Hz. Ali’nin, Ey Fatıma beni Hz. Peygambere şikayet etme... dediği uzun rivayet uydurma mı?

Tarih: 19.10.2020 - 15:15 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hz. Fatıma Annemizin vefatına yakın meydana geldiği söylenen uzun bir rivayet var. Hz. Fatıma’nın, oğulları Hasan ve Hüseyin’in başlarını yıkadığı, onlar için yemek yaptığı, bunun nedeni sorulunca da uzun bir yolculuğa çıkacağını, yani vefat edeceğini söylediği, bunun üzerine Hz. Ali’nin, Ey Fatıma beni Hz. Peygambere şikayet etme... dediği uzun bir rivayetten bahsediliyor.
- Bu rivayetin tamamı nasıldır, bu rivayet doğru mu, uydurma mı?
- Eğer aslı yoksa, bu tür rivayetlerin güvenilir zatların eserlerinde geçmesi nasıl açıklanabilir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bakabildiğimiz kadarıyla hadis, tarih, siyer ve tefsir kaynaklarında bu rivayeti bulamadık.

Ayrıca, içinde bazı doğrular ve kaynaklarımızda geçen bilgiler varsa da aklen de dinen de mümkün olmayan şeyler vardır.

Bununla beraber, bazı vaaz ve nasihat kitaplarında geçebilir. (Örn. bk. Gazali, Silvetu’l-Arifin, 246-251)

Kanaatimizce bu kıssanın Gazali gibi bir zatın eserinde olması, dışarıdan bazıları tarafından sokuşturulmuş bir hikâye olabilir.

Nitekim, kıssayı araştıran bazı alimler “uydurma bir kıssa” unvanıyla bunu söz konusu etmişlerdir. (bk. Meysere Ahmed Abdullah, el-Ahadisu ve’r-resailu ğayru’s-sahiha)

Bu tür rivayetleri doğruymuş gibi paylaşmak doğru olmaz, asla paylaşmamak gerekir. Sadece doğru olmadığını haber vermek için bilgi amaçlı olabilir. Biz de aslı olmayan bu rivayetin doğru olmadığı bilinsin diye isteğinize uygun olarak tamamını vermek istiyoruz:

Bir gün, Hz. Ali Hz. Fatıma'nın yanına girer ve onu Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin'i yıkarken görür, yıkadıktan sonrada saçlarını tarar, elbiselerini yıkar ve hamur yoğurup bolca ekmek yapar ve bu süre zarfında Hz. Ali ile hiç konuşmaz.

Bu duruma şaşıran Hz. Ali, “Ey Fatıma, sende bugün daha önce hiç görmediğim bir acayiplik var. Çocukları yıkadın, elbiselerini giydirdin ve çokça da ekmek yaptın, ama benimle tek bir kelime dahi konuşmadın!”

Hz. Fatıma şöyle cevap verir:

“Ey Ali, ben bir yere misafir gideceğim, çocuklarım aç kalmasın diye de ekmek yaptım. Seninle konuşmama sebebim ayrılmak üzere oluşumdandır.”

Ve sonra da babası (asm) hakkında şu beyitler dilinden dökülür: 

“Sana olan şevkim arttığı zaman kabrini ziyaret ederim,
Sana gelir ve ne halde olduğumu bilmen için ağlarım. 
Ey sahranın sakini, seni zikretmek ve anmak bana bütün musibetleri unutturdu,
Toprak altında olduğun için bizlere görünmesen dahi,
Sen mahzunun kalbinde görünürsün.”

Sonrasında Hz. Ali, “Misafirin yanından ne zaman döneceksin.” diye sorar.

Hz. Fatıma: “Kıyamet gününe kadar dönüşüm yok.” der.

Hz Ali: “Bu ne biçim bir söz ya Fatıma, vahiy kesildi, sana bunu kim haber verdi?” der.

Hz. Fatıma: “Dün babam Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemi rüyamda gördüm ve bana 'Kızım Fatıma süre epey uzadı, şevkim arttı seni bekliyorum.' dedi."

Hz. Fatıma’dan bu sözleri duyan Hz. Ali'nin dilinden şu şiir döküldü:

“İki halilin buluşması ayrılıktır.
Ayrılıktan aşağı her şey kolaydır.
Ahmet’ten sonra Fatıma'yı da kaybetmem,
Hiçbir dostluğun daimi olmadığına delildir.
Onları kaybettikten sonra nasıl yaşar nasıl uyurum, .
Vallahi bu olmayacak bir şeydir.”

Sonra Hz. Fatıma Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin'i çağırır, Hz. Hasan'ı sağ uyluğuna Hz. Hüseyin'i de sol uyluğuna oturtur, yüzlerine uzun uzun bakar ve ağlayarak şu mısraları dile getirir:

“Benden sonra elbiselerinizi kim yıkar, saçınızı kim tarar ki?
Keşke zor günlerinizde yanınızda olsam. Şehadetinize tanık olsam ve sizin için ağlasam."
der.

Hz. Fatıma'nın bu sözlerini duyan Hz. Ali şöyle der:

“Ölüm zordur ama gariplerin, gençlerin ve yetimlerin ölümü daha zordur."

"Ey Fatıma. Senden bir isteğim var, baban Resulullahı görürsen ona selamımı ilet ve onu çok özlediğimi söyle. Diğer isteğim ise, eğer benden razı değilsen beni Resulullaha şikayet etme, çünkü ben fakirim ve senin kadrini bilemedim."

"Ve diğer isteğim ise beni kıyamet günü zebanilerin elinde görürsen bana şefaat et.”

Bunları duyan Hz. Fatıma Hz. Ali'ye, “Ya Ali, benim de senden bazı isteklerim var. Ölürsem beni sen kefenle ve sen göm. Eğer garip yetim ve genç görürsen benim gençliğimi ve garipliğimi hatırla. Hasan ile Hüseyin'e bağırma ve dövme. Ve bil ki ya Ali babam Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, semadaki melekleri ve ölüm meleği geldiler. Şimdi kalk ve hokkamı getir.”

Hz. Ali hokkayı getirir. Hz. Fatıma Hz. Ali'ye şöyle der: “Ya Ali beni gömeceğin zaman bu hokkadaki kağıdı çıkar ve açıp bakmadan kefenimin içine koy.”

Hz. Ali, “Ey Fatıma, bu kağıtta ne var Allah için söyle.” der.

Hz. Fatıma şöyle anlatır:

“Babam beni evlendirmek istediğinde, ey Fatıma Hz. Ali'yi seninle 400 dirhem mehire evlendireceğim, dedi. Ben de ben Ali'ye razıyım ve 400 dirhem mehire de gerek yok, dedim. Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam geldi ve babama şöyle dedi: Ey Allah'ın Resulü Allah Teala diyor ki cennet ve içindekileri Fatıma'ya mehir kıldım. Ben de razı olmam deyince, ne istersin, dedi. Ben de ümmetinin hepsine şefaat etmen dedim, çünkü kalbin her dem onlar ile meşgul dedim. Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam bir kağıt getirdi, o kağıdın içinde Fatıma'nın mehri ümmeti Muhammed’e şefaattir, yazıyordu. Ben de kıyamet günü o kağıdı alıp Allahım ümmeti Muhammedi şefaat ile kurtar diyeceğim. Kıyamet yerinde biri şöyle nida edecek. Ey topluluk birazdan Hz. Fatıma geçecek. O sırat köprüsünden geçene kadar gözünüzü kapayın, nitekim o kendini yıkayıcılardan setrettiği için Allah da onu huzur-u mahşerdeki herkesin gözünden koruyacak göstermeyecek.”

Ve o gün Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin’i süsleyip mescide göndermişti çünkü Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ona altı ay sonrada sen peşimden geleceksin diye haber vermişti.

Ona hizmet eden ihtiyara, kimsenin yanıma girmesine izin verme, bugünümü namaz ve münacat ile geçireceğim deyip gusül alıp kendini kefenleyip babasından geri kalan koku ile kokulanıp yüzünü kapatıp tecdidi iman yaptıktan sonra ölüm meleğine ruhunu teslim alması için emretmiştir.

Kuşluk vakti Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin yanına gelir ve odasına girerler ve onu uyuyor zannederler.

Hz. Hasan Hz. Hüseyin’e kaldır annemizi namaz vakti geldi, der.

O da anneciğim kalk der.

Hemen nida gelir "Ölmüşe nasıl nida edersin".

Yüzünden örtüyü kaldırınca yüzünden nurlar ışıldadığını görür ve ruhunu teslim ettiğine emin olurlar.

Hem onlar ağlar hem ihtiyar ağlar hem de komşular ağlar.

Ağlama sesleri yükselince Hz. Ali mescitten hızlıca çıkar gelir ve yastığının altında ufak bir kağıt bulur.

Kağıtta “Hasan ve Hüseyin'i sana emanet ediyorum.” yazılıdır.

Tekrardan yıkar eşi Hz. Fatıma’yı, çünkü hem Hz. Fatıma’nın vasiyeti böyledir hem de Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona "Ey Ali: Fatıma senin cennette de eşin olacak, onu sen yıka ve Baki mezarlığına defnet.” demiştir.

Not: Hz. Fatıma validemizle ilgili doğru bilgiler şöyledir:

Resul-i Ekrem (asm) Efendimiz, Hz. Fâtıma’ya son hastalığı sırasında Kur'an-ı Kerim’i Hz. Cebrail ile her yıl bir defa birbirlerine okuduklarını, bu sene Cebrail’in aynı maksatla iki defa geldiğini, bunun ise vefatının yaklaştığına işaret olduğunu söylemesi üzerine Hz. Fatıma ağlamaya başlamış; Hz. Peygamber’in, ailesinden ilk önce kendisine onun kavuşacağını, ayrıca onun mümin kadınların hanımefendisi olduğunu söylemesi üzerine de gülüp sevinmiştir. (Buhârî, Fezailü ashabi’n-nebi, 12, İstizan, 43; Müslim, Fezailü’s-sahabe, 97-99)

Hz. Fatıma, Resulullah’ın ahirete irtihal etmesinden yaklaşık altı ay sonra, Ramazan ayında vefat etti. Muhammed el-Bakır’ın belirttiğine göre Fatıma’yı Hz. Ali yıkadı. (Zehebî, Alamü’n-nübela, 2/128)

Ölümünden sonra vücudunu kimsenin görmemesi için vasiyeti üzerine onu Hz. Ali ile Hz. Ebû Bekir’in hanımı Esma bint Umeys’in yıkadığı da zikredilmektedir. (Zehebi, 2/129).

Hz. Fatıma, kadın cenazelerinin erkeklerinki gibi üzerine örtülen bir kefenle sarılmış olarak herkesin gözü önünde bulunmasından rahatsız olduğunu Esma bint Umeys’e söylediğinde, Esma ona Habeşistan’da cenazelerin tabut içinde taşındığını anlatmış, bunun üzerine Fatıma kendi cenazesinin de böyle taşınmasını vasiyet etmişti. Nitekim onun cenazesi Esmâ bint Umeys’in tarifi üzerine yapılan tabutla taşındı. Cenaze namazını Hz. Abbas veya Hz. Ali kıldırdı. Vasiyeti üzerine geceleyin Hz. Ali, Hz. Abbas ile oğlu Fazl tarafından Cennetü’l-baki'ye defnedildi.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun