Hanefi iken kazaya kalan namazlarımı Şafii iken nasıl kılmalıyım?

Tarih: 06.03.2021 - 07:16 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ben öncesinde Hanefi idim, sonra Şafii oldum.
1) Şimdi Hanefi iken kazaya kalan namazlarımı Hanefi gibi mi kılmalıyım, yoksa Şafii gibi mi?
- Mesela, Şafii’de namazda zammı sure vacib değil o yüzden kazalarımı kıldığımda zammı sureyi okumuyorum (Hanefilerde vacip olduğunu biliyorum). Şu anda (Hanefi iken kazaya kalan namazlarımı) kaza ederek kılıyorsam zammı sure bana vacip mi?
- Veya namaz için gusül aldığımda Şafiilerde sünnet olduğu için ağzımı yıkamıyorum; (Hanefilerde farz olduğunu biliyorum). Şu anda kazalarımı kılmak için yıkamalı mıyım?
​2) Tam aynısını mezhepsiz olduğum (4 mezhepten birine tabii olmadığım) zamanlar için de soruyorum. Bu durumdayken kazaya kalan namazlarımı şu anda nasıl kılmalıyım?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bir Müslüman kılamadığı namazları kaza edeceği zaman hangi mezheple amel ediyorsa, o mezhebe göre kaza namazlarını kılar.

Sözlükte "gidilecek yol, doktrin ve akım" gibi anlamlara gelen mezhep, dini bir kavram olarak, kendi içinde tutarlı bir metot ve düşünce sistemine sahip itikadi ve ameli doktrin manasına gelmektedir. Mezhep kurucusu imam veya müçtehit, hüküm çıkarmada kullanılan deliller ile asli delillerden hüküm çıkarma metotlarını belirleyen kimselerdir. Bu usul farklılıkları ile bunlara dayalı olarak ortaya çıkan hükümlerdeki farklılıklar mezhepleri oluşturmuştur.

Fıkhi mezheplerin ortaya çıkışı daha çok dini sebeplere dayanmaktadır. Hz. Peygamber (asm) Efendimiz döneminde bir ihtilaf söz konusu değildi. Zira bir problem olduğunda Hz. Peygambere sorularak çözümleniyordu. Hz. Peygamber'den sonra, sahabe ve tabiun döneminden itibaren görüş ayrılığı başlamış, Asr-ı saadet'ten uzaklaştıkça da bu ihtilaflar çoğalmıştır. Bu görüş ayrılıklarının sebepleri şöyle sıralanabilir:

- Kitap ve sünnette geçen bazı kelime ve cümlelerin farklı anlaşılması ve yorumlanması,
- Sözün hakikat veya mecaz anlamlarına çekilebilmesi,
- Hadislerin bilinmemesi, sıhhat derecesi ve ölçüsü konusundaki farklı telakkiler,
- İçtihat usul ve gücünün farklılığı,
- Sosyal ve tabii çevrenin tesiri.

Bu sebeplerden kaynaklanan görüş ayrılıkları bulunmakla birlikte, müçtehit imamlar devrine kadar mezheplerden söz edilmemektedir. Her merkezde birçok alim ve müçtehit bulunmakta, soruları cevaplandırmakta ve davaları halletmektedirler; fakat bunlara izafe edilen bir mezhep yoktur. Bu devirde, fıkhın ve fıkıh usulünün tedvin edilmesi, nazari konularda içtihat edilmeye başlanması, fıkıh mekteplerinin teşekkül ederek münazara ve münakaşaların başlaması gibi sebeplerle birçok fıkhi mezhep başka bir ifadeyle düşünce sistemi ortaya çıkmıştır. Bunlardan büyük bir bölümü, taraftar bulamadığı için zamanla yok olmuştur.

Ancak Ehl-i sünnet akidesini benimseyen dört büyük ameli mezhep hala devam etmektedir. Bunlar; Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezhepleridir.

Mezhep din değil, dinin anlaşılması ve yorumlamasındaki farklı bakış açılarını ortaya koyan oluşumlardır.

Başta da ifade edildiği üzere, mezhepleri farklı hüküm vermeye iten birçok neden vardır. Hiçbir mezhep ortada Kur'an’ın açık hükmü var iken ihtilaf etmemiştir. Örneğin namazın farziyeti ve namazın kaç vakit olduğu hususu mezhepler arasında ihtilaf konusu değildir. Ancak namazda ellerin bağlama şekli bir ihtilaf konusudur. Bu tür bir ihtilafın kaynağı bu konudaki farklı rivayetlerdir. Teorik olarak bir kişi hiçbir mezhebe bağlı kalmadan, ya kendi araştırmasıyla veya mezhep ayrımı gözetmeden dilediği alime meselesini sorarak dini hayatını yaşayabilir, ancak böyle bir yol izlemenin bazı zorlukları da beraberinde getireceği aşikardır.

Her şeyden önce, fıkhi konularda, özellikle detaya ilişkin meselelerde, bir kimsenin “kendi araştırmasıyla” karara varabilmesi için Kur'an-ı Kerim ve hadisleri çok iyi bilmesi gerekir. Bunun kolay bir şey olmadığını teslim etmek gerekir.

Sonuç olarak; muayyen bir fıkıh mezhebine bağlanmak dini bir zorunluluk olmayıp, kişinin dini hayatını yaşarken kolaylık ve kendi içinde tutarlılık arzusunun doğal bir sonucudur.

Bu itibarla kişi kılamadığı namazları kaza edeceği zaman hangi mezheple amel ediyorsa o mezhebe göre kaza namazlarını kılar.

İlave bilgi için tıklayınız:

Mezhepler Dosyası

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun