İnsanın yaratılışıyla ilgili ayet bilime aykırı mı?

Tarih: 04.01.2023 - 11:07 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kuran’da insanın yaratılışına dair bir ayette (Tarık 6,7) bilimsel çelişki mi bulunuyor?
- Çünkü bizim jinekoloji biliminden öğrendiğimiz bilgilere göre; insan erkek ve kadının beli ve kaburga kemiği arasından atılan bir sıvıdan değil, testis ve yumurtalıklarda üretilen sıvılardan dünyaya geliyor. Halbuki bu dokuların da bel ve kaburga kemiği ile alakası yok.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Tarık suresi 6 ve 7. ayetleri bugünkü bilimsel veriler ışığında yeniden inceleyelim:

خُلِقَ مِنْ مَٓاءٍ دَافِقٍۙ ﴿٦

يَخْرُجُ مِنْ بَيْنِ الصُّلْبِ وَالتَّرَٓائِبِؕ ﴿٧                              

6, 7. O, erkek ve kadının beli ile kaburga kemikleri arasından atılagelen bir sudan yaratılmıştır. (bk. Diyanet Meali)

Öncellikle Arapçaya ve Arapça dilbilgisine hâkim olmak lazım. Sadece bir ayeti ele alıp belki farklı şekildeki mealini önyargı ile değerlendirip hüküm vermek bilimsel ve eleştirel olarak da doğru değildir. Bir ayetin önüne, arkasındaki ayetlere veya ilgili ayetlere de bir bütün olarak bakılmalıdır.

İkincisi: Eğer Kuran Allah’ın kelamı ise, -ki bunda asla hiçbir şüphe yoktur-, onda bilinen bir gerçeklik ile tezat olmaması gerekmektedir. Nitekim yazımızın tamamını okuduğunuzda bırakın tezat olmayı, aslında bu anlatımın mucizevi bir tanımlama olduğunu göreceksiniz.

Bununla birlikte, Kuran-ı Kerim bir tıp veya anatomi kitabı da değildir. İnsanlara dünyaya geliş amaçlarını, neleri yapıp yapmayacaklarını, doğru ile yanlışı ayırt etmelerini sağlayan bir kitaptır.

Elbette fen, astronomi, canlılar ve diğer konularda da bilgiler bulunur, ancak bu bilgiler yaratıcıyı hatırlatma / tanıtma gibi bir amaç doğrultusunda ele alınmıştır ve konu ile ilgili embriyoloji kitaplarındaki gibi detaylı bilgi vermesi beklenemez.

Üçüncüsü: Erkeğin olduğu gibi kadın üreme sistemi de sadece bel bölgesindeki yapılardan oluşmamaktadır. Beyinde hipotalamus, hipofiz, kaburga altında böbrek üstü adrenal bezler (androstenedion’dan periferde östrojen üretimi) de üreme hücrelerinin oluşumu ve gelişimine çok önemli katkılar sağlamaktadır. Erkek üreme hücresi testislerde üretilmekle birlikte, hücre üretimini başlamasında ve kontrol edilmesinde görev alan başlıca hormonal sistem (dihidroepiandrosteron hormonları) böbrek üstü bezlerinde üretilmektedir. Böbreküstü bezlerinin vücuttaki konumu ise; bel bölgesine denk gelmektedir.

Üremenin sadece testislerle ilgili olmadığının daha rahat anlaşılması açısından; kimyasal ve fiziksel hadım işlemi uygulanan (testisleri iptal edilen) erkeklerde cinsel aktivitenin devam etmesi de böbrek üstü bezlerindeki hormonlar ile alakalıdır.

Dördüncüsü: Ayet sadece erkeği değil kadını da nazara alarak beyanat vermektedir. Ayet aslında dişi yumurta hücresinin (Oosit) atılımını mucizevi bir şekilde (o günkü tıp biliminin erişemediği bilgileri) bize aktarmaktadır. Çünkü Oositin atıldığı kadın yumurtalıkları, anatomik olarak bel ve göğüs arasında bulunmaktadır.

Ayrıca ayette atılma anlamındaki (دَافِقٍۙ) teriminin kullanılması da mucizevi bir tanımlamadır. Zira insanlar o günkü bilgileri ile yumurta hücresinin (Oosit) ayda bir olan atılma anında yüksek basınçla patlayarak, folikül sıvısıyla beraber gametlerin döllenme yeri olan rahim kanalına aktarıldığını bilmiyorlardı. “Atılan su” tanımından sadece meninin akıtılmasını algılıyorlardı. Halbuki meni penisten atılıyor. Ama ayet hemen sonrasında bu sıvının bel bölgesinden atıldığını ifade ediyor.

Öyle ise bu sıvı sadece erkek penisinden atılan meni değil, aynı zamanda kadının bel bölgesinden atılan folikül sıvısını da kapsamına alıyor. Eğer Kuran bir beşer kelamı olsa idi, bu ayette yaratılışı o günkü insanların zahiri gördüğü şeylere bina eder, bu kadar derin ve sonradan keşfedilecek bilgilere yer vermezdi / veremezdi.

Nitekim bugünkü ateistlere böyle bir soruyu sorduran, insanın yaratılışındaki mekanizmayı bilmiyor oluşlarıdır. Eğer böyle bir şeyi biliyor olsalardı, cehaletlerine binaen sordukları bu soru ile Kuran’daki bir mucizenin daha açığa çıkmasına neden olmak istemezlerdi.

Bu şekilde elektron mikroskobunun ve ultrasonik görüntüleme yöntemlerinin gelişmesi ile ancak öğrenilebilecek bilgilerin, Kuran'da geçiyor olması, insanın yaratıcısı ile Kuran’ın sahibinin aynı Zat olduğuna kuvvetli bir delil oluyor.

Böylece bazı çevrelerin, Kuran’daki bilimsel bilgilerin Sümer tabletlerinden ve antik Yunan kültüründen alındığı iddialarının da iftira ve uydurmadan başka bir şey olmadığı anlaşılmış oluyor. Çünkü o tabletlerde ve Yunan kitaplarında da böyle bir bilgi bulunmamaktadır.

Yumurta hücresinin (Oosit), kaburga kemiği (teraib) den üretildiğini gösteren bilimsel video bu linktedir:

https://www.youtube.com/watch?v=nLmg4wSHdxQ

İsteyenler bakabilir. Vakti olmayanlar için aşağıda şematik olarak anlatım da mevcuttur.

Erkek ve kadın üreme sistemi, döllenme:

Yumurtalıklar: Kadın iskeletinde bacakların hemen üzerinde yer alan leğen kemikleri ve bel kemiği tarafından oluşturulan kemik çatının (pelvis) içinde bulunur. Yumurtalıklarda üretilen yumurta (Oosit) aylık olarak yumurtalığı rahme bağlayan tüp vasıtasıyla yumurtalıklardan fallop kanalına büyük bir basınçla rahme doğru yumurtalık sıvısıyla birlikte atılır.

Erkek üreme organları dış ve iç üreme organları olarak iki grupta incelenir:

Erkekte dış üreme organları penis ve skrotumdur (testis torbası). Testisler, sperm yolları, sperm yolları çevresinde bulunan bezler erkek iç üreme organlarını oluşturur.

SONUÇ:

Burada sulb ile erkeğin belkemiği ve teraib ile kadının kaburga kemiği (göğüs kemikleri) kastedilmektedir.

Spermler testislerde üretilse de içinde bulundukları sıvı vesika seminalisa denilen ve bel bölgesinde bulunan bir bez tarafından oluşturulur. Al-Tara’ib de özellikle kadının kaburga kemiğine işaret eder ve kadına ait bir beden parçası için kullanılır.

Burada her iki cinsin üreme hücrelerinin yeri işaret edilmiştir ve her iki sıvı da ejekülasyon (hızla atılarak) birleşme yerine ulaşır ki bu birleşmeye Kuran katışık karışımlardan oluşan meni anlamında nutfetün emşac demektedir. (bk. İnsan 76/2)

Erkeğin olduğu gibi kadın üreme sistemi de sadece bel bölgesindeki yapılardan oluşmuyor. Beyinde hipotalamus, hipofiz, kaburga altında böbrek üstü adrenal bezler (androstenedion’dan periferde östrojen üretimi) de üreme hücrelerinin oluşumu ve gelişimine çok önemli katkılar sağlıyor. Ayet ifadesi ile tüm bu sistemler kastedilmiş olmalıdır.

Prof. Dr. Cengiz YILDIZ               Doç. Dr. Kasım TAKIM                       Uzm. Dr. Halit YAŞAR
       (Embriyoloji)                                 (Biyokimya)                                          (Nöroloji)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun