Farklı mezhepten olanlara imam olacak kimsenin dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir, abdest durumu nasıldır?

Tarih: 17.07.2006 - 21:56 | Güncelleme:

Soru Detayı
- Başka bir mezhebe bağlı imama, cemaatle namaz kılarken uyabilir miyiz? - Şafii / Hanefi olan birinin, Hanefi / Şafii bir imama uyması durumunda dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?
Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ülkemizde, çoğunlukla Hanefî ve Şâfiî mezhebine mensup Müslümanlar bulunmaktadır. Diğer iki mezhebe tâbi olanlar pek nâdirdir. Zaten mevcut fıkıh kitaplarının ekserisi de Hanefî ve Şâfiî mezhebine göre yazılmıştır.

Bu iki mezhebe bağlı olan Müslümanlar daha önceleri belli bölge ve şehirlerde çoklukla bulunmaktaydı. Fakat bugün Türkiye’nin her tarafında her iki mezhep mensuplarını da görmek mümkündür. Bilhassa bu durum camilerde açıkça görülmektedir.

Aynı şekilde, camilerimizde her iki mezhebe bağlı olan imamlar da bulunmaktadır. Bunun için, öncelikle imamlık vazifesini yapanların her iki mezhebin ibadetle, bilhassa namazla alâkalı farklılıklarını bilmesi gerekir. Böylece arkalarında bulunan cemaatin namazı daha sıhhatli bir şekilde edâ edilmiş olur.

Şâfiî bir kimsenin Hanefî olan imama, Hanefî bir kimsenin de Şâfiî olan imama uyması caizdir. Bu meselede mühim olan husus, imam olan zatın, namazın şart ve rükünlerine riayet etmesidir. Çünkü değişik mezhepten de olsa, namazı cemaatle kılmak tek başına kılmaktan daha faziletlidir.

Sahabîler ve tâbiinden pek çokları müçtehid derecesinde büyük âlimlerdi. Farklı ictihadlara sahip olmakla beraber birbirlerinin arkasında namaz kılmışlardır. Bu hususta ciddî bir farklılık olmamıştır.(İbni Âbidin, 1/378-79)

Bu kısa açıklamadan sonra, konuyla ilgili bazı bilgiler vermek faydalı olacaktır.

İmam ile cemaatin aynı mezhebe bağlı olmaları, genel kural olarak zorunlu değildir. Dolayısıyla, cemaatle namazın sahih olması için, mezhep birliği şartı aranmaz. Buna göre, mezhep ayrılığı, imamete (imamlığa) ve iktidaya (imama uymaya) engel değildir. Bu yüzden, bir Hanefi, bir Şafiî imama; bir Şafiî de Hanefi imama uyabilir.

Başka mezhepten bir imama uyan kimse, imamın kendi mezhebindeki şartlara aykırı bir davranış içinde bulunup bulunmadığını araştırması gerekmez. Genel kural bu olmakla birlikte, fıkıh mezhepleri, namaz kılanların namazlarının sıhhati konusunda gönül huzurunu sağlamak için, farklı değerlendirmeler yapmışlardır.

İmama Uyanı Esas Alan İçtihat:

Hanefi ve Şafiî Mezheplerine göre, imam ile cemaatin mezhep farklılığı durumunda, namazın sahih olması için, cemaatin uyduğu imamın kıldırdığı namazın, uyanın kendi mezhebinde sahih olması gerekir. Çünkü bu durumda, başka mezhebe uyan kimse, yine kendi mezhebinin hükümlerini uygular. Bu duruma, şu örnekleri verebiliriz:

* Hanefi bir mükellefin, Şafiî bir imama uyduğunu düşünelim: İmam namazda Hanefi mezhebine aykırı bir durumla karşılaşırsa, sözgelimi imamın herhangi bir yerinden namazı bozacak şekilde kanama olursa ve uyanın kesin bilgisine göre imam abdesti yenilememişse, Hanefi muktedînin (imama uyanın) namazı bozulur. Çünkü kanama, Şafiî mezhebine göre abdesti bozmaz, Hanefilere göre ise bozar. Bu durumda, Hanefilere göre imam abdestsiz sayılacağından, artık iktidayı sürdüremez.

* Hanefi bir imama uyarak namaz kılan Şafiî bir mükellefi düşünelim: Hanefi imam, kadına dokunmuşsa, bu durum, Şafiî mezhebinde abdesti bozar. Dolayısıyla böyle bir durumda, Hanefi bir imama uyan Şafiînin namazı bozulmuş olacağından, iktidayı sürdüremez.

Her iki örnekte de imamın yeniden abdest aldığını bilmeme ya da imamın abdestini bozan durumu görmeme halinde, cemaatin namazına bir zarar gelmez, namaz sahihtir. Daha fazla kurcalama yaparak, ihtilaf çıkartılmamalıdır.

* Sabah namazında, Şafi mezhebinden olan imama uyan Hanefi biri, Şafiî imam ve cemaat sabah namazının ikinci rekatında rükûdan sonra kunut duası okurken, susar ve ellerini yanlarına salıverir, öylece bekler. Ayrıca Şafiiler, intikal tekbirlerinde de ellerini kaldırırlar, Hanefiler ise kaldırmazlar. Bu türden farklılıklar, iktidaya ve sürdürülmesine engel değildir.

Namaz İçin İmamı, İktida İçin Uyanı Esas Alan İçtihat:

Malikî ve Hanbelî Mezheplerine göre, namazın sahih olması için şart olan durumlarda, yalnız imamın mezhebine göre hareket edilir, uyanınkine bakılmaz. İmamın namazı sahih olunca, cemaatin namazı da sahih olur. Sözgelimi, başının tamamını meshetmeyen Hanefi veya Şafiî bir imama, bu iki mezhebe bağlı kimseler uyabilir.

İktidanın (imama uymanın) sahih olma şartlarıyla ilgili durumlarda ise iktida, imama uyanın mezhebine göre düzenlenir. Sözgelimi, farz namaz kılan Malikî ve Hanbelî birinin, nafile namaz kılan Şafiî imama uyması hâlinde, namaz bâtıldır. Çünkü, imam ile muktedînin namazlarının aynı olması şarttır.

Konuyla ilgili genel bir değerlendirme yaparsak, şunları söyleyebiliriz:

- Kural olarak, her namaz kılan kendi mezhebinin kurallarına göre hareket etmelidir. Farklı mezhepten bir imama uyulduğu takdirde, uyanın mezhebine göre çok açık bir namazın sıhhatini engelleyen bir durum varsa, namaz yeniden kılınmalıdır; ama bu kılış, cemaat arasında durup dururken ihtilaf ve çekişme çıkartacak biçimde olmamalıdır. Bunun dışındaki durumlarda ise, farklı mezheplerden olan imam ile cemaatin namazında hiçbir sorun olmaz.

- Hanefi ve Şafi olanlar, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerinin, "farklı mezheplere bağlı Müslümanların, birbiri arkasında namaz kılmalarının caiz olduğu ve bu takdirde imamın mezhebine göre sahih olan namazın, cemâat için de sahih olduğu" şeklindeki görüşünü taklit ederek hareket edebilirler. Böylece, bir Müslüman kendi mezhebine göre abdest alsa bile, hem imam hem de cemaat olarak namazını kılabilir.

Bu konuda imamlara da önemli bir görev düşüyor: İmamlar, kendilerine uyan farklı mezheplerden cemaatin bulunduğunu dikkate alarak, bu konuda önce kendisi bilgilenmeli, sonra cemaati bilgilendirmelidir. Ayrıca, kıldırdığı namazın bütün mezheplerce geçerli olacak biçimde kılınmasına dikkat etmelidir.

Hanefî imamın bilmesi gereken bazı mühim hususları şöyle sıralayabiliriz:

1. Şâfiî mezhebine göre, namaza mâni olan necasetin, dirhem miktarından az da olsa temizlenmesi farzdır.

2. Şâfiîye göre kalben de olsa abdeste niyet etmek farzdır.

3. Şâfiî mezhebinde abdestte âzâları yıkarken tertibe riayet edip, âzâyı sırasıyla yıkamak farzdır.

4. Şâfiîyye göre elin iç kısmının tenasül uzvuna değmesi abdesti bozar.

5. İnsanın hanımı dahil, teninin nâmahrem (kendisine nikâhı düşen) bir kadının tenine dokunması abdesti bozar.

6. Namazda ise tâdil-i erkân ve teşehhüdde salâvatları okumak Şâfiîlere göre farzdır. 

7. Hatibin her iki hutbede Allah’a hamd etmesi, salâvatları okuması, takvayı tavsiye etmesi, en az bir âyet okuması ve son hutbede seslice mü’minlere dua etmesi hutbenin rükünlerindendir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 50.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun