Ebu Bekir Bakıllani ve İmamu'l-Harameyn el-Cüveyni hakkında bilgi verir misiniz?

Tarih: 11.08.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ebu Bekir Bakıllani

Bakıllani, Eş'arî kelâmcısı ve Mâliki fakihidir. İsmi, Muhammed bin Tayyib bin Muhammed bin Cafer; künyesi Ebu Bekr, lakabı Bakıllani el-Eş'ari'dir. Bakıllani veya Kadı diye şöhret bulmuştur. Doğum tarihi kesin bilinmemekle beraber 941 (H.330) senesinde Basra'da doğduğu kabul edilmektedir. 1013 (H. 403) senesinde Bağdat'ta vefat etti.

İlk tahsiline Basra'da başlayan Bakıllani, zamanının meşhur alimlerinden ilim öğrendi. Kelam ilmini Ebü'l-Hasan Eş'ari'nin meşhur talebelerinden İbn-i Mücahid Tai'den tahsil etti. Ayrıca, Ebu İshak el-İsferaini, Ebu Bekr bin Furek ve Ebü'l-Hasan el-Bahili gibi alimlerden ders aldı. Bağdad'a giderek Ebu Bekr bin Malik Katii, Ebu Ahmed Hüseyin bin Ali Nişaburi gibi hadis alimlerinden ders aldı ve hadis öğrendi.

Bâkıllânî, Basra mektebinin güçlü âlimlerinden dil, kırâat, edebiyat, kelâm vb. ilimleri tahsil ettikten sonra, kesin tarihi bilinmemekle birlikte ilim tahsili için Bağdat’a yerleşir ve burada ikamet eder.

Bâkıllânî, kelâm, fıkıh, tefsir, hadîs, dil, edebiyat, felsefe, mantık, dinler tarihi, mezhepler tarihi, tasavvuf gibi çeşitli ilimleri içine alan ilmî hareketlerin teşekkül ettiği en canlı ve en hareketli Hicrî IV. asırda yaşamış bir âlimdir. Adı geçen bütün bu ilimleri tahsil eden Bâkıllânî’nin, özellikle kelâm ilminde ön plâna çıktığı görülür. O, çeşitli dinleri ve mezhepleri çok iyi bildiği için bir taraftan kendi mezhebiyle ilgili prensipler vaz ederken, diğer taraftan muhalif görüşlere karşı vermiş olduğu cevaplarla Ehl-i Sünnetin yaklaşımlarını müdafaa etmiştir. Güçlü hâfızası ve hitabeti, derin ilim ve kültürü, meselelere vukufu ve yapmış olduğu münazaralarda hasımlarına galebesi, asrının âlimlerinin dikkatini çekmiş ve haklı olarak onların “Ehl-i Sünnet’in keskin kılıcı”, “ümmetin dili” gibi övgülerine mazhar olmuştur.

Bâkıllânî’nin ilmî şahsiyetini oluşturan en bâriz özelliklerden biri de, nakilcilikten ziyade, orijinal görüşler ve düşünceler serdetmesidir. Bâkıllânî, ilmiyle olduğu gibi takvasıyla da temâyüz etmiş bir âlimdir. Bağdâdî onun her gece yirmi rekât nâfile namaz kıldığını, hazarda ve seferde bunu hiç bırakmadığını zikrederken, İbn Asâkir, Ebu Hâtim el-Kazvinî’nin onun hakkında “Kâdî Ebu Bekir el-Eş’arî’nin takvâ, dine bağlılık, zühd ve iffet olarak açığa vurmadığı şeyler, açığa vurduklarından kat kat fazladır.” dediğini kaydeder.

Adudüddevle tarafından Bizans'a elçi gönderilen Bakıllani, Bizans hükümdarının kendi huzuruna eğilerek girmesini sağlamak için hazırlattığı dar ve alçak dehlizden arkasını dönerek içeri girmek suretiyle, bu aşağılayıcı diplomatik tuzağı pratik zekâsı sayesinde aşmış oldu.

Bizans sarayında II. Basilius'un yanı sıra birçok papazla teslis inancı, Hz. İsâ'nın durumu, ay mucizesi. Hz. Meryem ile Hz. Âişe'nin dinî ve beşerî şahsiyetleri gibi önemli konularda başarılı münazaralar yaparak Bizanslılar'ın takdirini kazandı ve imparatorun ikramına mazhar olarak ülkesine döndü.

Sapık bid'at fırkalarıyla mücadele edip, onların görüşlerinin yanlış olduğunu göstererek, Ehl-i sünnet itikadının yayılmasına çok hizmet etti. İmam-ı Eş'ari hazretlerinin bildirdiği bilgileri, yazdığı kitaplarında genişçe izah ederek kelam ilminde önemli yere sahip oldu. Ömrünün sonuna kadar ilim öğretmekle ve eser yazmakla meşgul olan Bakıllani, 1013 senesinde Bağdat'ta vefat etti. Cenaze namazını oğlu Hasan kıldırdı. Önce evine daha sonra Bab-ı Harb Kabristanına nakledildi.

Bazı eserleri:

1. İ'caz-ül-Kur'an: Kur'an-ı kerimin büyük bir mucize olduğu ve i'cazı hakkında bilgi vermektedir.
2. Temhid-ül-Evail ve Telhis-üd-Delail.
3. Menakıb-ül-Eimme.
4. el-Beyan.
5. el-İnsaf.
6. el-İntisar li-Sıhhati Nakl-il-Kur'an.

İmamü’l-Harameyn el Cüveynî

Ebü'l-Meâlî Rükniddîn Abdülmelik b. Abdillâh b. Yûsuf el-Cüveynî en-Nîsâburî (ö. 478/1085) Eş'arî kelâmcısı ve Şafiî fakihidir.

18 (veya 10) Muharrem 419 tarihinde Nîşâbur civarında doğan Cüveyni, ilk olarak Nîşâbur'un ünlü müderrislerinden olan babasından ders aldı. Daha öğrenciliğinin ilk yıllarında hocalarıyla ilmî konularda tartışarak dikkatleri üzerine çekti. Babası vefat edince henüz yirmi yaşını doldurmamış ve tahsilini tamamlamamış bir genç olmasına rağmen onun yerine getirilip müderrislikle görevlendirildi. Ebû Abdullah el-Habbâzi’den kıraat, Ali b. Faddâl el-Mücâşirden Arap edebiyatı, Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakl'den fıkıh, Ebü'l-Kasım el-İskâf’tan usûl-İ fıkıh, Abdurrahman b. Hasan b. Aliyyek ile Ebû Nuaym el-İsfahânî ve daha başkalarından hadis ilimlerini tahsil etti.

Birçok âlimle münazaralarda bulunarak ehlisünnet inancını savundu ve bu mezhebin Nîşâbur çevresinde güçlenmesini sağladı. Şiî-Mu'tezilî görüşleri koyu bir taassupla savunan ve Eş'arîligin güçlenmesini hazmedemeyen Büyük Selçuklu Veziri Amîdülmülk el-Kündürî’nin onların vaaz verme, ders okutma faaliyetlerini yasaklamasından sonra, Cüveynî, aralarında Beyhaki ve Abdülkerîm el-Kuşeyrî gibi meşhur kişilerin de bulunduğu bir grup âlimle birlikte Nîşâbur'dan ayrılarak Bağdat'a giti. Sonra Hicaz'a geçip (450/1058) dört yıl kadar Mekke ve Medine'de kaldı. Bu arada ders okutmaktan geri kalmayan Cüveynî'nin şöhreti bu bölgede de yayıldı. Selçuklu sultanı olan Alparslan'ın Kündüri’yi azledip yerine Nizâmülmülk'ü getirmesi üzerine Cüveynî Nîşâbur'a döndü (455/1063) ve kendisi için yaptırılan Nizamiye Medresesi müderrisliğine tayin edildi; ayrıca vakıfların idaresi de uhdesine verildi.

Burada vefatına kadar sürdürdüğü öğretim faaliyetine gencinden yaşlısına, cahilinden âlimine kadar pek çok kişi katılarak ilminden faydalandı. Her gün üç yüzü aşkın kişinin derslerine devam ettiği nakledilir. Yetiştirdiği meşhur öğrenciler arasında Gazzâlî, Kiyâ el-Herrâsî, Ali b. Muhammed et-Taberî, Abdülgâfir el-Fârisî gibi isimler yer alır. İlmî otoritesini kabul ettirdiği ve İmârnü'l-Haremeyn" unvanını taşıdığı yıllarda bile mütehassıs olarak gördüğü âlimlere öğrencilik yapmaktan çekinmedi. 25 Rebîülâhir 478/1085 tarihinde Nişâbur civarındaki Büştenikân köyünde vefat etti ve kendi evine defnedildi. Ölümünden birkaç yıl sonra cesedinin Hüseyin Kabristanına nakledilerek babasının yanına defnedildiği söylenir.

İlme karşı beslediği büyük sevgiden dolayı vaktinin çoğunu okuma, okutma ve eser yazma faaliyetlerine ayıran Cüveynî fıkıh, usûl-i fıkıh, kelâm, tefsir ve hadis alanlarındaki çalışmalarıyla tanınır; bunlardan özellikle kelâm ve usûl-i fıkıh ilimlerinde otorite kabul edilir. Şafiî Mezhebine ait fıkıh ve usul kitaplarında geçen "İmam" tabiriyle Cüveynî kastedilir. Bu ilimlerde sadece Şafiî'ye bağlı kalmamış, bizzat kendisi de bazı ictihadlar yapmıştır.

Cüveynînin ilmî şahsiyetinde kelâmcılık ağır basar. Bu alanda kendisini yetiştirerek geniş bir kültüre sahip olmuş, sadece Bâkıllâniye ait 12.000 varak hacminde olduğu rivayet edilen eserleri âdeta ezberlercesine okumuştur. İtikadî problemlerin çoğunda Eş'ari çizgisini takip etmekle beraber bazı konularda ondan ayrılmıştır.

Cüveynrnin itikadî görüşleri çeşitli araştırmalara konu olmuştur. Âlem telakkisini Fevkıyye Hüseyin Mahmûd el-Cüveynî İmâmü'i-Haremeyn, adlı eserinde, ilahiyat ve tabiat sistemini Mehmet Dağ, "İmam el-Haremeyn el-Cüveynî'nin Âlem ve Allah Görüşü" (Basılmamış doçentlik tezi) adlı araştırmasında, Eş'ariyye mezhebi içindeki yerini Ali Cebr İmâmü'l-Haremeyn bâ-ni'l-medreseti'l-Eş ariyyeti-hadîse adlı çalışmasında incelemiştir. Muhammed ez-Zühaylî de el-İmâm el-Cüveynî adını taşıyan bir monografi hazırlamıştır. Abdülazîm ed-Dîb, Cüveynî'nin hayatını ve fıkhı cephesini İmâmü'1-Haremeyn ve Fıkhu İmâ-mi'l-Haremeyn adlı eserlerinde ele almıştır.

Eserleri:

Cüveynî'nin büyük bir kısmı kelâm, fıkıh, usûl-i fıkıh, bir kısmı da tefsir, ahlâk, hadis İlimlerine dair olan ve sayılan otuzu aşan eserlerinin belli başlıları şunlardır:

1. Nihâyetü'l-matlab fî dirâyeti'l-mezheb. Cüveyni’nin "hayatımın meyvesi" diye nitelendirdiği eser Şafiî fıkhına dair önemli kaynaklardan biri olup Abdülazîm ed-Dîb tarafından iki büyük cilt halinde yayımlanmıştır.
2. eş-Şâmil fî uşûli'd-dîn. Kelâma dair en hacimli eseridir.
3. el-İrşâd ilâ kavâtı'i'l-edilleti fî usûli'l-i'tikâd.
4. et-Akidetü'n-Nizâmiyie.
5. Şifâ'ü'l-ğalîl. Tevrat ve İncil'in Yahudi ve Hristiyanlarca tahrif edildiğini ispat etmeye çalışan kitap Michel Allard tarafından Fransızca'ya çevrilerek neşredilmiştir. Ahmed Hicâzî es-Sekkâ eseri ayrıca yayımlamıştır. (Geniş bilgi için bk. TDİA, Cüveynî md.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun