Enam Suresi 60. ayetinde ifade edilen, geceleyin ölmek gündüzün dirilmek ile ilgili bilgi verir misiniz?
- Uyanık ve uyku halindeki insan metebolizmasında farklı olan bir şeyler var mıdır?
Değerli kardeşimiz,
İlgili ayetin meali şöyledir:
“Geceleyin sizi öldüren, gündüzün de işlerinizi bilen; sonra belirlenmiş eceliniz tamamlansın diye gündüzün sizi dirilten odur. Sonra dönüşünüz yine onadır. Sonunda o, yaptıklarınızı size haber verecektir.” (Enam, 6/60)
Bu ve bundan sonraki ayetler, surenin genel muhtevasına uygun olarak özellikle inkarcılar ve müşriklere karşı yüce Allah'ın varlığını ve birliğini, kudret ve ilminin mükemmelliğini gösteren yeni deliller ve örnekler ortaya koymaktadır.
"Geceleyin öldürme"den maksat, insanın uykuya daldırılması, "diriltme"den maksat da uykudan uyandırılmasıdır. Uyku ve uyanma için vefat ve ba's kökünden fiillerin kullanılması, uyku ile ölüm, uyanma ile de yeniden dirilme arasında, bir ölçüde ruhî ve fizyolojik bir benzerlik olmasından dolayıdır. Uyku sırasında organizmanın faaliyetlerinin bir kısmı tamamen durmakta, bir kısmı da yavaşlamaktadır. Özellikle görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma duyularıyla hareket, konuşma gibi faaliyetlerin; ayrıca birçok duygusal tepkilerin durması yahut yavaşlaması, uykunun ölümü hatırlatan bir olay olduğunu gösterir. Uyanma ise çeşitli bedenî ve psikolojik faaliyetlerin yeniden normale dönmesini sağladığından, bir bakıma yeniden hayata dönüştür.
Ayette dikkati çeken önemli bir husus da öldürme (uyutma) ve diriltme (uyandırma) fiillerinin Allah'a nispet edilmesi, böylece insanın uyuması ve uyanmasının kendi iradesine bağlı olmadığının gösterilmesidir. Uyuma, bedenin ve ruhun dinlenmesi için bir ihtiyaç olarak görülmektedir. Allah'ın değişmez kanunları uyarınca beden ve ruh, uyku yoluyla dinlenme ihtiyacı hissettiği zaman, normal şartlarda ve zorunlu olarak uyku olayı meydana gelir. Hiçbir insan bu zorunluluğu ortadan kaldırma gücüne sahip değildir.
"Sizi öldüren ... sizi dirilten odur." şeklindeki vurgulu ifadeler, yüce Allah'ın hem kudretini hem de lütfunu göstermektedir. Zira bu ifadeler "O istemeseydi siz uyuyamazdınız; uyuduğunuz takdirde de uyanamazdınız." anlamını taşıyor. Ayetteki "ceraha" fiili, genellikle "işleme, yapma" mânasında kullanılmakla birlikte, kök anlamı (delme, yırtma, yaralama) itibariyle, öncelikle kötülük işlemeyi ifade eder ve Allah'ın belirtilen lütfuna karşı kulun nankörlüğüne işaret eder. Yine de Allah her insanı "belirlenmiş ecel"ine kadar yaşatmak suretiyle rahmetini tecelli ettirir. Ancak eninde sonunda herkes ona dönecek ve o, bütün insanlara neler yaptıklarını haber verecektir.
İnsan ve birçok canlıların dinlenmesine yönelik bulunan uyku, vücut sistemine yerleştirilip Allah'ın insandan yana lütfunu yansıtan kanunlarından biridir. Bu devrede küçük ölüm başlar; bilinç kaybolur, ruhi faaliyetin kesif bir bölümü duraklamaya geçer, yetenekler görevini tatil eder, sinir durumu, kalb hareketi çok azalır.
Uyku, insana belli devrelerde periyodik biçimde gelir ve tersine de çevrilebilir. Ruhun, bulunduğu ortamla ilişki kurma yeteneği ortadan kalkar, onun bir veya birkaç ibresi mâna âlemine intikal sağlar. Gördüğümüz rüyaların çoğu bu intikal sonucu gerçekleşir. Ruh tamamen serbest olmadığı için gördüğü şeyleri çok karmaşık biçimde bazı misaller doğrultusunda alır ve beynimize intikal ettirir.
Ölüm gelinceye kadar bu hâl sürüp gider. Yani büyük ölüm gelinceye kadar küçük ölüm sayılan uyku düzenli olarak devam eder ve ruhun faaliyeti bedenle azalır, mana ve misal âlemiyle irtibat kurar. Büyük ölümde ise, ruh tamamen serbest kalır ve mana âleminde olup biten hususları daha net görme imkânına erişir.
Kur'ân'da, ilahi varlığın ve kudretin yüceliğinden söz edilirken, öldükten sonra dirilmeye, yeni bir hayatın başlayacağına yer verilir. Sonra da uykunun ölüme, uyanmanın yeniden dirilip kalkmaya açık bir delil olduğuna dikkâtler çekilir. Bedenle ruh arasındaki ilgi ve ilişkiyi, ilahi hayat kanunu bazen azaltır (uyku halinde olduğu gibi); bazen da keser (ölüm halindeki durum gibi). Sonra bizim, mahiyetini bilmediğimiz "Kün! (ol)" emriyle tekrar ruhla beden arasındaki ilişki ve ilgiyi sağlar ve yeniden dirilme olayı meydana gelmiş olur.
İlim, bize uykunun mahiyetini henüz tamamen açıklayamadığına göre, öldükten sonra dirilmenin mahiyetini, ruhla beden arasındaki irtibatın ölçü ve anlamını nasıl açıklayabilir? Allah bize uykuyu bir misal vererek iyi düşünmemizi ve o açıdan hareketle neticeye varmamızı murat etmiştir. Çünkü metafizikle ilgili konular, daha çok bir iman ve irfan meselesidir. (bk. Kur’an Yolu, Heyet; İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Celal Yıldırım, ilgili ayetin tefsiri)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Bazı kaynaklarda uykunun geçici bir yokluk olduğu söylenmektedir. Bu doğru mudur?
- Uykusuzluk, uyanamamaya çözümler nelerdir?
- Zümer suresi 42. ayeti açıklar mısınız? Sanki bu ayette iki tür ruhtan bahsediliyor. Buna bir açıklama getirebilir misiniz?
- Bilim, ruha atfedilen özelliklerin insan beyninin fonksiyonu olduğunu mu söyler?
- EL-BÂİS
- ÂHİRETE İMAN
- Kabirleri olmayanlar, kabirlerinden nasıl kalkar?
- EN'ÂM SÛRESİ
- Peygamberimiz, gece teheccüt namazını kılamadığında, gündüz on iki rekat olarak kaza eder miydi?
- Kabir hayatında ruh uykuda mıdır?