İbn Furek kimdir? Hayatı, fikirleri ve eserleri hakkında bilgi verir misiniz?

Tarih: 12.09.2011 - 08:59 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ebû Bekr Muhammed b. el-Hasen b. Fûrek el-İsfahânî en-Nîsâbûrî, Ebü'l-Hasan el-Eş'arî'nin görüşlerini sistemleştiren Eş'arî âlimidir.

330 (941) yılı civarında İsfahan'da doğduğu tahmin edilmektedir. Ailesi hakkında bilgi bulunmamakta, sadece dedesi Fûrek'in bir din âlimi olduğu bilinmektedir.

Adı bazı kaynaklarda İbn Fevrek olarak kaydedilmişse de isabetli görünen İbn Fûrek şeklindeki okunuşudur.

İbn Fûrek tahsiline İsfahan'da başladı. Önce Bağdat'a, daha sonra Basra'ya gitti. Burada Eş'arî'nin öğrencilerinden Ebü'l-Hasan el-Bâhilî'den kelâm dersleri aldı; Bâkıllânî ve Ebû İshak el-İsferâyînî ile de kelâmî konularda müzakerelerde bulundu. Eş'arî'nin diğer öğrencisi İbn Mücâhid et-Târden ders aldı.

Basra'dan tekrar Bağdat'a giden İbn Fûrek, tahsiline bir süre burada devam ettikten sonra muhtemelen 360 (970) yılı civarında İsfahan'a döndü. İsfahan'da Sâhib b. Abbâd ile yaptığı münazaralarda Ehl-i sünnet'in görüşlerini başarıyla savundu. Rey şehrinde katıldığı ilmî meclislerde Mutezile'yi eleştirdiğinden dolayı bölgenin emîrine şikâyet edildi ve işkenceye tâbi tutulduktan sonra Şîraz'a sürgüne gönderildi.

Burada sûfîlerden İbn Hafîf eş-Şîrâzî ile tanışıp uzlete çekilmeyi düşündüyse de bundan vazgeçerek talebe yetiştirmeyi tercih etmiştir. Kendisi için yaptırılan medresede uzun yıllar İslâmî ilimleri okutup yüzlerce öğrenci yetiştirdi. Damadı Ebû Mansûr el-Eyyûbî, ünlü sûfî Abdülkerîm el-Kuşeyrî, Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakî onun yetiştirdiği âlimlerdendir.

İbn Fûrek, muhtemelen 404 (1013) yılında Gazneli Mahmud'un daveti üzerine Gazne'ye gitti. Onun sarayında bölgede yaygın olan Kerrâmiyye'nin ileri gelenleriyle yaptığı münazaralarda üstün başarı gösterdi. Ancak yenilgiyi hazmedemeyen Kerrâmîler tarafından sultana şikâyet edildiyse de iftira olduğu anlaşılınca ödüllendirilip ülkesine dönmesi sağlandı.

Bir rivayete göre İbn Fûrek, Nîşâbur"a dönerken Kerrâmîler tarafından zehirletilmesi üzerine yolda öldü. Naaşı Nîşâbur'a nakledildi ve Hîre'de defnedildi. Diğer bir rivayete göre ise yolda hastalandı ve Nîşâbur'da vefat etti.

İbn Fûrek kelâm, fıkıh, usûl-i fıkıh, tasavvuf, tefsir, tabakat ve nahiv ilimlerinde eser vermiş çok yönlü bir âlimdir. Ancak daha çok tefsir, tasavvuf ve özellikle kelâma dair görüşleriyle dikkat çekmiştir.

İbn Fûrek itikadî konularda Hz. Peygamber (asm)'e atfedilen bazı rivayetleri reddeden Cehmiyye ve Mu'tezile karşısında hadisi müdafaa etmiştir. Ona göre isnad açısından sahih olan hadisleri kabul etmek gereklidir. Resûlullah'a nisbet edilen bir rivayet Kur'an'a aykırı bilgiler ihtiva ediyorsa, Kur'an'ın hükmünü benimseyip hadisi te'vil etmek icap eder. İbn Fûrek'in hadisle ilgilenmesi daha çok itikadî meseleleri çözmeye yöneliktir.

Kaynaklar, İbn Fûrek'in zühd ve takva derecesine ulaşmış bir sûfî olduğunda birleşir.

İbn Fûrek'in ilmî şahsiyetindeki ağırlığını onun kelâmcılığı teşkil eder. Kelâma dair eserlerinin çoğu zamanımıza ulaşmadığından, bu alandaki görüşlerini bütünüyle belirlemek mümkün değilse de Şerhu'l-Âlim ve'l-müte'allim, Tefsîrü'l-Kur'ân, Müşkilü'l-hadîs ve Risale fi't-tevhîd adlı eserlerinin yanı sıra, bazı kaynaklardan hareketle İbn Fûrek'in kelâmî konulardaki görüşleri şöylece özetlenebilir:

- Akıl, hakkı bâtıldan ayıran önemli bir kriterdir, Kur'an'ın aklî deliller getirmesi bunu kanıtlamaktadır. Akıl insan için vazgeçilmez bir bilgi kaynağı olmakla birlikte, dinî konularda nasların bildirdiği hükümler esastır, zira akıl nasların bildirdiğinden farklı hükümler verebilmektedir. Halbuki doğruluğu kesin delillerle sabit olan Hz. Peygamber'in haberi daha isabetlidir. Meselâ akıl, Allah'ın âsi bir mümini ebedî bir azapla cezalandırmasını hikmete aykırı görmeyebilir; Kur'an ve Sünnet ise âsi müminlerin ebedî azaba uğratılmayacağını bildirmektedir. Şu halde akıl dinî konularda sınırsız bir bilgi kaynağı değildir.

- Hz. Peygamber (asm)'in verdiği haberin kesin bilgi kaynağı olabilmesi için, sübûtu açısından kati ve mânasının açık olması gerekir. Eğer haber müteşâbih ise te'vil edilmelidir.

- Bir sûfî olmasına rağmen İbn Fûrek ilhamı bilgi kaynağı olarak kabul etmemiştir; çünkü ilham sahipleri aynı konuda farklı bilgiler aldıklarını ileri sürmektedirler. Bu sebeple ilham yoluyla elde edilen çelişkili bilgilerden hangisinin daha doğru olduğunu belirlemek için akıl yürütmeye ihtiyaç vardır.

- İbn Fûrek, icmâ’nın da itikadî konuların çözümünde başvurulacak bir bilgi kaynağı olduğu kanaatindedir.

- İbn Fûrek'e göre Allah'ın varlığına ulaşmanın en doğru yolu, kâinatı inceleyerek onda meydana gelen olaylar üzerinde düşünmektir.

- İlâhî sıfatlar Kur'an ve Sünnete dayanılarak tesbit edilmeli ve tenzih ilkesine uygun olarak anlaşılmalıdır. Bu sebeple haberî sıfatların lafızlarını reddetmeden Allah'ın zâtına uygun mânalar taşıdıklarına inanmak ve bunları Arap dili kurallarına göre te'vil etmek gerekir. Haberî sıfatların Kur'an'da veya sünnette varit olması durumu değiştirmez. İbn Fûrek'e göre Selef âlimlerinin müteşâbih nasların te'vil edilmesini yasaklaması, buna güçleri yetmeyenler veya yanlış te'villere gidenler için söz konusudur. Şu halde "Allah'ın gökte olması" kudret ve saltanatının göklerde hüküm sürmesi, "Allah'ın üstte olması" da yaratıklarını idaresi altına alması ve hem zâtı hem sıfatları itibariyle onlardan üstün olması şeklinde anlaşılmalıdır.

- Eş'ariyye'nin genel telakkisinin aksine İbn Fûrek'e göre peygamberin erkek olması şarttır, çünkü Kur'an'da sadece erkeklerin peygamber olarak gönderildiği bildirilmiştir.

- Peygamberler küfre düşmek ve günah işlemekten korunmuş olmakla birlikte, onların önemsiz bazı hatalar yapması mümkündür. Nübüvvetten önce küfre düşmeleri aklen caizse de bu hiçbir zaman vuku bulmamıştır.

- Risâlet nübüvvetten daha umumi bir kavramdır; her resul nebîdir, fakat her nebî resul değildir.

- Hz. Muhammed (asm)'in son peygamber olduğunu eserlerinde açıkça belirttiği halde İbn Hazm, onun ruhu araz olarak kabul ettiğini ileri sürerek Resûl-i Ekrem'in ölümüyle birlikte nübüvvetinin sona erdiğine inandığını kaydeder. İbn Fûrek'e atfedilen bu görüş kendi beyanlarına, ayrıca eserlerinde yer alan açıklamalara aykırı düştüğü gibi Sübkî ile diğer Eş'ari âlimleri tarafından da reddedilmiştir.

- İbn Fûrek'in kabir azabı ve kabir nimetini kabul etmesi de kendisine atfedilen görüşle bağdaşmamaktadır.

- İbn Fûrek'e göre günahlar büyük ve küçük diye tasnif edilemez. Her ne kadar bazı günahlar diğerlerine nisbetle küçük ise de bu izafî bir durum olup aslında bütün günahlar büyüktür. Çünkü netice itibariyle bütün günahlar ilâhî buyruklara aykırı davranmak ve Allah'a âsi olmaktan ibarettir.

Kaynakların belirttiğine göre yüz yirmi civarında eser telif eden İbn Fûrek'in, zamanımıza ulaştığı bilinen eserlerden bazıları şunlardır:

- Risale fi't-tevlfîd.

- Şerhu'l-'Âlim ve'l-mü-te'allim. Ebû Hanîfe'nin eseri üzerine ya¬pılmış bir şerhtir.

- Mücerredü makâlâti'ş-Şeyh Ebi'l-Hasan el-Eş'a-rî. Eş'arî'nin yaklaşık otuz eserinden der¬lenen görüşlerini nakleden bu eseri Daniel Gimaret yayımlamıştır (Beyrut 1986).

- Müşkilü'I-hadîs ve beyânüh. Eser ha¬beri sıfatların te'villerini ve açıklamalarını ihtiva eder.

- Tefsîrü'l-Kur'ân. Kitabın, Mü'minûn sû¬resinden Nâs sûresine kadar olan sû¬relerin tefsirini ihtiva eden bir nüshası Millet Kütüphanesi'nde mevcuttur. (Geniş bilgi ve kaynaklar için bk. TDV İslam ansiklopedisi, İbn Fûrek md.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun