Müslüman dinlenemez mi?

Tarih: 10.08.2025 - 11:10 | Güncelleme:

Soru Detayı

Müslümanın da dinlenmeye, tatil yapmaya, gezmeye, seyahat etmeye hakkı yok mu, illa her zaman çalışma zorunda mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Müslüman elbette dinlenebilir, hatta dinlenmesi de gerekir, çünkü ruhunun ve duygularının, bedeninin ve organlarının da onun üzerinde hakkı vardır, bu hakkı yerine getirmediği takdirde sorumlu da olur:

Nitekim ailesini ve kendisini ihmal eden Osman b. Mazun’u, Hz. Peygamber (asm) Efendimiz şöyle uyarmıştır:

"Bil ki, ben, hem uyurum, hem namaz kılarım; oruç da tutarım, kadınlarla evlenirim de. Ey Osman, Allah'tan kork, zira ehlinin ve aileni senin üzerinde hakkı var, misafirin senin üzerinde hakkı var, kendi nefsinin ve sana ait özelliklerin senin üzerinde hakkı var. Öyle ise bazen oruç tut, bazen ye. Namaz da kıl, uykunu da al ve dinler." (1)

Ancak dinlenmek, helal ve meşru dairede olmalı, ibadetler zamanında yerine getirilmeli ve günahlardan uzak durulmalı.

İşte o zaman dinlenmek de ibadet olur.

Yüce dinimiz İslam, bizden; yaratılışımızın hikmetini, varlığımızın gayesini unutmadan bir hayat sürmemizi ister. وَهُوَ مَعَكُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْۜ  Nerede olursanız olun Allah sizinle beraberdir (2), ayeti gereğince her an Rabbimizin huzurunda olduğumuz şuuruyla hareket etmemizi emreder. 

İslam’ın hassasiyet gösterilmesini istediği hususlardan biri de çalışma ve dinlenme hayatıdır. Dinimize göre çalışmak ne kadar önemli ise istirahat etmek de aynı ölçüde önemlidir. Nitekim Yüce Rabbimiz, “Geceyi istirahat etmek için üzerinize örtü yaptık. Gündüzü de çalışıp geçim temin etme zamanı kıldık.” (3) buyurarak bu hakikate dikkatlerimizi çekmektedir.

Dolayısıyla Müslümanın; dinlenmeye, zihnen ve bedenen toparlanmaya, ruhen arınmaya, ailesiyle birlikte nitelikli zaman geçirmeye de ihtiyacı vardır. Ancak unutmayalım ki; Müslümanın çalışması da, dinlenmesi de, tatili de, eğlenmesi de meşru, ahlaki ve helal sınırlar içerisinde olmalıdır.

Ayrıca, Müslüman, dinlenirken de zamanını boş geçirmemeli, kulluk ve sorumluluk bilincini daima muhafaza etmelidir. Cenâb-ı Hak bu gerçeği bizlere şöyle haber vermektedir:

فَاِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْۙ. وَاِلٰى رَبِّكَ فَارْغَبْ “O halde bir işi bitirince hemen diğerine koyul ve yalnızca Rabbine yönel.” (4)

Yüce Allah Kuran’ı Kerim’de müminlerin özelliklerinden bahsederken şöyle buyurur: “Müminler gerçekten kurtuluşa ermiştir. Onlar ki, namazlarını huşu içerisinde kılarlar. Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden uzak dururlar.” (5)

Bu ilahi uyarı bizlere, hayatımızı; dünya ve ahiretimiz için faydalı işlerle değerlendirmemiz gerektiğini hatırlatmaktadır.

Ne yazık ki günümüzde bazı tatil organizasyonları, Allah’ın hükümlerini hiçe sayan, helal haram hassasiyetinden uzak, lüks ve israfın zirveye ulaştığı, nefsani arzu ve isteklerin sınır tanımadığı bir hâl almıştır. Böyle bir tatil anlayışının dinimizde asla yeri yoktur. 

Aslında dinlenmek ve tatil yapmak; tembellik ve miskinlikle, gaflet içinde geçirilen zamanlar olmamalı; aksine, farklı ve faydalı meşguliyetlerle verimli bir dinlenme fırsatına dönüştürülmelidir. Yeryüzünde gezip dolaşarak Yüce Rabbimizin kuvvet ve kudretini tefekkür etmeye, kâinata ibret ve hikmet nazarıyla bakmaya vesile olmalıdır.  Bu bilinçle yapılan tatil, sadece dinlenmek değil, aynı zamanda bir eğitim ve bir ibadettir. 

Dinlenme ve tatil; memleketimizi, köyümüzü, şehit kanlarıyla yoğrulmuş cennet vatanımızın tarihi ve doğal güzelliklerini çocuklarımıza tanıtmak için bulunmaz bir fırsattır. Tatil, anne babamızın hayır duasını almak, akrabalarımızla hasret gidermek için güzel bir imkândır. Evlatlarını ve torunlarını özleyen, onların yolunu bekleyen anne babalar için de bir sevinç kaynağıdır.

Bugün, nice anne baba evlatlarının, nice dede ve nine torunlarının yollarını gözlemektedir. Bir çift söze, bir selama, bir muhabbete hasret kalan nice büyüklerimiz var. Müslümanın Allah’a itaatten sonra yapması gereken en önemli görevi; anne babasına hizmet etmek, onların maddi ve manevi her türlü ihtiyaçlarını gidermektir. Onları yalnızlığa ve kimsesizliğe terk etmemek, onların gönüllerini kazanmaktır. Zira Peygamber Efendimiz (asm)’in bu husustaki uyarısı gayet açıktır: “Rabbin hoşnutluğu, anne babanın hoşnutluğuna, Rabbin öfkesi de anne babanın öfkesine bağlıdır.” (6)

Tatiller ve dinlenme zamanları, çocuklarımızın dinî, sosyal ve kültürel gelişimlerine; sıla-i rahim bağlarının güçlenmesine imkân tanıyan zaman dilimleridir. Allah Resulü (asm): “Rızkının bol, ömrünün bereketli olmasını arzu eden, akrabalık bağını devam ettirsin.” buyurmaktadır. (7)

O halde, tatillerde anne babamızı ve akrabalarımızı da ziyaret edelim. Dinî, ahlaki ve sosyal sorumluluklarımızı göz ardı etmeyelim. Tatillerimizi, kulluğumuzu unuttuğumuz, günahlara kapı araladığımız zamanlara dönüştürmeyelim.

Özetle söylemek gerekirse, “İki nimet vardır ki insanların çoğu, onları değerlendirme hususunda aldanmıştır. Bunlar; sağlık ve boş vakittir.” (8)

Kaynak:
1) Ebu Dâvud, Salât 317.
2) Hadîd, 57/4.
3) Nebe, 78/10-11.
4) İnşirâh, 94/7-8.
5) Mü’minûn, 23/1-3.
6) Tirmizî, Birr, 3.
7) Buhârî, Edeb, 12.
8) Buhârî, Rikâk, 1.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun