Eşim şiddet uyguluyor, ne yapmalıyım?
- Ben yeni evliyim sürekli problemler yaşandı en son eşimden şiddet gördüm.
- Aileme söylemedim bir şekilde duydular, boşanmamı istiyorlar. Ben düzelir ve sabretme umudundaydım. Ailem kesinlikle boşan diyor, esim de sürekli ayetlerden hadislerden şiddeti savunuyor. Çok çaresizim ne yapmalıyım?
- Evliliğin geleceği var mı bilmiyorum. Yardımcı olur musunuz?
- Eşimin düşüncesi doğru mudur?
- Şiddet uygulamaya hakkı var mı?
- Düzelirse ailemi nasıl ikna edebilirim?
Değerli kardeşimiz,
Eşinizin düşüncesi yanlıştır, şiddet uygulamaya hakkı yoktur. Bu durum hem Allah hakkına hem de kul hakkına girmektir. Tövbe etmeli ve sizden de helallik almalıdır.
Aile içi şiddet olayları, eskiden olduğu gibi, günümüz modern dünyasında da büyük bir problem teşkil ediyor. Sadece tahsili olmayan veya az olan insanlar arasında değil, belli bir tahsil seviyesi olan üniversite mezunu aileler arasında bile aile içi şiddetin yüksek nispette oluşu dikkat çekicidir. Özellikle kendilerini kadın hakları savunucusu ve oldukça medeni gören Amerika'da ve Batı dünyasında bile şiddete maruz kalan kadın sayısının milyonlarla ifade edilmesi, meselenin dinî değil insan fıtratıyla ilgili olduğunu ispatlıyor. Maalesef, nefsi ve kötü duyguları İslâm terbiyesiyle terbiye görmemiş her insan, canı yandığında saldırıya geçebiliyor.
Özetle ifade etmek gerekirse, aile içi şiddetin kesinlikle İslâm'dan kaynaklanmadığı ve kaynaklanmayacağıdır.
Evliliğin ilk yıllarında karı-koca arasında çeşitli sorunların yaşanması sıklıkla görülen hayatın bir gerçeğidir. Bu durumun çeşitli nedenleri var. Öncelikle bu sorun, farklı iki insanın bir araya gelmesinden kaynaklanır. Çünkü kadın-erkek olmanın farklılığına yaş-kültür, eğitim gibi farkları ve çoğu zaman ötekini yanlış anlamaktan veya tanımamaktan doğan yanlış anlaşılmalar da eklenince evlilik sorunlarına yol açabiliyor.
Nadiren de olsa kişilik bozukluğu ve olumsuz karakter yapısından kaynaklanan davranış ve sözler de sıkıntı doğurabiliyor.
Ayrıca eşlerin kıskançlığı, ilgi ve sevgi beklentilerinin karşılanmaması veya yakın aile ilişkileri / müdahaleleri de karı-koca arasında tartışmalara ve çatışmaya neden olabiliyor.
Bu konulara azami dikkat edilmelidir.
Evlilik hayatında yaşanan sorunların büyük bir kısmını kişi, başına gelen her şeyin bir imtihan olduğu şuuru içinde sabırla, iyi niyetle, bir diğerini tanımaya ve anlamaya çalışarak ve onu olduğu gibi kabul ederek aşabilir.
İnsanoğlunu hayvandan ayıran en önemli farklardan biri, insanın öğrenerek, hatalarını gözden geçirerek daha iyiye ve daha güzele doğru tekamül etme kabiliyetidir.
Sorunların aşılmasında iletişim biçimi de son derece önemlidir.
Bir sorunu çözerken, sorunun kendisine değil de çözümüne odaklanırsa, yani “Bu sorunu nasıl ve hangi yollarla çözebilirim?” diye yola çıkılırsa, daha kolay aşabilir.
Bunun yanında sorunları dile getirirken karşı taraf suçlanılmaz, rencide edilmez, şahsiyetine ve kişiliğine zarar veren, saygı dilini zorlayan bir dil kullanılmazsa, karşı taraf çözüme daha çok yakın olur.
Aksi halde, her insanın nefis ve şeytanı olduğundan dolayı, ağır söz ve davranışlar karşı tarafın içinde saklı olan kötülüğün çıkmasına neden olur. Yani tahrik edici, kışkırtıcı, aşağılayıcı bir tutum, karşı tarafı öfkelendirir, ağzından kötü söz çıkmasına neden olur, bazen de maalesef şiddet davranışları da görülür.
Eğer kişi, çocukluk hikayesinden, aile eğitiminden veya kişiliğinden, genetiğinden dolayı öfkeye ve şiddete biraz daha yakınsa daha da dikkatli olmak gerekir. Muhtemelen de eşinizin çocukluk yarası, travması veya kişilik sıkıntıları söz konusudur. Çünkü yeni evli olmasına rağmen, Allah’ın kendisine hediye olarak gönderdiği, “rahmetin en latif hediyesi” olan karısına karşı, şiddeti meşru görmek ve bunu ayet ve hadislerle ispatlamaya çalışmak normal bir düşünce değildir.
Bu durumda size düşen iki görev var:
Birincisi ve en önemlisi, kocanızın bu davranışının altında yatan asıl dinamiği anlamaya çalışmanızdır. Yani ne zaman veya sizin hangi söz ve davranışınız onu daha çok öfke ve şiddet davranışına yönlendiriyorsa yarası oradadır. O yarayı tedavi etmek ve daha da derinleşmesinin önüne geçmek için daha dikkatli olmanız gerekiyor.
Burada, aynı zamanda kendi sorumluluğunuza odaklanın. Yani “kocamın öfke ve şiddetinde benim sorumluluğum nedir? Ben, hangi davranışlarımı değiştirirsem kocam bu davranışları göstermez veya en aza indirir?” sorularına cevap bulmaya çalışın.
Bununla beraber şiddetin bir anlık öfkeye kapılmanın bir sonucu mu yoksa sürekli mi uygulandığı konusu da önemlidir. Veya kocanızın şiddet ve öfke davranışından dolayı üzülüp üzülmediği, pişmanlık işaretleri gösterip göstermediği de önemlidir.
Eğer sürekli şiddet uyguluyorsa ve bundan da üzüntü duymuyorsa, bu ciddi bir psikolojik rahatsızlığa işaret ediyor. Bunun altında yatan derin nedenleri anlamak için bir ruh sağlığı uzmanı ile görüşmekte fayda var. Çünkü bu şekilde bir şiddetin açıklaması da savunması da olamaz.
Böyle bir davranışı, ayet ve hadislerle savunması ise, daha çok yaptığı veya kendisini yapmak zorunda hissettiği davranışını mazur göstermek ve haklılaştırma çabasıdır.
İkinci konu ise, ailenizin evliliğinize müdahalesidir.
Evlilik sorunları çok çok ileri bir boyutta değilse, aileyi bundan haberdar etmek doğru değil. Çünkü anne-baba, olayı ancak çocuklarının aktardığı şekliyle algıladığı için karşı tarafı yanlış değerlendirir. Ayrıca ebeveynlik şefkatinden dolayı, çocukları gibi affedici olmaz, sert tutum ve davranışlar sergileyip, ani kararlar verebilir.
Konu sadece karı-koca arasında kalsa affedebilir, geri dönebilir, değişebilirler, ama aile ve çevre işin içine girince bunları yapmak zorlaşır, isteseler bile çevrenin baskısı geri adım atmalarına izin vermez.
Evlilik kararı alırken anne-babaya sormak ve onları görüşlerini almak önemli, ama nihayi kararı evlenecek kişinin vermesi gerektiği gibi, boşanmada da ailenin görüşü alınmalı, ama kesinlikle kişi neyi uygun görüyorsa hiç tereddüt etmeden onu uygulaması gerekir. Bu konuda hiçbir kimsenin tesiri ve etkisi altında kalmamanız gerekir; kalbiniz ve aklınız neyi uygun görüyorsa hiç tereddüt etmeden onu yapın.
Anne ve babanıza, gayet saygılı bir ifade ile evlenmek kolay olmadığı gibi, boşanmanın da kolay olmadığını anlatın. Çünkü boşanma sonrası çiftlerin yaşadığı travmalar bazen, evliliğin kendisinden daha ağır olabiliyor. Bunun yanında ikinci bir evliliğin de kolay olmadığını, kendisine özgü sorunları olduğunu da anlatın.
Örneğin şöyle diyebilirsiniz:
“Evlilikte huzur ve mutluluk bir emek işidir, sabır işidir, mücadele işidir. Peygamber Efendimiz (asm) de eşleriyle zaman zaman ciddi sıkıntılar yaşamış, ama hemen kesip atmak yerine aylarca sabretmiş ve sonunda da tekrar barışmıştır. Ben de kendimde bu sabrı, mücadele azmini görüyorum. İleride daha çok pişman olmamak için evliliğimi kurtarmanın yollarını arayacağım.”
Bu ve benzeri ifadelerle, ailenizi bilgilendirin ve teşekkür edin. Ama ikna etmeye çalışmayın. Buna mecbur da değilsiniz, gerek de yoktur. Çünkü bu, öncelikle sizin hayatınızdır, ailenizin ve çevrenizin psikolojik baskısı altında vereceğiniz her karar, sizi ömür boyu huzursuz edebilir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Boşanmak isteyen çiftleri barıştırmak için ne yapmalıyız?
- Evlendikten sonra kızlık soyadımı kullanmam uygun mudur?
- Aile büyükleri damada nasıl yaklaşmalı?
- Eşimle tartışırken hatalarımı göremiyorum, tavsiyeniz nedir?
- Evde zulüm ortamı varsa ne yapmalı?
- Eşim bana ilgi göstermiyor, ne yapmalıyım?
- Eşine belli etmemek mi daha doğru yoksa konuşmak mı?
- Kocam anlayışsız ve kaba, ne yapmalıyım?
- Aile içi huzursuzluğun (geçimsizliğin) sebebi nedir?
- Erkek kadına hizmet etmez mi?