Karanlık geceler gibi fitneler nasıl olur?

Tarih: 04.06.2024 - 14:33 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bir hadiste duymuştum, ahir zamanda karanlık gece gibi fine olacakmış; insanlar mümin olarak sabalayıp kafir olarak gecelermiş. Bu nasıl olur?
- Bu hadis sahih mi? Metnini paylaşıp akılayabilir misiniz? 

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu konuyu anlatan sahih bir hadis-i şerif vardır.

Ebû Hüreyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (asm) şöyle buyurdu:

« بادِروا بالأعْمالِ الصَّالِحةِ ، فستكونُ فِتَنٌ كقطَعِ اللَّيلِ الْمُظْلمِ يُصبحُ الرجُلُ مُؤمناً ويُمْسِي كافراً ، ويُمسِي مُؤْمناً ويُصبحُ كافراً ، يبيع دينه بعَرَضٍ من الدُّنْيا»

“Yararlı işler görmekte acele ediniz. Zira yakın bir gelecekte karanlık geceler gibi birtakım fitneler ortalığı kaplayacaktır. O zamanda insan, mümin olarak sabahlar, kâfir olarak geceler; mümin olarak geceler, kâfir olarak sabahlar. Dinini küçük bir dünyalığa satar.” (Müslim, İmân 186.)

Faydalı işler ve hizmetlerde gözü açık davranmak, fırsatları anında değerlendirmek, bu konuda Yüce Dinimizin tavsiye ettiği yegâne aceleciliktir. Zira halkımızın isabetle belirttiği gibi, “Elden kalan elli gün kalır.”, “İyilerin tembelliği, kötülerin faaliyetidir.”

İyilik yapmayı, faydalı iş görmeyi nefis ve şeytan istemez, bu onlara çok ağır gelir. Onun için de bu tür işlerin daima tehir edilmesini isterler. Oysa gelecek günlerin neler getireceği hiç belli olmaz.

Hadis-i şerifte bu noktaya dikkat çekilmekte, her şeyi kopkoyu bir karanlık içinde tanınmaz hâle sokarak birtakım büyük fitnelerin ortaya çıkmasından önce, iyi şeyler yapmaya bakmak gerektiği hatırlatılmaktadır. Olumsuzluklar o noktaya varabilir, ortalık öylesine allak bullak olabilir ki, -Allah korusun-, insan mümin olarak sabahlamışken o günün akşamına kâfir olarak girer veya mümin olarak girdiği gecenin sabahına kâfir olarak çıkar. Bu, tam anlamıyla bir fitne ve kargaşa ortamıdır. Böyle bir zeminde kimse ne yaptığını ne yapması lazım geldiğini bilemez.

O fitne günlerinde din gibi, iman gibi dünyalara değişilemeyecek kutsal değerler, küçük dünyevî karşılıklara satılır, peşkeş çekilir. Öz değerlere yabancı ve düşman sistemlerin hükmü altında kalınabilir. İşte bu noktada iman, işportaya düşmüş demektir; kafa, gönül ve evlerde irtidat havası esmeye başlamış demektir. Müslümanlar böylesine acılı günleri tarih boyu yer yer yaşamışlardır.

Hadis-i şerifte belirtilen fitneler birkaç şekilde tezahür edebilir:

* İki Müslüman grup arasında sırf ırkçılık ve kızgınlık sebebiyle çatışma çıkar. Karşılıklı olarak can ve mala tecavüzü helal sayarlar.

* Yöneticiler zalim kimseler olur, Müslümanların kanını döker, mallarını gasbeder, içki içerler. Bazı kişiler de onların haklı olduklarını savunurlar. Hatta bazı âlim geçinen kişiler, onların işledikleri bu tür haramların işlenebileceğine fetva verirler.

* İnsanlar arasında dine muhalif ilişkiler, alışverişler vs. cereyan eder; bunları helal sayarlar.

Bunlar ve daha sıralanabilecek diğer görüntüler, farkedileceği gibi tamamen kişinin din ve imanına dokunur. Fitne de zaten din ve imanın tehlikeyle yüzyüze kalmasıdır.

Sabah-akşam, iman-küfür arasında gelip gitmeye vesile olacak fitne ortamlarına düşmemek için daha önceden iyi işler yapmaya, salih amel işlemeye gayret etmelidir. Bu iman uyanıklığının işareti ve tabiî bir gereğidir.

Bu durumda neler yapmalıyız:

1. Dine, imana sıkı sıkı sarılmak gerekir.

2. Durum kötüleşmeden, Müslümanlar güzel işler yapmakta birbirleriyle yarışmalıdır.

3. Ahir zamanda fitneler, gece karanlıkları gibi birbiri ardınca gelip duracaktır. Gelen gün, geçeni aratacaktır.

4. Dini dünyaya satmak, dünyevî herhangi bir değere değişmek, bu işin en çirkin ve kötü sonucudur.

5. Kötüler ve kötülükler, ancak iyiler ve iyilikleri çoğaltmak ve desteklemek suretiyle önlenebilir. (bk. Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Erkam Yay., Hadis No: 88)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun