Kediler sahiplerine dua eder mi?

Tarih: 26.04.2023 - 20:03 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kediler içimizden düşündüğümüz şeyleri bilir mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ayet ve hadislerde kedilerin sahipleri için dua ettiklerine dair bir bilgiye rastlayamadık.

Fakat, bitkilerin zikirlerinden sahipleri paylarını aldıkları gibi, kedi gibi hayvanların zikirlerinden daha fazla nasiplenmeleri söz konusu olabilir.

Hatta denilebilir ki, özellikle kedilerin asıl rezzakları olan Allah’a bağlılıkları, ona müteşekkir olmaları, sebepler dairesindeki varlıklara -sahipleri de olsa- pek fazla iltifat etmedikleri anlaşılıyor. Bu husus Bediüzzaman Hazretlerinin aşağıdaki ifadelerinden anlamak mümkündür:

“Hatta bir gün kedilere baktım. Yalnız yemeklerini yediler, oynadılar, yattılar. Hatırıma geldi:

"Nasıl bu vazifesiz canavarcıklara mübarek denilir?"

Sonra gece yatmak için uzandım. Baktım, o kedilerden birisi geldi, yastığıma dayandı, ağzını kulağıma getirdi. Sarih bir surette "Ya Rahîm, Ya Rahîm, Ya Rahîm, Ya Rahîm" diyerek güya hatırıma gelen itirazı ve tahkiri, taifesi namına reddedip yüzüme çarptı.

Aklıma geldi:

"Acaba şu zikir bu ferde mi mahsustur, yoksa taifesine mi âmmdır? Ve işitmek yalnız benim gibi haksız bir muterize mi münhasırdır, yoksa herkes dikkat etse bir derece işitebilir mi?"

Sonra sabahleyin başka kedileri dinledim. Çendan onun gibi sarih değil, fakat mütefavit derecede aynı zikri tekrar ediyorlar. Bidayette hırhırları arkasında "Ya Rahîm" farkedilir. Git gide hırhırları, mırmırları, aynı "Ya Rahîm" olur. Mahreçsiz, fasih bir zikr-i hazîn olur. Ağzını kapar, güzel "Ya Rahîm" çeker.

Yanıma gelen ihvanlara hikâye ettim. Onlar dahi dikkat ettiler, "Bir derece işitiyoruz." dediler.

Sonra kalbime geldi:

"Acaba şu ismin vech-i tahsisi nedir? Ve ne için insan şivesiyle zikrederler, hayvan lisanıyla etmiyorlar?"

Kalbime geldi: Şu hayvanlar çocuk gibi çok nazdar ve nazik ve insana karışık bir arkadaş olduğundan, çok şefkat ve merhamete muhtaçtırlar. Okşandığı vakit hoşlarına giden taltifleri gördükleri zaman, o nimete bir hamd olarak, kelbin hilafına olarak esbabı bırakıp yalnız kendi Hâlık-ı Rahîm'inin rahmetini kendi âleminde ilân ile nevm-i gaflette olan insanları ikaz ve "Ya Rahîm" nidasıyla: Kimden meded gelir ve kimden rahmet beklenir, esbabperestlere ihtar ediyorlar.” (Sözler, Yirmi Dördüncü Söz, s. 334)

Denilebilir ki, bu durum bir tevhid-i müstağraktır. Kedi bu hakiki tevhid içine girdiği için tabir yerindeyse fenafillah makamında “Allah bes gayrı heves.” diyor, başka bir şey demiyor.

Ayrıca Kuran’da her varlığın kendi hal diliyle tesbih ettiği haber veriliyor.

"Kainatta hiçbir şey yoktur ki hamd ile Allah'ı tesbih etmesin, onu anmasın, ona dua etmesin. Fakat siz onların bu tesbihlerini, zikirlerini, dualarını fark etmiyorsunuz." (İsra, 17/44)

“Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı tespih ve ona hamd etmesin,” mealindeki ayet-i kerimede geçen “şey” tabiri, canlı-cansız her varlığı içine alır. Her şey onu tespih eder ve ona medih ve senada bulunur.

Biz dünyevi işlerimizi fani olmaktan kurtarıp baki meyveler haline gelmesini istiyorsak, yaptığımız işlerin ve ilgilendiğimiz bitkilerle hayvanların ibadetlerinden bize de verilmesini arzu ediyorsak her işimiz Allah'ın rızasına uygun olması gerekir. Bunun ölçüsü de yaptığımız işlerde öncelikle haramdan sakınmak ve mümkün mertebe Peygamberimiz (asm)'in sünnetini uygulamaktır. Bu kriterlere uyuldukça yapılan dünyevi işler de ibadet hükmünü alır.

İlave bilgi için tıklayınız:

Dünyevi işlerinin ibadet hükmüne geçmesi için namazın şart ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun