Neden hep benim başıma geliyor?

Tarih: 13.11.2025 - 14:21 | Güncelleme:

Soru Detayı

Senelerdir her yaptığım iş olumsuzlukla sonuçlanıyor. Hayatımı kurmak istedikçe bir yetişkin olarak daha da yalnızlaşıyorum. Geldiğim noktada işsizim, bekarım, aile evinde yaşıyorum, hiç arkadaşım yok, akrabalarımız bizi yalnız bıraktı zaten hepsi hırs peşinde iyiliğimizi de isteyen yok. En son öğrenimimi yarım bıraktım yüksek ihtisasımı çünkü hocam beni aşağılıyordu, içime kapanığım ve işsizim diye arkadaşlarım için onlar senden üstün insanlar diyordu. Mobbing gördüm ve o kadın bana Allah’a inanmıyorum bak siz inanıyorsunuz da ne oluyor, benim istediğim her şey gerçek oluyor en iyisi bana geliyor dedi
Neden biz acı çekiyoruz da böyle insanlar mutlu böyle insanlara nasıl davranmalıyız veya nerede yanlış yapıyoruz biz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Neden hep benim başıma geliyor?

Senelerdir elinizden geleni yaptığınız hâlde, işleriniz olumsuz sonuçlanıyor olabilir. Hayatınızı kurmak istedikçe daha da yalnızlaştığınızı, çevrenizden destek göremediğinizi hissetmeniz çok anlaşılır bir durumdur.

Böyle zamanlarda insan hem dış dünyadan hem de kendi kalbinden uzaklaştığını hisseder. Fakat bu yaşadıklarınız, Allah’ın sizi unuttuğu anlamına gelmez. Kuran bize şunu öğretir:

“Sizi ancak bir deneme ile imtihan ederiz.” (Enbiyâ, 21/35)

Yani başımıza gelen her olay, Allah’ın ilmi ve iradesi dâhilindedir. Zorluklar, insanın kalbini olgunlaştırmak, sabrını kuvvetlendirmek ve ahiret derecesini yükseltmek için birer vesiledir.

Başıma gelenler benim hatam mı?

Hayattaki sıkıntıların bir kısmı, insanın kendi tercihlerinin sonucu olabilir. Kuran bu gerçeği şöyle bildirir:

“Başınıza gelen her musibet, ellerinizin kazandığı şeyler yüzündendir; bununla beraber Allah çoğunu affeder.” (Şûrâ, 42/30)

Yani Allah, kullarının yaptığı hataları hemen cezalandırmaz, çoğunu bağışlar.

Öte yandan, her sıkıntı günahlarımızın sonucu değildir. Kuran aynı zamanda buyurur:

“Allah, kuluna zerre kadar haksızlık etmez.” (Nisâ, 4/40)

Bu şu anlama gelir: Bazı zorluklar birer uyarı, arınma veya yükselme vesilesidir.

Nitekim Peygamber Efendimiz (asm) buyurur:

“Müminin başına gelen her sıkıntı —bir dikenin batması bile olsa— günahlarına kefaret olur.” (Buhârî, Merdâ, 1)

Yani sabırla karşılanan her acı, mümine sevap ve temizlik kazandırır.

Neden kötü insanlar mutlu görünüyor?

Bu soru, tarihten beri müminlerin zihnini meşgul etmiştir. Kuran’da bu durum şöyle açıklanır:

“Kâfirlerin refah içinde diyar diyar dolaşması seni aldatmasın. Bu az bir menfaattir; sonra varacakları yer cehennemdir.” (Âl-i İmrân, 3/196–197)

Yani dünyada kötü görünen insanlar geçici bir refah içinde olabilirler; ancak bu, ilahî adaletin yokluğu değil, ertelenmiş bir hesaptır. Allah (cc), zalimi hemen cezalandırmaz; ona mühlet verir. Çünkü imtihanın bir parçası da sabırlı kul ile nankör insanın birbirinden ayrılmasıdır.

Bizim görevimiz başkalarının geçici mutluluğuna değil, kendi kalbimizin huzuruna yönelmektir. Kalp, imanla, dua ile, sabırla huzur bulur.

Bize zalimlik eden insanlara nasıl davranmalıyız?

Allah, haksızlığa karşı intikam değil, vakar ve adaletle karşılık vermemizi öğütler:

“Kötülüğün karşılığı, onun dengi bir kötülüktür. Ama kim affeder ve arayı düzeltirse, onun mükâfatı Allah’a aittir.” (Şûrâ, 42/40)

Bu şu demektir: İyiliği korumak, kötülükten daha değerlidir. İnsan, kendine kötülük eden biri karşısında bile, ahlakını koruyarak yücelir. Peygamberimiz (sav) buyurur:

“Gerçek güçlü, öfkesine hâkim olandır.” (Buhârî, Edeb, 76)

Dolayısıyla sizi aşağılayan, inancınızı küçümseyen kişilere öfke yerine vakar ve sabırla karşılık vermek, sizin manevî üstünlüğünüzdür. Allah katında izzet, kibirle değil, tevazu ve sabırla elde edilir.

Eğitimde uğranılan haksızlıklar

Bir hocanın öğrencisini aşağılaması veya değerini hiçe sayması İslam ahlâkına tamamen aykırıdır. Hz. Peygamber (asm) buyurur:

“Hiçbiriniz, kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olamaz.” (Buhârî, Îmân, 7)

Eğitim, İslâm’da bir ibadettir. Kuran “Oku!” (Alak, 96/1) emriyle başlamıştır. Bu emir sadece okuma fiiline değil, insanı yüceltmeye ve anlamaya yöneliktir.

Bir kimse bu süreci engelliyorsa, o kişi kendi nefsine zulmediyor demektir. Çünkü Allah bilginin kibirle değil, tevazuyla elde edilmesini emreder.

Sizin yaşadığınız aşağılanma, değer görmeme ve dışlanma, Allah katında kayda geçmiştir. İnsanlar adaletsiz olabilir, ama Rabbin adaleti şaşmaz.

“Rabbin, kullarına zulmetmez.” (Fussilet, 41/46)

Dolayısıyla, hocanın sizi küçümsemesi sizin değil, onun imtihanıdır. Sizin sabrınız, Allah katında bir derecedir.

İşsizlik ve geçim sıkıntısı

İşsizlik, modern çağın en yıpratıcı sınavlarından biridir. Kur’an, çalışmayı ve helal kazancı övmüştür:

“İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.” (Necm, 53/39)

Ancak bazen, bütün çabalara rağmen kapılar kapanabilir. Bu durumda yapılacak olan, çalışmayı bırakmak değil, niyeti diri tutmak ve sabrı korumaktır. Çünkü rızkı veren, insan değil, Allah’tır:

“Nice canlı vardır ki rızkını taşımaz; Allah onları da sizi de rızıklandırır.” (Ankebut, 29/60)

Rızık, sadece para demek değildir; ilim, sağlık, sabır, iman ve huzur da rızıktır. Allah rızkı dilediğine bol, dilediğine ölçülü verir; fakat her halin içinde hikmet vardır.

“Rabbinin rızkı dilediğine daraltır, dilediğine genişletir. Şüphesiz O, kullarını çok iyi bilendir, çok iyi görendir.” (İsrâ, 17/30)

İşsizlik dönemi, Allah’ın seni tembelliğe değil, tefekküre ve yeniden inşa sürecine çağırdığı bir dönem olabilir. Belki de bu duraklama, seni kendini daha iyi tanımaya ve yeni bir yön bulmaya hazırlıyordur.

Ahlak, sabır ve dua ile ayakta kalmak

Rabbimiz, zorluklar karşısında yapılacak en önemli iki şeyi söyler:

“Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 2/153)

Namaz ve dua, ruhun direncini artırır. Sabır ise ahlakın temeli, duanın kabulünün anahtarıdır.

Bununla birlikte, kendinize nazik olun. Ahlaki olgunluk sadece dış dünyaya değil, kendi nefsinize de merhametle yaklaşmayı gerektirir. Kendi değerinizi başkalarının sözleriyle ölçmeyin; Allah’ın sizi değerli gördüğüne inanın:

“Andolsun, biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.” (Tîn, 95/4)

Sonuç

Allah, sizi terk etmedi; sadece sizi eğitiyor, sabrınızı olgunlaştırıyor, kalbinizi güçlendiriyor.

Eğitimde uğradığınız haksızlıklar, sizin ilmî gayretini geçersiz kılmaz; Allah katında her samimi çabanız kaydedilir.

İşsizlik, değersizlik değil; yeniden yön bulma fırsatıdır.

Kötü insanların geçici mutluluğu, seni aldatmasın; gerçek mutluluk, Allah’a yakınlıkla mümkündür.

“Her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır.” (İnşirah, 94/6)

Sabırla direnin, duanızı bırakmayın. Allah, sabreden kulunun duasını en güzel zamanda kabul eder.

Bazen hayat, planladığımız gibi gitmez; ama her yaşanan, Allah’ın ilmi ve rahmeti içinde gerçekleşir. Bu zorluklar sizi kırmak için değil, güçlendirmek içindir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun