Hazreti Ebu Bekir özür dileyince ne oldu?
- Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer arasında bir münakaşa ve tartışma olmuş, bunun üzerine Hz. Ebu Bekir özür dilemiş ama Hz. Ömer bu özrü kabul etmemiş. Bu olay doğru mu?
Değerli kardeşimiz,
Evet, bu olay doğrudur.
Ebu’d-Derda (r.a.) anlatıyor:
Bir gün Hz. Peygamber’in (asm) yanında oturuyordum. Birden Ebu Bekir çıkageldi. Peygamberimiz onun geldiğini görünce “arkadaşınızda bir hâl var” dedi. Hz. Ebu Bekir selam verdi ve şöyle dedi:
“Ey Allah’ın elçisi, Hattab’ın oğlu (Ömer) ile aramızda bir tartışma oldu. Ben kendimi tutamayıp ona kötü laflar söyledim. Sonra söylediklerimden pişman olup kendisinden beni bağışlamasını istedim, ama bağışlamadı. Ben de hemen senin yanına geldim.”
Allah Resûlü (asm) üç defa: “Allah seni bağışlasın ey Ebu Bekir.” dedi.
O esnada Hz. Ömer de pişman olup Hz. Ebu Bekir’in evine gitmişti. Evdekilere Ebu Bekir’in orada olup olmadığını sordu. Evdekiler Hz. Ebu Bekir’in bulunmadığını söyleyince Hz. Ömer derhal Peygamberimizin yanına geldi. Peygamberimize selam verdi. Peygamberimizin yüzünde öfke alametleri belirdi. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir, [Resulullah (asm)’ın Hz. Ömer’e kızacağını tahmin ederek] derhal dizleri üzerine çöküp şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü, ben ona daha büyük haksızlık yaptım (eğer azarlanacak birisi varsa o Ömer değil, benim.)”
Hz. Peygamber (asm), Ömer’e hitaben şöyle buyurdu:
“Allah beni size peygamber olarak gönderdiğinde sizler benim için 'Yalan söyledi.' dediniz, Ebu Bekir benim hakkımda 'Doğru söylüyor.' dedi. Canıyla ve malıyla bana destek oldu. Artık benim arkadaşıma ilişmeyin de onu bana bırakın. Benim arkadaşıma ilişmeyin, onu bana bırakın!”
Bundan sonra hiç kimse Ebu Bekir’i incitmedi.(1)
- İnsan her zaman, her yerde insandır. Hz. Ebu Bekir de olsa Hz. Ömer de olsa insan insandır. İnsanlar nasıl ki acıkıyor, susuyor, uyuyor ise aynı şekilde insan kızıyor, öfkeleniyor, bağırıp çağırıyor, kavga ediyor. Allah Resulü (asm) Efendimiz dışında hiç kimse masum değil. Hepimiz nefis taşıyoruz. Allah Resulünden sonra sahabenin en önde gelen iki kişisi birbiriyle münakaşa yapabiliyor. Çünkü onlar da bizler de insanız, melek değiliz.
- İnsan için en büyük fazilet, hatasını anlaması, günah işlemişse Allah’tan af, kullardan özür dilemesidir. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer’e bazı laflar söylediğini fark ettiği anda kendisinden özür diliyor, affetmesini istiyor. Uygun olmayan bir iş yaptığını itiraf ediyor. Yaş olarak Hz. Ömer’den sekiz yaş büyük olmasına rağmen kendisinin haksız olduğunu düşündüğü anda af dilemekten kaçınmıyor. Biliyor ki af dilemek, özür dilemek onun değerini azaltmaz, onu küçültmez.
Bir de “kul hakkı” diye bir şey var. Haksızlık yaptığımızı anladığımızda hakkını yediğimiz kimse ile ödeşmek gerekir; çünkü bu dünyada ödenmeyen bütün haklar ahirette hesaba konu olacaktır.
Bizler de isteyerek veya istemeyerek çevremizdeki insanları kırmış, küstürmüş, darıltmış olabiliriz. Bu durumda yapılması gereken şey bunu bir gurur meselesi yapmadan özür dilemek, arayı düzeltmeye çalışmaktır.
- Özür dileyen bir kimsenin özrünü kabul etmek gerekir. Allah’ın bize nasıl davranmasını istiyorsak bizim de insanlara öyle davranmamız uygun olur. Bizler günah işlediğimizde Allah’ın bizi bağışlamasını istemiyor muyuz? Öyleyse bizler de insanların kusurlarını bağışlamalıyız. Kur’an, bize üstün müminlerin en önemli özelliklerinden biri olarak şunu söylüyor:
“(Onlar ki) öfkelendiklerinde öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da iyi davrananları sever.”(2)
- Hz. Ebu Bekir’in ne kadar üstün karakterli, alicenap olduğunu bu olay vesilesiyle bir kere daha görüyoruz. Hz. Peygamber (asm)’in Hz. Ömer’e kızacağını anladığı anda o kızmasın, Ömer’in başına kötü bir şey gelmesin diye diz üstü çöküyor. Hz. Peygamber’e (asm) âdeta yalvarıyor: “Asıl suç bende, sakın Ömer’e kızma, ben ona daha büyük haksızlık yaptım.” diyor.
İşte onları büyük kılan buydu! Onlar beşeriyet icabı nefsine uyarak bir fiil yapsa bile birbirinin başına bir kötülük gelsin istemiyordu.
- Buradan Hz. Ömer’in de üstün karakteri anlaşılıyor. O da Hz. Ebu Bekir’i affetmeyerek hata ettiğini anlıyor. Sonra onun ardından evine, ayağına gidiyor. O da Hz. Ebu Bekir’den özür dilemek istiyor.
- Nihayet bu olayda Hz. Peygamber’in (asm) vefasını görüyoruz. O, hayatının en zor zamanında kendisinin yanında yer alan, destekleyen, canını ve malını peygamberin davası için ortaya koyan can dostunu, arkadaşını hiç kimseye ezdirmek istemiyor. Bunu yapan, “Şeytan yolda görse yolunu değiştirir.” dediği Ömer de olsa Allah Resulü buna razı olmuyor.
Öyleyse insan vefalı olmalı. Kendisini zor zamanda destekleyen, yanında yer alanları unutmamalı.
Rabbimiz Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’den (radıyallahu anhüma) razı olsun. Onların yaşadıklarından ibret almayı bizlere nasip eylesin. Amin.(3)
Dipnotlar:
1) Buhari, Fedailü’s-sahabe, 5.
2) Âl-i İmran, 3/134.
3) Prof. Dr. Soner Duman, Sakarya Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Neden önce hilafet biati alınıp sonra defin yapıldı?
- Peygamber Efendimizi eleştiren ayetleri yazar mısınız?
- Esmâ bint-i Ümeys (r.anha)
- Peygamberimizden kısas isteyen sahabi kimdir?
- Peygamberimizin vefatından önce namazı kıldırmasını istediği sahabi kimdir?
- Ebu Bekir (r.a.)
- "Peygamberler öldüğü yere gömülür." hadisine göre neden Hz. Yakub Mısır'da değil de Kenen'a götürülüp defnedilmiştir?
- BEDİR MUHAREBESİ
- Hz. Ömer "kelale”nin hükmünü ve teyemmümün nasıl alınmasını niye bilmiyordu?
- Ömer bin Hattab (r.a.)