İslam Allah’ın bir tek kişide gözüktüğünü mü söylüyor?

Tarih: 22.03.2019 - 20:07 | Güncelleme:

Soru Detayı

- ​Hristiyanlar Allah üç kişide bize gözükür diyorlar. Yahudiler ve Müslümanlar Allah’ın bize tek kişide mi gözüktüğünü söylüyor?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Farklı ve yanlış kavramlar içeren sualdeki, muhtelif sorulara cevap vermektense, biz doğrusunu söyleyerek cevap vermeye gayret edelim inşallah. Çünkü hak bir tanedir, batıl ise sonsuzdur. Her batıl yaklaşıma cevap vermektense, hakkı söyleyelim de herkes basiretinin, kalp gözünün açıklığınca nasibini alsın. Yani biz, İslam’ı ve Allah’ı doğrudan tanımaya gayret edelim.

Cenab-ı Hak bilmek, bilinmek ve ibadet olunmak sırrınca kainatı ve içindeki bize görünen ve görünmeyen, canlı ve cansız bütün mahlukatı yarattı.

Sonra kendi ruhundan üfleyerek ve kendisine özgür irade vererek topraktan ilk insan ve ilk peygamber olan Hazret-i Âdemi, ondan da zevcesi Havva annemizi yarattı.

İnsana ruhundan üflemesi ve ona özgür bir irade vermesi sebebiyle de insanı halife kıldı.

İnsanın önüne iki yol açtı; ya kendisine verilen istidat ile Allah’a kul olduğunu kabul edecek, Onun gönderdiği peygamberlere, kitaplara riayet edecek ve belki meleklerin üstünde bir dereceye sahip olacak ya da bilerek veya bilmeyerek nefsine ve şeytana teslim ettiği aklına uyarak, peygamberleri ve kitapları ve onların şeriatlarını kısmen veya tamamen reddederek, hayvanlardan daha aşağı derekelere, çukurlara düşecek.

İşte Hazret-i Âdem’den başlayarak, Hazret-i Nuh, Hazret-i İbrahim, Hazret-i Musa ve Hazret-i İsa’dan hatem-ül enbiya olan Muhammed Mustafa Efendimiz (asm)'e kadar arada gelmiş geçmiş bir rivayete göre 124.000 peygamber hep aynı dini tebliğ tebliğ etmiştir ve bu dinin adı da İslam’dır.

İnsanlığın yaşadığı dönemlere ve şartlara göre zaman içinde farklı şeriatlar uygulana gelmiş, ama iman esaslarının noktası virgülü dahi değişmemiş.

İnsanlık kamil noktaya geldiği devirde ise, kıyamete kadar cari olacak Kur'an ve Hazret-i Muhammed (asm) son peygamber olarak İslam’ın değişmez esaslarını ve değişmeyecek son şeriatını tebliğ için insanlığa gönderilmiş.

Yani Hazret-i Musa olsun, Hazret-i İsa olsun, bütün peygamberler hepsi de Müslüman idiler; Kur'an bize birçok ayetinde bunu net bir şekilde anlatmaktadır.

Bugünkü Yahudilik ve Hristiyanlık ise Allah’ın birebir gönderdiği din değildir.

İnsanlar kendilerine gelen hak dini bozmuşlar, kitaplarını tahrif etmişler ve peygamberlerin yollarından çıkmışlardır. Sonra da herkes izlediği yola bir isim bulmuş ve kendi dinini de bu isimle adlandıra gelmiştir; kimi kendi dinine Yahudilik demiş, kimi Hristiyanlık, vs...

Bu muharref dinlerin hepsinin İslam ile ve özellikle iman esaslarıyla uyuşmadığı birçok temel noktalar olmakla beraber, en büyük eksiklikleri Allah’ı, Allah’ın istediği şekilde mutlak kemalde olan isim ve sıfatlarıyla tanımamalarıdır.

Her şeyden evvel Allah Ehaddir; yani;

Birdir, başka ilah yoktur.
Tektir, çifti yoktur.
İlktir, ikincisi yoktur.

Bunun yanı sıra bütün kâinat Onun bütün esma ve sıfat tecellileriyle oluşmuştur. Bizim vazifemiz canlı cansız her mahluk üzerinde tecelli eden, kimisi kimisine baskın olan esmasının farkına varmak ve böylece Onu Allahü ekber ile tekbir etmek, elhamdülillah ile tahmid etmek, sübhanellah ile takdis etmektir.

Allah’ın esması bir kişide, bir şeyde görülebildiği gibi, ayrı ayrı her şeyde de görülebilir.

Herkes istidadınca bunu müşahede eder.

Şöyle diyelim, ehadiyet daha mini ölçekte, vahdaniyet ise daha makro ölçekte müşahede edilebilir.

Örneğin Atlas okyanusunun üzerine Amerika’dan Avrupa’ya kadar kocaman kocaman harflerle “Allah” yazsak, bunu ancak uzaydan okuyabiliriz. Tabi eğer istidadımız bizi o yüksekliğe çıkarırsa.

Öte taraftan bir bardak suyun üstüne küçük küçük harflerle “Allah” yazsak, bunu kalp gözü kapanmamış herkes okuyabilir.

Allah’ın esmaları ve sıfatlarını müşahede etmek için de özellikle Kur'an ve onun en mükemmel ve ilk tefsiri olan sünnete bakarak tefekkür etmeliyiz.

Bu konuda bize yol gösterecek alimlerin eserlerine de elbette başvurmalıyız, yardımı da gene Ondan istemeliyiz. İhlasımız varsa, hiç tereddüt edilmesin O kendini bize mutlaka tanıtır.

Okyanustan, sudan bahsetmişken gelin su hakkında biraz tefekkür edelim;

  • En yakıcı madde oksijen ve en yanıcı madde hidrojenin bileşiminden meydana gelen su, en söndürücü özelliğe sahip.
  • Bütün maddeler donarken hacimce küçülürken, su donunca (buz) hacmi büyür.
  • Nehir ve deniz buluşma noktalarında, sular birbirine karışmaz ki nehrin ve denizin ekolojisi bozulmasın.
  • Katrilyonlarca yağmur veya kar tanesi yağar, biribirinin aynı değildir ve birbirine değmeden, birleşmeden ayrı ayrı yere düşerler, yerde birleşirler.
  • Su “0” derecede donar, ama “+4” derece ve üstünde erir.
  • Katrilyonlarca su damlası taşıyan bulutlar, ne kadar rüzgar olursa olsun, yağmuru ve karı yavaş yavaş, tane tane üstümüze indirir.
  • Gene milyarlarca ton olan bulutlar başımızın üstünde pamuk gibi dolaşır durur.
  • Aynı sudan insan da içer, hayvan da bitkiler de... Kimi süt verir, kimi gül.

Bu ve daha sonsuz diyebileceğimiz hikmetleri bulunan suyu ve o kör, sağır, cansız, cahil, ilimsiz, hikmetsiz, kudretsiz oksijen ve hidrojen atomlarını birleştirerek ortaya çıkaran kim?

Olsa olsa Alîm, Hakîm, Kâdir, Basîr, Semî, Rezzak, Rahmân, Rahîm... olan, bütün esması ve sıfatları mutlak kemalde olan bir Zat'tır ki, işte O da kendini bize Kur'an’da “Ben Allah’ım.” diye tanıttırıyor, elhamdülillah!

Sonuçta Allah birdir, -haşa- hiçbir işinde ne ortağı vardır ne yardımcısı ne de oğlu...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun