Yalınayak, çıplak ve sünnetsiz mi dirileceğiz?

Tarih: 11.03.2025 - 13:05 | Güncelleme:

Soru Detayı

“Ey insanlar! Şüphesiz ki siz yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olarak Allah’ın huzuruna toplanacaksınız. 'Ey insanlar! Şüphesiz ki siz yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olarak Allah’ın huzuruna toplanacaksınız.' (Enbiya, 21/104) Haberiniz olsun! Kıyamet günü insanların ilk giydirileni İbrahim (as)’dır. Haberiniz olsun! Ümmetimden bir takım kimseler getirilip sol tarafa, cehennem tarafına sevk edileceklerdir..."
- Bu hadis-i şerifin tamamını yazıp açıklamasını yapar mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İbni Abbas (ra) şöyle dedi:

: قَامَ فينَا رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم بمَوْعِظَةٍ فقال :

« أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّكُمْ محشورونَ إِلَى اللَّه تَعَالَى حُفَاةَ عُرَاةً غُرْلاً »

 { كَمَا بَدَأْنَا أَوَّلَ خَلْقٍ نُعِيدُهُ وَعْداً علَيْنَا إِنَّا كُنَّا فَاعِلِينَ }  [ الأنبياء : 103]

« أَلا وَإِنَّ أَوَّلَ الْخَلائِقِ يُكْسى يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِبراهيم صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم، أَلا وإِنَّهُ سَيُجَاء بِرِجَالٍ مِنْ أُمَّتِى، فَيُؤْخَذُ بِهِمْ ذَاتَ الشِّمال فأَقُولُ: يارَبِّ أَصْحَابِي ، فيُقَالُ : إِنَّكَ لا تَدْرِي مَا أَحْدَثُوا بَعْدَكَ ، فَأَقُول كَما قَالَ الْعَبْدُ الصَّالِحُ »:

{ وكُنْتُ عَلَيْهمْ شَهيداً ما دُمْتُ فِيهمْ }

 إِلَى قولِهِ :  { العَزِيز الحَكيمُ } [ المائدة : 117 ، 118 ]

« فَيُقَالُ لِي : إِنَّهُمْ لَمْ يَزَالُوا مرْتَدِّينَ عَلَى أَعقَابِهِمْ مُنذُ فارَقْتَهُمْ »

Resûlullah (asm) vaaz etmek üzere aramızda doğrulup ayağa kalktı ve şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Şüphesiz ki siz yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olarak Allah’ın huzuruna toplanacaksınız.

‘...İlk defa yoktan var ettiğimiz gibi yeniden yaratacağız, bu vaadimizdir. Biz gerçekten bunu yapmaya muktediriz.’ (Enbiyâ, 21/104)

Haberiniz olsun! Kıyamet günü insanların ilk giydirileni İbrahim (as)’dir. Haberiniz olsun! Ümmetimden birtakım kimseler getirilip sol tarafa, cehennem tarafına sevk edileceklerdir. Ben:

– Ey Rabbim! Bunlar benim ashâbım, benim ümmetim, derim. Bunun üzerine:

– Sen, bunların senden sonra ne bid’atler ortaya çıkarıp ne kötülükler yaptıklarını bilmezsin, denir. Bunun üzerine ben, sâlih kul İsâ (as)’ın dediği gibi derim:

'...Ben aralarında bulunduğum sürece durumlarını gözettim; fakat sen beni öldürüp aralarından alınca, onların denetleyicisi ve gözetleyeni sadece sen oldun. Sen her şeye hakkıyla şahitsin. Onları cezalandıracaksan şüphesiz ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlayacaksan, mutlak güçlü ve hikmet sahibi ancak sensin.' (Mâide, 5/117-118).

Bunun üzerine bana şöyle denilir:

Gerçekten onlar, sen kendilerinden ayrıldığından beri, topukları üzerinde geri dönüp, dindarlıktan dinsizliğe yönelmeye devam ettiler.” (Buhârî, Enbiyâ 8, Rikâk 45; Müslim, Cennet 58.)

Bu hadis-i şerif, içinde zikredilen ve delil olarak getirilen âyet-i kerîmelerden de anlaşıldığı gibi, kıyamet günü insanların yeniden diriltilerek Allah’ın huzurunda toplanacaklarını haber vermektedir. Bu diriliş ve yeniden yaratılış, insanın ilk yaratıldığı, annesinden doğduğu şekilde olacaktır. Onlar, cisimlerinden, bedenlerinden hiçbir şey kaybetmemiş olarak yeniden hayata döndürüleceklerdir. Allah Teâlâ’nın vaadi böyledir. Onun her vaadi her sözü haktır, mutlaka gerçekleşecektir.

Peygamber Efendimiz (asm), kıyamet gününde ilk giydirilecek kişinin İbrahim (as) olacağını haber vermektedir. Bundan, bütün insanların giydirileceği gerçeğini de anlamaktayız. İlk defa İbrahim (as)ın giydirilmesinin sebebi, onun fakirleri ilk giydiren veya ateşe atıldığı zaman, Allah’ın rızası için elbisesi soyularak ilk çıplak kalan kişi olmasındandır. İlk defa Hz. İbrahim sünnet olduğu ve sünnet mahalli açıldığı için, ilk tesettür mükâfatının ona verileceği de söylenmiştir.

Bu konuda çeşitli ve farklı rivayetler de bulunmaktadır. Peygamberimiz (asm) bir hadislerinde:

“İnsanlar diriltildikleri zaman kabrinden ilk çıkacak olan benim.” buyururlar. Bunun devamındaki bir hadislerinde ise: “Cennet elbiselerinden bir elbise giyerim, sonra arşın sağ tarafında ayakta dururum. O esnada bu makamda, Allah’ın yarattıklarından benden başka hiç kimse yoktur.” (Tirmizî, Menâkıb 1) buyurmaktadır.

Peygamberimiz’in (asm) elbisesi ve ölüm anında üzerinde bulunan gömleği ile defnolunduğunu belirten bir rivayetten hareketle (bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 34; İbni Mâce, Cenâiz 11; Muhammed eş-Şâmî, Sübülü’l-hüdâ, XII, 327), kıyamet gününde kabrinden elbisesiyle kalkıp çıkacağını söyleyen âlimler olmuştur. Ancak bu rivayetler delil alınmaya uygun ve sıhhatli hadisler olarak kabul edilmemiştir. İslâm alimlerinin söylediğine göre, nebîlerle velîler yalın ayak ve çıplak bir vaziyette kabirlerinden kalkacaklar, fakat mahrem yerlerini kimse görmeden kefenlerini giyeceklerdir. Peygamberlerin şanına bunun layık olduğu ifade edilir.

Hesap gününde insanlar, dünyadaki inançları ve amellerine göre ayrılacak, ya mükâfat yeri olan cennete veya ceza mahalli olan cehenneme sevkedileceklerdir. Cennet iyiler yurdu, cehennem de isyankâr, itaatsiz ve günahkârların yeridir.

Peygamberimiz (asm), ümmetinden bazılarının cehenneme sevkedildiklerini görünce, onlara olan düşkünlüğü ve merhameti sebebiyle, Cenab-ı Hakk’a yalvarır ve onların kendi ashabından, kendi ümmetinden olduğunu söyler. Ancak kendisine verilen cevapta, cehenneme sevkedilen bu kişilerin, kendisinin ümmetinden olma vasfını taşımadıkları, dinden olmayan ve kendilerini İslâm dairesi dışına çıkaran işler yaptıkları, bid’atler işledikleri, günahlara daldıkları, bu sebeple de cehennemi hakettikleri hatırlatılır. Bütün bu olumsuz davranışlarıyla bu kişiler, Kur’an ve Sünnet çizgisinden ayrılmış, Peygamber-i Zîşân’ın (asm) yolunu ve izini takib etmemiş, sapıklar ya da isyankârlar zümresine katılmışlardır. Hadisteki “ashâbım” lafzına bakarak, bu kişilerin Peygamber Efendimiz’in (asm) vefatından sonra, Hz. Ebû Bekir’in (ra) halifeliği zamanında irtidad edip dinden dönen bedevîler olduğu söylenebilir yahut daha geniş anlamda ümmet kastedilerek, sonraki asırlarda İslâm’dan ayrılan veya sapıklığa düşenlerin her biri veya ümmetin içindeki münafıklar hedef alınmış olabilir. Hattâbî, sahâbe-i kirâmdan olup da irtidad eden ve o şekilde ölen kimse bulunmadığını sadece bedevîlerden birtakım beyinsizlerin dinden döndüğünü söyler.

Peygamber Efendimiz (asm), Allah Teâlâ’nın huzurunda kendini müdafaa eder ve Kur’ân-ı Kerîm’de de zikredilen, İsa (as)ın söylediği ifadeleri anar. Ancak, ümmetinden birtakım kişilerin onun ölümünden sonra nasıl dinden uzaklaştıkları ve İslâm’ı terk edip ridde ehlinden oldukları tekrar hatırlatılır. Bu durumda onların şefâata nâil olmayacakları da anlatılmış olur. Kâdî İyâz, bunların bir kısmının büyük günah işleyen âsîler, diğerlerinin de küfre dönenler olmak üzere iki sınıf olduğunu söyler.

Netice itibariyle, Kur’an ve Sünnet çizgisi ve hudutları dışına çıkmak, Peygamber’in yolundan ve izinden ayrılmak insanı ya isyankâr olarak veya iman dairesinin dışına çıkmak suretiyle kâfir olarak Allah’ın huzuruna götürür. Her iki hâlde de sonuç pişmanlıktan ibaret olur.

Özet olarak;

- Kıyamet ve daha sonra ikinci hayat, haktır. İnsanlar ilk halleri ile ve bütün unsurları ile yeniden yaratılacaklardır. Herkes ameline göre hesaba çekilecek ve yaptığının karşılığını görecektir.

- Allah’ın dinini değiştiren ve ona itikâdî, amelî bid’atlar sokanlar, cehennem azabıyla cezalandırılacaklardır. Bunlardan küfre düşenler ebediyyen cehennemde kalacak, günahkâr asiler ise, suçları miktarınca ceza görüp sonra cehennemden çıkarılacaklardır.

- Sünnetiyle amel edip ona sımsıkı sarılmadıkça, bir kimsenin sadece Peygamber’in (asm) ümmetinden olduğunu söylemesi veya ümmetin içinde yaşaması onun kurtuluşunu sağlamaz.

(bk. Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Erkam Yay., H. No: 167)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun