Kulların cennete yahut cehenneme gidecekleri konusu, kader-i mutlakta mı ele alınır, kader-i muallakta mı?

Tarih: 14.09.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kaynaklarda cennetlik ve cehennemliklerin “kader-i mutlak” veya “kader-i muallak”ta olacağına dair bir bilginin olduğunu bilemiyoruz. Zaten böyle bir şey düşünülemez de. Çünkü kader-i muallak demek, Levh-i Mahfuz'da bazı şartlara bağlı olarak kaydedilen bilgiler demektir. Bu sebeple, insanların akıbetleriyle ilgili bilgilerin, bununla alakalı bir taksimata tabi tutulması doğru olamaz. Allah’ın ilminin bir nevi olan “kader” kavramı her şeyden önce -sebepleri, şartları ne olursa olsun- olan, olmakta olan, olacak olan her şeyin mebde ve meadını, başlangıç ve akıbetini bir bütünlük içerisinde resmeden bir ilmî tablodur.

Bununla beraber, kader-i muallak da kader-i mutlak içerisinde mütalaa edilir. Çünkü Levh-i Mahfuz'daki muallak denilen şartların nasıl oluşacağına dair durumları da, mutlak ilahî ilmin dışında olamaz. Örneğin, Lveh-i Mahfuz'da faraza “Falanca kimse anne babasını razı ederse cennete, etmezse cehennem gider.” diye bir şey yazılı ise, bu adamın anne-babasıyla nasıl bir muamele yapacağını Allah bilmektedir. Ve bu mutlak kaderdir.

Yalnız şunu belirtmeliyiz ki, insanlar, durumlarını, akıbetlerini kadere bağlayamazlar. Evvela, kaderde neyin nasıl olduğunu bilmezler. İkincisi, insanların özgür iradeye sahip olmaları da kaderde vardır. Bu özgür iradelerini iyiye kullandıkları zaman puan kazanırlar.

Bunun için biz aksine insan için “kaderin muallak mı, mutlak mı olduğu” yönündeki bilgilerin bu konuda pek fazla bir önem taşımadığını düşünüyoruz. Zira, Allah âdildir, insanların cennetlik veya cehennemlik olmalarını, onların iradeleri dışında tayin edip -kura çeker gibi- birilerini buraya, birilerini şuraya göndermek gibi bir zulümden sonsuz muarra ve mualladır.

Kader neyin nasıl olacağını önceden ilahî ilimde şekillenmesidir. Allah’ın her şeyi önceden bilmesi, uluhiyetin gereğidir, zira Allah hiçbir konuda -haşa- cahil olamaz. İlim ise, kudret gibi değildir, zorunlu sonuçlar doğurmaz. Aksine ilim maluma tabidir.

Özetlersek; Allah’ın ilminin bir nevi olan kader, insanların imtihanında zorlayıcı bir faktör değildir. Bu, ilim sıfatının en bariz özelliğidir. İnsanların cennete veya cehenneme gitmeleri, insanların özgür iradeleriyle -Allah’ın emir ve yasakları çerçevesinde gösterdikleri tavırlarıyla- şekillenecektir. Bu, Allah’ın adaletinin bir gereğidir. Allah’ın sonsuz ilmiyle her şeyin akıbetini bilmesi, onun rububiyetinin ve uluhiyetinin bir gereğidir. Allah, kullarına komplo kurmaktan sonsuz münezzehtir.

Zat-ı Akdesini, esma-i kudsiyyesni ve sıfat-ı mukaddesesini kâinatın zerratı adedince takdis ederiz.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun