Kuran da neden “iman etmek” ifadesi kullanılır?

Tarih: 19.04.2019 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İslam’ın hak din olduğunu tamamen ispatlayan deliller varsa neden Kuran'da ‘’iman etmek’’ ifadesi kullanılır?
- İnanmak gerçekliği tam olarak ispat edilmeyen şeyler için kullanılan bir ifade değil midir?
- Arapça'da ‘’iman etmek’’ ifadesi şüphesiz bir şekilde inanmak anlamına mı gelir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Evet, iman etmek ifadesi, şüphesiz bir şekilde inanmak ve kabul etmek demektir.

Sözlükte “güven içinde bulunmak, korkusuz olmak” anlamındaki emn (eman) kökünden türeyen iman “güven duygusu içinde tasdik etmek, inanmak” demektir.

“Sağlamlaştırmak, kesin karar vermek, tasdik etmek” manasındaki akd kökünden türeyen itikat da “iman” karşılığında kullanılır.

Terim olarak iman genellikle “Allah’tan alıp din adına tebliğ ettiği kesinlik kazanan hususlarda peygamberleri tasdik etmek ve onlara inanmak” diye tanımlanır. Bu inanca sahip bulunan kimseye mümin, inancının gereğini tam bir teslimiyetle yerine getiren kişiye de müslim denir. Ayrıca Türkçe’de müslim kelimesinin Farsça kurala göre çoğulu olan Müslüman da (müslimân) bu anlamda kullanılmaktadır.

Kur'an-ı Kerîm’de iman kavramı 800’den fazla yerde geçer. İman etmeyi ve inananları nitelemek için “doğru söylemek” anlamındaki sıdk kökünün, ayrıca kalbin iman sayesinde huzura kavuşmasını ifade etmek için “şüpheden uzak olarak bilmek” manasında yakn (yakīn) kökünün türevleri (Bakara 2/4; Mâide 5/50) ve “huzur bulmak, güven duymak” anlamındaki itminan kavramı kullanılır. (Bakara 2/260; Ra‘d 13/28)

İbnü’l-Cevzî “kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve organlarla amel” şeklinde tanımladığı imanın Kuran’da beş manada kullanıldığını kaydeder: Tasdik, sadece dilin ikrarı, tevhid, peygamberi onaylama, namaz.

Kur’an’da Allah’a, peygamberlerine ve âhiret gününe inananların, sâlih amel işleyenlerin kurtuluşa ereceği (Bakara 2/2-5) ve insanların bu konularda irade hürriyetine sahip kılındıkları (Kehf 18/29) anlatılır. İman kalbe atfedilen bir eylem olmakla birlikte (Hucurât 49/14; Mücâdele 58/22) cennet ehlini iman ve salih amel sahiplerinin teşkil edeceği belirtilerek (Bakara 2/82) imanla ilâhî emirlere uymak arasında sıkı bir ilişki bulunduğuna dikkat çekilir.

Yine Kur'an’da müminlerin Allah’tan başka bir tanrıya tapmamak, O’nun haram kıldığı cana kıymamak ve zina etmemek gibi yasaklara uydukları (Furkān 25/68), oruç tutmak, namaz kılmak, iyiliği emretmek ve kötülüğü engellemek gibi buyrukları yerine getirdikleri (Tevbe 9/112) belirtilir; böylece iradeye dayalı imanın ilâhî rızaya uygun amellerle tamamlanmasının gerekliliğine işaret edilir.

Ehl-i sünnet kelamcılarına göre imanın esası kalbin tasdikinden ibarettir, çünkü ayet ve hadislerde iman dilin ikrarına değil kalbin tasdikine bağlanmıştır. (Mâide 5/41; Nahl 16/106; Hucurât 49/14; Müslim, Îmân, 41)

Tasdikin mahiyeti de haberin ve haber verenin doğruluğunu kabul etmektir. Neye, nasıl ve niçin inanıldığının bilinmesi yönünden imanın oluşumunda bilgi unsuru da önemli olmakla birlikte bilinen şeyin imana dönüşebilmesi için his ve kalp yoluyla benimsenmesi gerekmektedir.

Tasdikin bir mantık terimi olarak “zihnin bir hükme varması” şeklinde tanımlandığı dikkate alınırsa onun mantıkî anlamıyla dindeki imanı karşılamakta yeterli olmadığı görülür. Mantıkta dış dünya ile ilgili önermeleri doğrulamak bir tasdikse de iman değildir. Çünkü imanın gayb, ahlak, derunî, ferdî ve içtimaî hayatla ilgili boyutları vardır. İmanın terim anlamı ise dinî manadaki tasdike açıklık kazandırmaktadır (Teftâzânî, Şerḥu’l-Aḳaid, Beyrut 1411/1991, s. 189).

“İnşallah müminim” demenin caiz olup olmayacağını konu edinen istisna meselesi de imanın mahiyeti açısından tartışılmıştır.

Matürîdîler, iman lafzı dinde kesinlik ifade ettiği için istisnanın söz konusu olamayacağı ifade ederler. (Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevḥîd, s. 388-389)​

Eş‘arîler ise, imanın hakikatiyle değil kemal ve akıbetiyle ilgili olarak istisnanın mümkün olacağı görüşünü benimsemişlerdir.

Dinden olduğu kesin biçimde kanıtlanan itikadî, amelî ve ahlâkî bütün hükümlere inanmak, bunların farz, helâl veya haram olduğunu tasdik etmek de mümin olmanın şartıdır.

Demek ki, iman etmek kesin kabul etmektir, kesin inanmaktır.

İlave bilgi için tıklayınız:

Görmediğimiz şeylere neden kesin bir şekilde inanmamız gerek ...
Bir şeyi bilmek imanı ortadan kaldırır mı?
İslam, neden iman ettiğimize şahitliği zorunlu tutuyor?
Dini aklıyla ölçen kadar zararlı kimse yoktur. Ahir zamanda kocakarı ...
Allah'ın varlığına kalbimizle tasdik edip inandığımızı nasıl anlarız ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun