Komşuda yangın çıktı, evimiz de bu yangında büyük zarar gördü. Bizim uğradığımız zararı yangına sebep olan komşu ödemekle sorumlu değil mi?
Değerli kardeşimiz,
Yangının çıkmasına sebep olan komşunun durumuna bakılır:
Bu yangın komşunun ihmal ve alâkasızlığından mı çıkmış, yoksa farkında olunmayan bir kaza ve bilinmeyecek bir durumdan mı zuhur etmiş? Şayet yangın, komşunun da elinde olmayan bir sebepten çıkmışsa, zarardan sorumlu olmaz. Ama kendi ihmal ve alâkasızlığından çıkmışsa, sebep olduğu ziyan kendisine ödetilir.
Nitekim buna yakın bir misâlde şöyle denmektedir:
Bir kimse tarlasında ateş yakıp yabani ot ve çalıları yakarken komşunun tarlasına da yangın sıçrayıp ekinini yaksa bakılır. Komşu tarlası uzakta ise, böyle bir ateşten etkilenmeyeceği zannı ilk bakışta kuvvetli olursa, meydana gelen ziyandan mesul olmaz, ödetilemez. Ama komşu tarlası yakında ise, ilk bakışta böylesine yakın bir yerde yakılan ateşin oraya da sirayet edeceği bilinebileceği hâlde bu ateşi yakmışsa, komşunun yanan ekinini ödemekle sorumlu olur.
Demek ki, bu gibi âfet ve felâketlerde sebep olanın kastına ve tedbirsizliğine bakılır.
İslâm hukukunda bu tür yargıların kuralı şöyledir: Sebep olunan ziyanda, kast ve ihmal şarttır!
Demek ki bir zarara sebep olan kimsenin kastı ve ihmali olup olmadığına bakılır. Sadece sebep olmak, ödetmek için kâfi gelmez.
Nitekim bir kimse ansızın yola çıksa, yoldan geçen bir adamın atının ürküp sırtındaki eşyanın yere düşerek kırılmasına sebep olsa bakılır: Ürkütme kastî midir, yoksa değil midir; kastî ise öder, değilse ödemez.
Burada bir hususa dikkat etmek gerekir: Sebep olmak ayrı şey, fâil durumuna girmek ayrı şeydir. İkisi arasında büyük fark vardır.
Meselâ, atın ürküp üzerindeki eşyanın yere düşerek kırılmasına sebep olanın kastına bakılır, kasıt yoksa ödetilmez. Ama elindeki taşı bir yere atarken atın üzerindeki eşyaya vurup kıran kimse, olayın bizzat fâilidir, kastına bakılmaz, zarar kendisine ödetilir. Zira bunda sebep olmak değil, bizzat fâil olmak vardır.
Nitekim bir kimse bir dükkânda baktığı şeyleri düşürüp kırsa ödetilir, kastına bakmaya gerek kalmaz. Ama bakmak için istemiş, aldığı izinle bakmaya başlamışsa, bunu ödemekle mükellef olmaz. Zira izin vermek muhtemel kazaya da razı olmak demektir.
Bir diğer misâl: Bir adam kendi bahçe ve tarlasından attığı kurşunla bir hedefi nişan almak isterken komşunun bir malını telef etse kendisine ödetilir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Komşum bebeğimden rahatsız, kul hakkı mı?
- KOMŞU, KOMŞULUK
- Komşularımıza karşı vazifelerimiz nelerdir?
- KOMŞU, KOMŞULUK
- Buluntu (bulunan) parayı ne yapmak gerekir?
- KOMŞU HAKKI
- İslam'da riyazet var mıdır? İnsanın kendini dünyadan soyutlaması gerekir mi?
- Görmezlikten gelen komşuma, ne yapmalıyım ve nasıl davranmalıyım?
- Emanete bıraktığım valiz yandı, zararı kim karşılayacak?
- ZARAR