İsra 60. ayete göre, korkutmak sadece büyük günahları mı artırıyor?

Tarih: 02.01.2014 - 12:08 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İsra 60. ayetin sonunda “Biz onları korkutuyoruz, fakat bu onların büyük günahlarından başka bir şeyi arttırmıyor.” deniliyor.

- Allah c.c her şeyi biliyor amenna. Korkutulanların korkmadığını da son nefesine kadar da korkmayacağını biliyor. Ama Allah yine de korkutuyor?..

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetin meali şöyledir:

“Unutma ki vaktiyle sana: 'Rabbin insanları ilim ve kudretiyle kuşatmıştır.' demiştik. Gerek mi'raçta sana gösterdiğimiz temaşayı, gerek Kur’ân’da lânetlenen ve cehennemin dibinde biten o zakkum ağacını, sırf insanları deneme vesilesi kıldık. Biz onları korkutuyoruz da bu, onların azgınlığını artırmaktan başka bir işe yaramıyor.” (İsra, 17/60)

- “Rabbin insanları ilim ve kudretiyle kuşatmıştır” mealindeki ifade, Hz. Peygambere (asm) bir teselli ve tebliğ görevini korkmadan yerine getirmeye devam etmesine yönelik bir teşviktir.

Bunun anlamı şudur: “Sen korkma, Allah seni insanlardan korur. Bunu daha önce de sana bildirmiştik. Zira O, bütün insanları kontrol etmekte, onları ilim ve kudretiyle kuşatmaktadır. Onlar Allah’a rağmen sana bir sıkıntı veremezler.” (bk. Taberi, Razî,  ilgili ayetin tefsiri)

- Hz. Peygamber (asm)'in miraca çıkarılması ve Kur’an’da Zakkum ağacının zikredilmesi, insanları test etmeye yöneliktir. Ateşte ağacın bulunması gerçekten insanların havsalasını zorlayan bir gerçektir. Ayette, bunun zikredilmesinin sebebi, insanların imanlarını, samimiyetlerini ve teslimiyetlerini test etmek olduğuna vurgu yapılmıştır.

- “Biz onları korkutuyoruz da bu, onların azgınlığını artırmaktan başka bir işe yaramıyor.” mealindeki ifadeyle ilgili şunu söyleyebiliriz:

Allah nasıl ki, hangi insanın cennete hangisinin cehenneme gideceğini ezeli ilmiyle biliyor. Ve bunu bildiği halde, yine de imtihan açmış ve bu imtihanın sonucuna göre muamele edecektir. Şu bir gerçektir ki, hiçbir şey Allah’ın ezeli ilmine aykırı bir şekilde olmayacaktır. Ama aynı zamanda hiçbir şey Allah’ın adaletine gölge düşürecek biçimde de olmayacaktır. Çünkü Allah’ın ilmine aykırı bir şeyin var olması, onun cahil olmasını gerektirir ki, bu hem aklen hem dinen hem de kâinatın nizam ve intizamının şehadetiyle yanlıştır, küfürdür.

Keza, Allah’ın adaletini zedeleyen hiçbir şey de olamaz. Çünkü Allah ilmine göre değil, insanların kendilerine verilen özgür iradelerini kullanarak kazandıkları iyilik veya kötülüklere göre değerlendirir. Aksini düşünmek Allah’ın adaletine iftira olduğu gibi, insanı küfre de götürür.

Bununla beraber, “Biz onları korkutuyoruz da bu, onların azgınlığını artırmaktan başka bir işe yaramıyor.” mealindeki ifadede, geleceğe yönelik bir vurgudan ziyade şöyle bir mana vardır: “Biz hep insanları uyarıyor, onlara sonsuz kudretimizi gösteren mucizeler gösteriyoruz, ama onlar bundan ders alacaklarına, inkârlarından daha ileri gidiyor daha da azgınlaşıyorlar…”

Bu manayla ve bu mesajla iki hususa vurgu yapılmıştır:

Birincisi: Hz. Peygambere (asm) teselli vermektir. Birkaç ayette ifade edildiği üzere, Hz. Peygamber insanların imana gelmelerini çok istiyor, iman etmediklerinde ise oldukça üzülüyordu. Bu mesajla Cenab-ı Hak, peygamberine diyor ki,

“Bu insanların eskiden beri huyları budur. Eski peygamberler devrinde de aynı şeyi yapıyorlardı. Mucizeler gördükleri zaman bunları kale almıyor ve daha da azgınlaşıyorlardı. Hz. Nuh’un gemisini görenler, Hz. Lut’un devesini görenler, Hz. Musa’nın asasını görenler, Hz. İsa’nın en müzmin hastalıkları iyileştirdiğini görenlerin hepsi aynı olumsuz tavrı göstermişler... Onun için fazla üzülüp kendini heder etme!”

İkincisi: Allah, Mekke’de inen bu ayetle bu uyarıları seslendirirken, inkârcı müşriklerin imana gelmeleri için sonsuz rahmetiyle uyarılarda bulunuyor. Bakınız; diyor:

“Eski zamanlarda da peygamberlerin gösterdiği mucizelere sihir ve benzeri yaftalar takarak iman etmemekte direnenlerin hali tarihen bellidir. Onların başlarına gelen felaketlerin sizin de başlarınıza gelmesi muhtemeldir. Bu sebeple, Kur’an gibi büyük bir mucize karşısında durup, 'kâhinlik, şairlik, sahirlik' gibi yaftalarla bir yer varamazsınız…”

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun