Huzur ne demektir ve namazda huzur nasıl olur?
Değerli kardeşimiz,
Arapça kökenli olan "Huzur" kelimesi, Türkçe'de farklı anlamlarda kullanılmaktadır. "Huzur bulmak, huzurlu olmak", gönlün yatışması, nefsin tatmin olması anlamındadır. "Huzura varmak, huzura çıkmak" ise kişilik, makam-mevki bakımından büyük bir zatın yanına gitmek anlamında kullanılmaktadır.
Huzur kavramı, asıl Arapça'daki manası olan "huzura varmak, huzura çıkmak" anlamıyla kullanılabileceği gibi, ikinci derecede bu kavramın Türkçe'de karşılığı olan "huzur bulmak, huzurlu olmak" anlamıyla da kullanılabilir. Çünkü gönlün huzur bulması, gerçek anlamda huzura çıkmakla olur. Namaz müminin miracı olduğuna göre, insan ruhu bu miraç vasıtasıyla Hazret-i Allah'ın huzuruna çıkmakla huzur bulur, huzura erer.
Bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (asm): "Namaz benim göz aydınlığımdır." (Nesâî, İşretu'n-Nisâ 1) buyurmuştur. Burada namazın huzur verici özelliğine işaret edilmiştir. Ancak gerçek huzura ermek için, namazda gerçek anlamda huzura varmak gerekir. Huzura varmak, üç basamaklı bir eylemin adıdır: Huzura çıkmadan, huzura çıkarken ve huzurda dururken yapılması gerekenler.. Konuyu bu üç başlık altında özetlemeye çalışacağız:
Huzura Çıkmadan Önce Yapılanlar:
Yüceler yücesi Allah'ın huzuruna varmanın birinci adresi namazdır. Namaza başlamadan önce, O Hazretin huzuruna yakışır şekilde, maddî-manevî hazırlık yapmak gerekir.
Yani çift yönlü bir arınma sürecine girmek gerekir. Beden ve elbiselerimizi her türlü maddî kirlerden, ruh ve duygularımızı da her türlü manevî kirlerden temizlemek gerekir.
En güzel elbiseleri, en temiz çorapları giymek, abdestle uzuvları yıkayıp temizlemek, tevbe-istiğfar ederek ruhu arındırmak, kulun Rabbine karşı saygısının, huzurunda bulunduğu makamın büyüklüğünü algılayan iman şuurunun birer belgesidir.
"Her namaz vaktinde / her namaz mekânında yüzünüzü O'nun kıblesine yöneltin. İhlas ve samimiyetle, sırf O'nun rızasını kazanmak için Allah'a ibadet edin." (Araf, 7/29)
mealindeki ayette manevî hazırlığın önemine işaret edildiği gibi,
"Ey Adem'in evlatları! Her namaz vaktinde, mescide giderken, süsünüz olan elbisenizi giyinin." (Araf, 7/31)
mealindeki ayette de maddi hazırlığa; temizliğe, güzel elbiseler giymeye teşvik vardır.
Huzura Çıkarken Yapılanlar:
Bu safhada kul, huzura çıkmak için gereken hazırlığını tamamlamış, artık mescidin içine veya bir seccadenin başına gitmiş bulunmaktadır. İşte namaza başlamadan önce, kimin huzuruna varacağını düşünmek, kusurlarını hatırlamaya çalışmak, dünyanın bütün meşgalelerini bir çantaya koyup dışarıda bırakmak, biraz sonra ilâhî huzurda kabul edilecek olan kulun fikrî planda düşünmesi gereken hususlardır.
Bu hazırlık için Fatiha Suresinde geçen Allah'ın isimlerini düşünerek bir muhasebe yapmakta fayda vardır. Çünkü, bütün sıfatları sonsuz olan Allah'ın Zat-ı Akdesini düşünerek "iyyake nabudu=yalnız sana kulluk ederiz" diyerek hitapta bulunmak çoğumuz için hitabın hakkını vermekten uzaktır. En iyisi belli başlı isimleri mülahaza ederek yapacağımız hitap için bir ön hazırlıkta bulunmaktır. Fatiha Suresinde yer alan beş isim bunu temin edecek mahiyettedir. Buna göre, namaza başlamadan önce huzuruna varacağımız Rabbimizin şu isimlerini düşünmek ve bizimle olan ilişkilerini zihnimizde canlandırmak gerekir. Biraz sonra bizi kabul edecek Rabbimizin isimleri şunlardır:
Allah: Bütün güzel ve mükemmel sıfatların sahibi, bütün kâinatın kendisine ibadet ettiği hakikî mabudu.
Âlemlerin Rabbi / Rabbu'l-âlemîn: Bütün kâinatı yaratan, yöneten, terbiye eden Rabbimiz.
Rahman: Dünyada dost- düşman ayırımını yapmadan bütün varlıklara merhamet eden, bütün canlılara rahmet hazinesinden rızklarını veren, vahiylerle insanlara manevî rızklarını temin eden..
Rahîm: Ahirette dostlarını merhametle kucaklayan.
Din / Hesap gününün sahibi: İyi, kötü her şeyden bizi hesaba çeken dünya ve ahiretin sultanı.
Biraz sonra huzurunda el pençe duracağımız Yüce Yaratıcının bu azametini kalplerimize yerleştirdiğimiz nispette huzurda huzur bulacağız.
Huzurda Dururken Yapılanlar:
Namaz kılan kimse, namazla miraca vardığını, kendisini yaratan, büyütüp besleyen, bin bir çeşit nimetlerle rızkını veren Yüce Allah'ın karşısında olduğunu idrak etmeli, sonsuz büyüklüğü karşısında sonsuz küçüklüğünü, sonsuz kudreti karşısında sonsuz acizliğini fark etmelidir.. Namaza başlarken alınan tekbirin bir anlamı budur: Allahu Ekber: "Allah en büyüktür" der ve o anda eşsiz bir büyüğün karşısında olduğunu fark eder..
Fatiha Suresinde iki tür üslup kullanılmış ve bununla ilahî huzurda el pençe dururken iki çeşit münacatın şekline işaret edilmiştir.
Birincisi: Besmeleden sonra "Bütün hamd, âlemlerin Rabbi, Rahman, Rahîm ve hesap gününün sahibi olan Allah'a mahsustur." mealindeki ayetlerle yapılan gaibane münacattır.
Bu dolaylı (Allah'ı üçüncü tekil şahıs olarak gören) münacatın hikmetlerinden ikisi şunlardır:
- Aciz ve kusurlu bir kul olarak her türlü noksandan münezzeh olan Allah'ın huzuruna vardığında, doğrudan onu muhatap etmekten haya eder. Boynu bükük bir vaziyette münacatını ona işittirmeye çalışır. Bu kulluk makamına en uygun bir vaziyettir.
- Övgüler övülenin arkasında yapılırsa, övenin samimiyetini gösterir. Allah'tan hiçbir şey gizli olmamakla beraber, bir kul olarak kendi çapında, Rabbinin gıyabında onu övmeye gayret etmesi, onun kullukta ciddiyet ve samimiyetini göstermesi bakımından önem arz etmektedir.
İkincisi: "Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım isteriz.." mealindeki cümleden başlayıp Surenin sonuna kadar devam eden hâzırâne(Allah'ı ikinci şahıs olarak muhatap edinip doğrudan ona hitap ederek) yapılan münacattır. Bu iltifat sanatında, huzurunda olduğumuz Zat-ı Akdes'in -bir kul için en önemli olan- unvanlarının/isim ve sıfatlarının mülahazası söz konusudur.
Buna göre, huzurdaki münacat şöyledir:
"Ey âlemlerin Rabbi, ey Rahman, Rahîm ve hesap gününün sahibi olan Allah'ım! Biz âciz mahlukların olarak yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım isteriz. Ne Olur, bizi dosdoğru yola ilet."
İnsan tek başına da olsa, birinci tekil şahıs yerine birinci çoğul şahısı kullanarak "Yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım isteriz" demesinin anlamı şudur:
Namaz kılan kimse, üç büyük cemaatle birlikte Rabbine karşı ibadet ettiğinin farkındadır. Buna göre, Fatihayı okurken şöyle der:
"Ben ve benim gibi namaz kılan insanların meydana getirdiği cemaat olarak; Ben ve Allah'ı tespih eden bütün kâinatın oluşturduğu cemaat olarak, ve nihayet ben ve benim vücudumdaki maddî-manevî duygu ve organlarımın meydana getirdiği cemaat olarak" yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım isteriz"
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Gerçekte kulluk nedir?
- Fatiha'dan Huzura Yansıyanlar
- "Namaz Mü'min' in miracıdır." ne demektir?
- Fatiha suresinin namazın her rekatında okunmasının, rükû ve secdenin yapılmasının iç anlamı nedir?
- İbadet nedir, insanlar niçin ibadetle sorumlu tutulmuşlardır?
- Namazın hakikati ile sureti ne demektir?
- Mi'râc mucizesi
- "Allah affeder!.." deyip ibadet etmemek ne kadar doğru?
- Allah'ın küllî iradesi ile insanın cüzî iradesi nasıl bağdaştırılabilir?
- Allah, ibadeti terk edenleri niçin cehennemle tehdit etmektedir?