İmam Evzai hakkında bilgi verir misiniz?

Tarih: 26.03.2020 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İmam Evzai'nin bir mezhebi var mıdır?
- Var ise neden bugün 4 Hak mezhebin arasında değildir?
- Bilgilendirir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslam dünyasındaki büyük çoğunluğa ait yaygın Sünnî itikadını Kaderiyye ve Mürcie gibi fırkalara karşı müdafaa eden Evzâî, Kaderiyye mezhebinin kurucularından Gaylân b. Müslim'le Halife Hişâm b. Abdülmelik'in huzurunda münazara yaparak ona üstünlük sağlamıştır.

İtikadî konularda Evzâî, döneminde yaşayan Ebu Hanife ve Malik b. Enes gibi diğer büyük alimlere benzer şekilde, Ehl-i sünnet dairesi içinde sahabe ve tabiîn nesillerinin büyük çoğunluğunun görüşlerini savunmuştur.(1)

Bazı fıkıh mezhepleri vardır ki, bunların bugün mensubu bulunmamakta­dır. Bunlara münderis, münkariz mezhepler de denir. Taberî, Sevrî, Evzâî, Za­hirî mezhepleri bunlara misal olarak zikredilebilir.

Bu mezheplerin bazılarının fıkıh kitapları günümüze kadar gelmiştir. Bu sebeple onların fıkıh ve usul kitap­larından mezheplerinin esaslarını tesbit etmek mümkündür.

Evzai’nin Hayatı

Ebû Amr Abdurrahmân b. Amr b. Yuhmid el-Evzâî (ö. 157/774), Evzâiyye mezhebinin İmamı, fıkıh ve hadis alimidir.

İmam Evzai, 88 (707) yılında Ba‘lebek’te doğdu. Evzâî nisbesinin menşei hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüşse de ataları Himyerîler’den Benî Seybân kabilesine mensup olmakla birlikte ailesi Dımaşk (Şam) yakınlarındaki Evzâ‘ mevkiinde ikamet ettiği için bu yere nisbetle tanınmış olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır.

Nitekim Evzâî daha sonra divanda resmî görev aldığı zaman babasının doğum yeri olan Evzâ‘a yerleşmiştir.

Küçük yaşta babası vefat eden Evzâî annesinin yanında büyüdü. İlk derslerini Ba‘lebek’teki hocalardan aldı. Daha sonra Dımaşk’a giderek Nümeyr b. Evs el-Eş‘arî’den ders okumaya başladı. Ardından Mekhûl b. Ebû Müslim başta olmak üzere Dımaşk’ın önde gelen fakihleriyle görüştü. Evzâî uzun süre Mekhûl’ün derslerine devam ettiği ve ondan rivayette bulunduğu için Mekhûl daha çok “Evzâî’nin hocası” diye meşhur olmuştur. Bu arada Dahhâk b. Abdurrahman’dan da bazı dersler okudu.

Evzâî gençlik çağına geldiğinde ilimde oldukça ileri bir seviyeye ulaşmıştı. Ebû İshak eş-Şîrâzî, daha on üç yaşında iken ona fetva sorulduğunu belirtmektedir. Aynı zamanda Arap nesir edebiyatında da üstün bir yetenek sahibi olduğunu gösterdiğinden, kendisine Dîvânü’r-resâil’de görev verilmişti. Bu görevde iken Yemâme’ye gönderilen Evzâî o yörenin meşhur âlimleriyle tanışma imkânı bulmuştur. Yemâme âlimlerinden en çok Yahyâ b. Ebû Kesîr’i takdir etmiş, hatta görevini bırakarak bir süre onun yanında kalmıştır. Evzâî ondan yaptığı rivayetleri çeşitli kitaplarda toplamışsa da daha sonra bu kitapların hepsi yanmıştır.

Yemâme’den sonra Irak, Mekke, Medine ve Beytülmakdis’e giden Evzâî Katâde b. Diâme, Atâ b. Ebû Rebâh, Muhammed el-Bâkır, Muhammed b. Münkedir ve Abdullah b. Lehîa gibi hocalardan ders okudu. Ayrıca Yahyâ b. Ebû Kesîr’den başka Nâfi‘, Zührî, İbn Sîrin, Rebîa b. Ebû Abdurrahman başta olmak üzere birçok kişiden hadis dinledi. Kendisinden de hocaları Zührî, Yahyâ b. Ebû Kesîr ve Katâde’nin de aralarında bulunduğu Mâlik b. Enes, Şû‘be b. Haccâc, Süfyân es-Sevrî, Abdullah b. Mübârek, Yahyâ b. Saîd el-Kattân, Ebû İshak el-Fezârî gibi tanınmış âlimler rivayette bulundular.

Evzâî, hocalarından Yahyâ b. Ebû Kesîr’in tavsiyesi üzerine Hasan-ı Basrî ve İbn Sîrîn gibi tâbiînin ikinci tabaka âlimlerinden ders almak için Basra’ya gittiğinde Hasan-ı Basrî’nin vefat ettiğini öğrendi. İbn Sîrîn ise hasta ve ders okutamayacak durumdaydı.

110 (728) yılında yaptığı bu seyahatte üçüncü tabakaya mensup âlimlerin en önde gelen simalarından Katâde b. Diâme ile görüşerek ondan faydalandı.

Böylece Evzâî tâbiîn neslinin en meşhurları sayılan büyük âlimlerden ders okuma imkânını elde etmiş, Basra’dan Dımaşk’a döndüğünde ileri seviyede bir ilmî birikime sahip olmuştu. Artık hem kendi bölgesinde hem de diğer beldelerdeki âlimlere karşı fıkıh, hadis ve megāzî gibi ilimlerde üstünlük sağlamış bulunuyordu.

Birçok defa hacca giden Evzâî hacda Mâlik b. Enes, Süfyân es-Sevrî ve Hakem b. Uteybe başta olmak üzere çok sayıda âlimle karşılaşmış ve ilmî tartışmalarda bulunmuştur. Çağdaşı âlimler arasında saygın bir yere sahip olmuş, Şam (Suriye) bölgesinin fıkıh otoritesi sayılmıştır.

Evzâî döneminin ve sonraki nesillerin fıkıh âlimleri ve imamları tarafından bağımsız fıkıh ekolü, ictihad usulü, re’y ve fetvaları bulunan bir müctehid ve imam olarak benimsenmiş, görüşleriyle amel edilmiş ve fıkıh tarihi içinde Süfyân b. Uyeyne, Hasan-ı Basrî, Süfyân es-Sevrî, Leys b. Sa‘d, İshak b. Râhûye, İbn Cerîr et-Taberî, Dâvûd ez-Zâhirî ve Ebû Sevr gibi mutlak müctehidler arasında yerini almıştır.

Evzâî ileri bir yaşta ve muhtemelen Abbâsîlerin yönetime gelişinin ilk yıllarında, sınır bekçiliği (ribât) yapmak maksadıyla Beyrut’a göç etti ve 28 Safer 157 (17 Ocak 774) tarihinde orada vefat etti.

Müslümanların yanı sıra Yahudilerin, Hristiyanların ve Kıptîlerin de katıldığı bir cenaze merasimiyle o günkü Beyrut’un girişine yakın bir yerde bulunan Hantûş köyüne defnedildi. Deniz kenarında bulunan köy bugün Evzâî mahallesi olarak anılmaktadır.

Evzâiyye Mezhebi

Abdurrahman el-Evzâî’nin görüşleriyle teşekkül eden mezhep Evzâiyye adıyla tanınmış olup başlıca Suriye, Irak, Hicaz, Mısır, Mağrib ve Endülüs’te yayılmıştır. Suriye bölgesine yayılmasında talebeleri Abdullah b. Semâa, Saîd b. Abdülazîz ve Muhammed b. Şuayb’ın, Endülüs’e yayılmasında ise talebesi Endülüs müftüsü ve Kurtuba hatibi Sa‘saa b. Sellâm el-Endelüsî’nin çabaları etkili olmuştur.

Ayrıca bu bölgede yayılmasında mezhebin Şam’da doğmuş olması ve Endülüs Emevîleri’nin buraya olan tarihî bağları da rol oynamıştır. Zehebî, Endülüs’te 230 (844) yılına kadar varlığını koruyan Evzâîliğin bu tarihten itibaren yerini Mâlikîliğe bıraktığı yolunda bir tesbitte bulunurken, Ebü’l-Fidâ ibn Kesîr Şam halkının da yaklaşık 220 yıl Evzâî’nin mezhebine tâbi olduğunu belirtmektedir. Dımaşk’ta Evzâiyye kadılığı yapan en son kişi Ebü’l-Hasan Ahmed b. Süleyman b. Hazlem’dir (ö. 347/958). O dönemin Şâfiî kadısı Ebû Zür‘a Muhammed b. Osman Dımaşk kadılığına geldiğinde halkın çoğu Evzâî’ye tâbi idi. Sehâvî’nin kaydettiğine göre Ebû Zür‘a’nın gayretleri sonucunda Dımaşk’ta Evzâiyye zayıflamış, Şâfiî mezhebi yaygın hale gelmiştir.

Evzâî mezhebinin zamanla taraftar bulamayıp ortadan kalkmasına tesir eden en önemli âmil, öğrencilerinin ekolün yayılması ve hocalarının görüş ve fetvalarının kitaplaştırılmasında diğer mezhep mensuplarının gösterdikleri çabayı ve itinayı göstermemiş olmalarıdır. Bunun sonucu olarak özellikle günümüzde Evzâî’ye ait görüşlerin ancak tefsir, hadis ve fıkıh kitaplarında dağınık vaziyette bulunduğu görülmektedir.

Abdurrahman el-Evzâî’nin ehl-i hadîs ile ehl-i re’y arasında bir fıkıh metodu takip ettiği kabul edilmiştir. Evzâî ehl-i re’y gibi kıyasa çok sık başvurmamışsa da hadisçiler gibi bundan uzak kalmamış, daha çok hadise bağlı kalmakla birlikte nassın bulunmadığı yerde re’ye başvurmaktan çekinmemiştir. Bundan dolayı Şâfiî Evzâî hakkında, “Fıkhı hadisine bu kadar benzeyen başka birini görmedim” derken onun, fakihlerin ehl-i hadîs - ehl-i re’y şeklindeki ikili ayırımı içinde ehl-i hadîs grubunda yer aldığına dikkat çekmek ister.

İbn Kuteybe’nin Evzâî’yi ehl-i re’y olarak nitelendirmesi ise hadisçilerin “ehl-i hadîs” tâbirini daha dar anlamda kullanması sebebiyledir. Evzâî’nin hadisin bulunduğu yerde kıyasa ve re’ye fazla iltifat etmemesi, mürsel de olsa hadisle veya sahâbe görüşüyle amel etmeye çalışması, metot ve görüşlerinin Irak fıkhından çok Medine fıkhına yakın oluşu, onun ehl-i hadîs grubunda mütalaa edilmesinin belli başlı sebeplerini oluşturur.

İbn Abdülber de Evzâî’yi nassın bulunmadığı yerde kıyasa başvuran bir fakih olarak tanımlamakta, Dımaşk’ta ictihad ederek ve kıyas yaparak fetva veren iki kişiden birinin Mekhûl b. Ebû Müslim, diğerinin Evzâî olduğunu belirtmektedir.

Evzâî’nin fıkhî görüşlerini tesbit konusunda, günümüze kadar ulaşan Kitâbü Siyeri’l-Evzâʿî adlı eseri kadar Taberî ve Tahâvî’nin İḫtilâfü’l-fuḳâhâʾ, İbn Rüşd’ün Bidâyetü’l-müctehid adlı hilâfiyat eserleri, el-Muḥallâ (İbn Hazm), el-Muġnî (İbn Kudâme), el-Mecmûʿ (Nevevî) gibi mufassal ve mukayeseli fıkıh eserleri, hadis ve tefsir kitapları da önemli kaynaklardır.

Evzai’nin fıkhî görüşleri arasında kişilik hak ve hürriyetlerini, özellikle de zimmî ve müstemenlerin temel hak ve hürriyetlerini korumaya yönelik görüşleri ayrı bir önem taşır.

Evzâî’nin, had cezalarının uygulanmasında suçlu lehine aşırı titiz davranılacağı, suç yargıya intikal edinceye kadar suçlunun tövbesinin veya mağdurun affının cezaya etkili olacağı, hâkimin şahsî bilgisiyle değil yargılamada delillerle sabit olan objektif bilgiyle hüküm verebileceği, bulûğa ermiş kızın ancak kendi rızâsı ile evlendirilebileceği, savaşta bilfiil savaşmayanların öldürülmemesi, savaş esnasında düşmana ait bina, arazi, orman vb.nin tahrip edilmesinin doğru olmayıp bunun yeryüzünde fesat çıkarma sayılacağı, beşerî veya milletlerarası ilişkilerde sözleşme ve antlaşmalara bağlılığın esas olduğu gibi görüşleri de aynı anlayışın sonucudur.

Evzâî fıkıhta otorite olduğu kadar hadiste de tanınmış bir imamdı. Dımaşk’ta ondan daha çok hadis bilen hiç kimsenin bulunmadığını belirten Abdurrahman b. Mehdî Evzâî, Mâlik b. Enes, Süfyân es-Sevrî ve Hammâd b. Zeyd’in devrin dört büyük hadis imamı olduklarını söylemiştir.

Kaynaklar:

1) Evzâî'nin ehl-i sünnet imamlarından biri sayıldığı hususunda bk. Abdülkâhir el-Bağdâdî, el-Fark beyne'l-firak, Beyrut: Dârü'lâfâki'l-cedîde, 1977, s. 20; Ebü'l-Muzaffer el-İsferâyînî, et-Tebsîr fi'd-dîn ve temyîzü'l-firkati'nnâciye ani'l-firaki'l-hâlikîn, nşr. Kemâl Yûsuf el-Hût, Beyrut: Alemü'l-kütüb, 1403/1983, s. 183.
2) Abdullah Muhammed el-Cübûrî, el-İmâmü’l-Evzâʿî: ḥayâtühû ve ârâʾühû ve ʿaṣrüh, Bağdad 1980; Mervân Muhammed eş-Şeâr, el-Evzâʿî: imâmü’s-Selef, Beyrut 1412/1992; TDV İslam Ansiklopedisi, Evzai md.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun