları ve bunların tersinin de olduğu bir vakıadır.
“Allah katında sizin en şerefliniz, en değerliniz, en çok takvalı olanlarınızdır.” (Hucurat, 49/13)
mealindeki ayette, soy ve nesebin fazla bir değerinin olmadığını göstermektedir. Bu sebeple, Allah’ın verdiği bazı güzellikleri, soyuna bağlamak yerine, Allah’ın ikramına bağlamak çok daha isabetlidir.
Dört mezhep imamı dahil, büyük müçtehitlerin, muhaddis ve müfessirlerin çoğunun seyyid olmaması, İslam’da soy, nesep, kurumsal cemaatler değil, bireysel, şahsi gayretlerin önemli olduğunun açık göstergesidir.
- Bununla beraber, bu ayet ile “Âl-i beytin sevilmesini emreden” (Şura, 42/23) ayeti karşılaştıran Bediüzzaman Hazretlerinin bu konudaki görüşleri de bize ışık tutacak mahiyettedir:
“Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, gayb-aşina nazarıyla görmüş ki: Âl-i Beyti, Âlem-i İslâm içinde bir şecere-i nuraniye hükmüne geçecek. Âlem-i İslâmın bütün tabakatında kemalât-ı insaniye dersinde rehberlik ve mürşidlik vazifesini görecek zâtlar, ekseriyet-i mutlaka ile Âl-i Beytten çıkacak... (bildiği için kendi alini -salavatlarda- Hz. İbrahim’in enbiya olan aline benzetmiştir)."
"Bu hakikatı teyid eden diğer rivayetlerde ferman etmiş: 'Size iki şey bırakıyorum. Onlara temessük etseniz, necat bulursunuz. Biri: Kitabullah, biri: Âl-i Beytim.' Çünki Sünnet-i Seniyenin menbaı ve muhafızı ve her cihetle iltizam etmesiyle mükellef olan Âl-i Beyttir."
"İşte bu sırra binaendir ki; Kitab ve Sünnete ittiba ünvanıyla bu hakikat-ı hadîsiye bildirilmiştir. Demek Âl-i Beytten, vazife-i risaletçe muradı: Sünnet-i Seniyesidir. Sünnet-i Seniyeye ittibaı terkeden, hakikî Âl-i Beytten olmadığı gibi, Âl-i Beyte hakikî dost da olamaz."
"Hem ümmetini Âl-i Beytin etrafında toplamak arzusunun sırrı şudur ki: Zaman geçtikçe Âl-i Beyt çok tekessür edeceğini izn-i İlahî ile bilmiş ve İslâmiyet za'fa düşeceğini anlamış. O halde gayet kuvvetli ve kesretli bir cemaat-ı mütesanide lâzım ki, Âlem-i İslâmın terakkiyat-ı maneviyesinde medar ve merkez olabilsin. İzn-i İlahî ile düşünmüş ve ümmetini Âl-i Beyti etrafına toplamasını arzu etmiş. Evet, Âl-i Beytin efradı ise, itikad ve iman hususunda sairlerden çok ileri olmasa da yine teslim, iltizam ve tarafgirlikte çok ileridedirler. Çünki İslâmiyete fıtraten, neslen ve cibilliyeten tarafdardırlar. Cibillî tarafdarlık zaîf ve şansız, hattâ haksız da olsa bırakılmaz. Nerede kaldı ki, gayet kuvvetli, gayet hakikatlı, gayet şanlı, bütün silsile-i ecdadı bağlandığı ve şeref kazandığı ve canlarını feda ettikleri bir hakikata tarafdarlık, ne kadar esaslı ve fıtrî olduğunu bilbedahe hisseden bir zât, hiç tarafdarlığı bırakır mı?"
"Ehl-i Beyt, işte bu şiddet-i iltizam ve fıtrî İslâmiyet cihetiyle Din-i İslâm lehinde edna bir emareyi, kuvvetli bir bürhan gibi kabul eder. Çünki fıtrî tarafdardır. Başkası ise, kuvvetli bir bürhan ile sonra iltizam eder.” (bk. Lem'alar, Dördüncü Lem'a, s. 21-22)
İlave bilgi için tıklayınız:
- Kişinin Allah katındaki değerinin ölçüsü nedir? "Allah katındaki ...
- "Allah katındaki hissesini öğrenmek isteyen kimse, Allah'ın ...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- VEDÂ TAVAFI
- Günümüzde Ehl-i beytin devamı olarak göreceğimiz bir alim veya evliya var mıdır?
- Seyyid ve şerifleri sevmenin hükmü nedir?
- "Ben bununla akrabalık sevgisinden başka hiçbir karşılık istemiyorum." (Şura, 42/23) ayetine göre Ehl-i beyti sevmek yeterli midir?
- "Bana iman eden ve beni tanıyan Ali ibn Ebu Talib’in velayetini tanısın. Onu kendine veli tanıyan beni kendine veli tanımıştır ve beni tanıyan Allah’ı da tanımıştır." anlamındaki hadisi açıklar mısınız?
- Peygamberimiz'in (s.a.v.) Veda Haccı nasıl gerçekleşmiştir; Veda Hutbesinde ashabına hangi tavsiyelerde bulunmuştur?
- Âl-i Beyt sevgisinin dinimizdeki yeri nedir?
- Âl-i Beyt sevgisinin dinimizdeki yeri nedir?
- Hz. Muhammed'in at, deve yarıştırması, bu hayvanlara eziyet değil mi?
- Peygamber Efendimiz, Mehdînin kendi soyundan olacağını ifade etmiştir. Ancak dâima ehliyete, takvâya önem veren bir peygamber için kendi soyundan gelen bir insanı müjdelemesi, onu üstün tutması, dikkatleri onun üzerine çekmesini nasıl yorumlayacağız?