İmanın azalıp eksilmesi ve artması konusunda dört mezhep imamı ve cumhurun görüşü nedir? Arada ne fark var?

Tarih: 13.05.2012 - 09:46 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Sitemizdeki aynı konuları tekrar etmeden, kısaca sizin istediğiniz soruya cevap vermeye çalışalım: 

a. İmam Azam’a göre, iman, artma ve eksilme kabul etmez. İman ne artar ne de eksilir. (bk. el-Vasiyye s, 72)

b. İmam Malik şöyle der: İman söz ve ameldir, artar ve eksilir. (Tertibu-l-Medarik , 2/47)

c. İmam şafii’ye göre, iman söz ve ameldir, artar ve eksilir. (bk. İbn Abdul-ber, el-intiksa, s.81; Beyhakî, Menakıbu’ş-şafiiye, 1/387-93)

d. İmam Ahmed’e göre iman söz ve ameldir, artar ve eksilir. (bk. Ahmed b. Hanbel, Usulu’s-Sünne, 1/34)

e. Cumhura göre: İman artar ve eksilir. (Acurri eş-Şeria s, 117; İbn Batta, el-İbanetü-l-Kübra 2/813; Nevevi Şerhu Müslim, 1/146)

İmama Beğavi de şöyle demektedir:

“Sahabeler, tabiinler ve onlardan sonra gelen Ehl-i sünnet alimleri amellerin imandan bir cüz olduğu konusunda görüş birliği içindedirler. Onlara göre,  İman söz, amel ve akidedir. İtaat ile iman artar, isyan ile eksilir.” (el-Beğavi Şerhü-Sünne 1/38)

- Özetle şunu söyleyebiliriz ki, İmanın artması-eksilmesi konusundaki alimlerin farklı görüşleri, lafzidir, hakiki değildir. Aslında her iki taraf da aynı şeyi farklı cümlelerle ifade ediyor. Bu iki görüşün ortak paydasını teşkil edecek bir özeti şöyle arz etmekte fayda vardır:

İman, inanılması gereken hususlar (iman esasları) açısından artmaz ve eksilmez. Bir kimse iman esaslarının hepsini kabul edip de bir veya bir kaçına inanmasa meselâ meleklere inanmasa veya namazın farz yahut adam öldürmenin haram oluşunu inkâr etse, iman etmiş sayılmaz. Bu durumda iman gerçekleşmediğinden artması ve eksilmesi söz konusu olamaz. Herkes aynı hususlara iman etmekle yükümlüdür. İnanılacak esaslar konusunda bilginle cahil, peygamber olan ve olmayan, kadınla erkek arasında hiçbir fark yoktur.

İman, güçlü veya zayıf olma açısından farklılık gösterir. Kiminin imanı kuvvetli kiminin zayıftır. Kiminin imanı tam anlamıyla içine sinmiş, kimininki yüzeysel kalmıştır. Kimininki işitme ve düşünmeye bağlı bilgi ve inanç seviyesinde, kimininki görmeye dayalı bilgi ve inanç seviyesinde, kimininki de yaşamaya, gönülden duymaya ve iç tecrübeye dayalı bilgi ve inanç seviyesindedir. İmanda bu çeşit bir farklılığın bulunduğuna âyet ve hadislerde de işaret edilir. Hz. İbrâhim, ölüleri nasıl dirilttiğini göstermesini Allah'tan istemiş, âyette buyurulduğu gibi yüce Allah'ın "İnanmadın mı?" sorusuna "(gözümle de görerek) kalbim tam yatışsın diye" (Bakara, 2/260) cevabını vermiştir. Böylece onun Allah'ın ölüleri nasıl dirilttiğini gördükten sonraki imanının önceki imanından daha güçlü olduğu belirtilmiştir.

Kur'ân-ı Kerîm'deki,

 "İman etmiş olanlara gelince (her inen sûre) daima onların imanını artırmıştır." (Tevbe, 9/124);

"O, müminlerin yüreklerine imanlarını katmerli bir imanla artırmaları için mânevî kuvvet indirendir." (Fetih, 48/4);

"Müminler ancak onlardır ki, Allah anıldığı zaman yürekleri titrer. Allah'ın âyetleri kendilerine okunduğu zaman bu onların imanını artırır." (Enfâl, 8/2)

anlamındaki âyetler ile bu konudaki hadisler, imanın kuvvet, kalbin derinliklerine nüfuz yönüyle farklı seviyelerde olabileceğini, nitelik yönüyle artma ve eksilme gösterebileceğini ifade etmektedir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun